MAHŞER MEYDANINDA CENNETE VE CEHENNEME UYGUN
VÜCUTLARLA TEKRAR YARATILMA.
Peygamber Efendimize bir gün ihtiyar bir kadın gelir ve “ya Resulüllah
ben cennete gidecek miyim diyerek sorar? Peygamber Efendimiz s.a.v gülerek
cevap verir. Hayır ihtiyar kadınlar cennete giremeyecek. Bunun üzerine yaşlı
kadın çok üzülür. Peygamber efendimiz gülümseyerek ihtiyar olarak değil, genç
olarak girecektir” deyince yaşlı kadın çok mutlu olur.
Kıyametten sonra herkes yeniden dirilecek ve mahşer meydanında toplanıp
insanlar tekrar öldürülerek yeni vücutlarla tekrar yaratılacaklardır. Çünkü bu
bedenlerle cennet ve cehennem hayatının yaşanması mümkün değildir. Bir rivayete
göre 19 yaşında veya başka bir rivayete göre 33 yaşında olarak bütün insanlar cennet
ve cehennem hayatını yaşamaya uygun yeni enerji bedenlerle yaratılacaklardır.
14/İBRÂHÎM-48: Yevme tubeddelul ardu gayrel ardı ves semâvâtu ve berezû
lillâhil vâhıdil kahhâr(kahhâri). O
gün arz (yeryüzü) ve semalar, başka bir hale döndürülür (döndürülmüş olur). Ve
onlar, Vahid (bir) ve Kahhar olan Allah'ın huzuruna çıkmış olurlar.
Kıyâmet günü birinci sur'a üfürülünce, bütün insanlar Allah'ın huzuruna
ulaşacaklar ve zaman önce duracak sonra geriye dönecektir.
Allahütealâ'nın dizaynı
içerisinde zaman, bütün insanların yaşadığı devirlere geri döndüğünde o anda
yaşamakta olan insanların hepsi yaşıyor olacaklardır. Mezarlarından canlanıp
yükselerek İndi İlâhi'den evvel, Mahşer Meydanı'nda toplanacaklardır. Kıyâmet
günü yaşamakta olanlar da o anda orada öleceklerdir. Ondan evvel ölmüş
olanların hepsi zaten ölmüşlerdir. Bu birinci ölüm ve birinci dirilmedir.
Sur'a ikinci defa üfürülünce, bütün
insanlar ikinci defa öleceklerdir. Sonra tekrar canlandırılarak, her biri aynı
yaşta, cennet veya cehennem hayatını yaşayacak hüviyette bir iç organlar
sistemiyle, enerji beden olarak, yeniden hayata geri döndürülecekler yani
diriltileceklerdir. Bütün nefsler berzah âlemlerinden gelecek, fizik
vücutlarının içine gireceklerdir.
İşte Allahütealâ bu ayette,
semaların ve yerin başka bir hüviyete dönüşeceğini ve bütün insanların da
Allah'ın huzuruna çıkacağını ifade etmiştir.
2/BAKARA-28: Keyfe tekfurûne billâhi ve kuntum emvâten fe ahyâkum,
summe yumîtukum summe yuhyîkum summe ileyhi turceûn(turceûne).
Allah'ı nasıl inkâr edersiniz? (Kıyamet günü sur'a üfürüldükten sonra)
siz ölü idiniz. Sonra sizi (kıyamet günü) diriltti. Sonra sizi (sur'a ikinci
defa üfürüldüğünde) öldürecek. Sonra sizi (sur'a üçüncü defa üfürüldüğünde)
diriltecek. Sonra (İndi İlâhi'de) O'na döndürüleceksiniz.
40/MU'MİN-11: Kâlû rabbenâ emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni
fa’terefnâ bi zunûbinâ fe hel ilâ hurûcin min sebîl(sebîlin).
(Kâfirler) dediler ki: "Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün, iki kere
dirilttin, böylece günahlarımızı itiraf ettik. Artık (buradan) çıkmaya bir yol
var mı?"
İki defa ölüm, iki defa dirilme... Herkes normal standartlarda eceli
geldiği zaman ölür, ölüm melekleri gelirler ve o kişinin ruhunu kabzederler.
Evvelâ mitekondrilerin elektrik üretimini durdururlar, kontağı kapatırlar.
Elektrik enerjisi üretilmeyince, beyinden başlayan bir ölüm bütün vücuda
yayılır, kişi ölür. Ruhu ve nefsi bünyesinde tutamaz. Artık o vücut, ruhun ve
nefsin o vücudun içine girmesine müsait bir mekân olma vasfını kaybetmiştir.
