Kalkıp bana diyorlar ki ‘aşk adamısın.’ Ben de dönüp onlara diyorum ki ‘aşk olsun!’ tabi küfür olmasın da, nefret, ihanet… Rengini belli et, güzel olan budur elbet. Dedikodunun ev sahibi olmasın dilimiz. Kaynayan kazan olmasın kafamızın içi. Oyunbozanlığa bulaşmasın adımız. Teneşire benzemesin oturduğumuz mekân. Paklamasın ahirde ruhumuzu deterjan. Kalbe çalınmasın aşk mayası. Ya tutmazsa ihtimali olmasın!

Yalakalık, ağababalık, kuru kalabalık olmasın da varsın aşk olsun yazdıklarımız. Sadede

gelelim: adet olduğu üzere aşkı yazalım, yaşayalım aşkı; beşeri, ilahi… Sen gelsen, kimse gelmese desem mesela! Sen doğsan güneş doğmasa, sen yağsan yağmur yağmasa! Görüyorsun halimi

ne de seninle dolduğumu…

El tetikte, mermi namluda, kalp hedefte… Nasıl da sana koşullandığımı gör. Sen olsan çay bile olmasa desem mesela! Çiçek açmasa, kuş uçmasa, güzellikleri nasıl da temsil ettiğini bil işte! Olmazsan olmazlığını…

Sen ol da yanı başımda bu şehirde trafik sorunu olsun hiç de! Kanalizasyonlar aksın yolun ortasına. Kaldırımlara araçlar park etsin. Alt geçitler yol vermez olsun. Üst geçitler üstte kalsın tertemiz. Kapı zillerine basıp kaçsın birileri. Yolun ortasına çişini etsin, duvarına yazsın.

Kuralsızlıklar bile seninle daha çekilir yani. Sorunlar bile seninle güzel! Apartmanın giriş kapısı arızalansın desem mesela. Asansör dursun, kırmızı etiketi hiç kalkmasın. Çatı aksın, merdivenler temizlenmesin.

Sen varsan her şeyin bir çözümü illa ki vardır. Çözümü olmayan tek şey benim gözümde yokluğundur. Bu yüzden seninle seviyorum iyi ve kötüyü. Doğru ve yanlışı seninle yaşıyorum. Afrika gibi açım oysa sana, anla sensin tokluğum.

Hani benim senli çokluğum, benli çocukluğum! Ah yokluğum sayfa aralarında, spor salonlarında… Kollarda çıkmayan dövmeyim. Kalplerde silinmeyen imzayım. Akıllarda mühürüm.

Mahalle muhtarımız ilgilenmesin sokağımızla. Bahçe duvarımıza sprey boyalarla ilanı aşklar edilsin, salıncaklara kilosu fazla olan ablalar binsin. Salınsın bir o yana bir bu yana bir de pat diye düşsün yere. Yürüyüşe çıksınlar, dönüşte börek yesinler. Yedikçe spor yapsınlar, spor yaptıkça yesinler.

Seni benden çok sevsinler,  beni hiç sevmesinler. Sonra da kalkıp adıma yok yere şair desinler. Hava bir bozsun, bir açsın arada kalsın herkes. Ceketler elde kalsın, mendiller cepte olsun.

Şimdi kalkıp da ne yazsam sana dönüyor yine. Kalem çekiyor seni, kalpte sana meyil var ve şunu iyi bil ki bu bedende, kalp damar bakımı seninle yapılır. Seninle açılır tıkalı her damar. Seninle oksijen girer kana.

Sen diriliş muştumsun.

Amentümsün.

Bahar müjdecim…

Akıl cemremsin.

 Kalp açıklığım…

Kalkıp bana diyorlar ki ‘aşk adamısın’ yani diyorum. Pazartesiyi sevdiğim gibi seviyorum seni. Alametifarikamız olsun birazcık da! Hem kaç kere geleceğiz bu dünyaya? Kaç kere seveceğiz böylesine delidolu?

Karaçalı suyuyla çay demler gibi seviyorum seni.  Harput’tan şehre bakar gibi

ve yağmur yağdığında anayolları kaplayan sular seller gibi aşığım sana.

( Harput’tan Şehre Bakar Gibi Seviyorum Seni başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 9.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.