Sadece ruha da nefse de mekân olamayacak bir görüntü haline gelmiştir. Bu
sebeple nefs de ruh da vücudu terk ederler. Bu terkin sonunda ruh, Azrail (A.S)
veya onun yardımcıları olan ölüm melekleri tarafından 7 gök katının kapıları
açılarak Sidretül Münteha'ya kadar yolculuk eder. Ve Sidretül Münteha'dan sonra
melekler yukarı çıkamazlar; ruhun kendisi Allah'a ulaşır. Bu ulaşma ölümden
sonra ruhun Allah'a ulaşmasıdır. Ölüm olayında ruh, vücuttan ayrılır. Bu, dünya
üzerindeki birinci ölümdür.
Kıyâmet günü ise bütün
âlemlerde yaşamakta olan insanlar sur'a birinci defa üfürüldüğünde ölürler.
Kıyâmetten evvel yaşayıp ölenler zaten ölmüşlerdir. Kıyâmet günü yaşayanlar da
o gün ölürler. Âdem (A.S)'a kadar herkes, zaman geriye doğru giderken dirilir
(birinci ölüm ve birinci dirilme). Zaman geriye doğru hareket eder ve başa,
sıfır noktasına dönünceye kadar yaşamakta olan, vaktiyle yaşamış olan bütün
insanlar, zaman kendilerine ulaştığında tekrar hayata geri dönerler; çünkü o
zaman onlar zaten hayattaydılar. Sonra bulundukları noktada yerçekimi kuvveti
olmadığı için, mahşer meydanına doğru yerden yükselirler, oraya ulaşırlar.
Sur'a ikinci defa üfürüldüğünde
dirilmiş olan kişilerin hepsi yeniden ölür. Bu, Mahşer Meydanı'nda olur.
Sur'a üçüncü defa üfürüldüğünde
insanların hepsi aynı yaşta olmak üzere, cennet ve cehennem hayatını yaşayacak
olan enerji bedenlerle yeniden yaratılırlar. Cinler ve şeytanlar enerji bedenle
yaratılmışlardır ama insan, topraktan yaratılmıştır. Kişiler ikinci defa
diriltilmişlerdir. İki defa ölmüşler ve iki defa diriltilmişlerdir. Sonra
nefsler fizik vücutlara girerler.
Ondan sonra İndi İlâhi'ye
ulaşılır, herkes amel defterini görür. Kazandıkları derecelere göre kitaplar
insanlara sağlarından veya sollarından verilir. Herkes önce cehenneme gider
sonra, cennete gidecekler oradan ayrılarak cennete ulaşırlar.
56/VÂKIA-61: Alâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fî mâ lâ
ta’lemûn(ta’lemûne). Sizin (dünya hayatındaki)
emsallerinizi (bedenlerinizi), (ölümle) değiştirmemiz ve (ahiret âlemi için)
sizi, bilmediğiniz bir şekilde (yeniden) yaratmamızda (Bizi geçecek
yoktur).
56/VÂKIA-35: İnnâ enşe’nâ hunne inşââ(inşâen).
Muhakkak ki Biz, onları yeni bir inşa (yaratılış) ile inşa ettik
(yarattık).
Yemin sahiplerini yeni bir inşa ile inşa ettik ifadesi ile Allah şunu
anlatıyor. Kıyâmet günündeki fizik vücutların ilk ölümlerinden sonra
diriltilip, ikinci defa ölmelerinden sonra, ikinci defa yeni bir enerji beden
olarak diriltilmeleri ifade buyruluyor. Cennet veya cehennem hayatını sonsuza
kadar yaşayacak hüviyette Allah yeniden cesetleri inşa ediyor.
Kadınlar da yeni bakireler olarak yeni bedenleriyle yaratılacaklar.
56/VÂKIA-36: Fe cealnâ hunne ebkârân(ebkâren).
Böylece Biz, onları bakireler
kıldık.
Bütün fizik bedenleri yepyeni bir şekilde sonsuz bir hayatı yaşamak
üzere inşa ettiği zaman hanımları bakireler olarak yaratıyor.
56/VÂKIA-37: Uruben etrâbâ(etrâben). Eşlerine
düşkün, aynı yaşta olarak.
Bu bakireler eşleri olan cennetlik erkeklere düşkün hanımlar
hüviyetinde, eşleriyle aynı yaşta yeniden yaratılıyor.
Allah razı olsun.
Burhan AKSU