Öykünmekle yaşamak arası her satır
Tahliye etmekle de eşdeğer ölüm
Zaman çoktan kaybetti hüviyetini
Yaralarını kaşıyıp kanattı da
talihsizce.
Gün gören bir yetim dizeden kalan mı
geride?
Azıcık hüzünle örselenmiş bir metanet
Zamana ve mekâna yenik düşen o
tabutta saklı
İşin aslı her umut
Dirliğin tecellisi bir sekantta
Göğün resitali
Her bulut fink atarken
Oynaştığı melun kuşun
Kanatlarında ezik ne çok düş.
Kıblemde uyusam gün ve gece
Dirilmeden her geceyi
Şehit etsem,
Sakındığım sevgiyi
Yere göğe sığdıramamamın verdiği aczi
yet ile
Ettiğim sitemi de duymadan Tanrı
Efkârımı bandığım her günü
Devirsem şişe misali.
Bir eksende dönendiğim biteviye
meziyete
İştirak eden ne tok gözlü adalet
Ne de sundurmasında unutulduğum
lanete…
Ama ne için, demeden
Kazdığım küreğin ellerimdeki ateşi
Bir de düşmüşken yüreğime…
Tez elden ölsem
Payidar kılındığıma delalet şunca
şiirden
Alıp da hırsımı
İçimdeki nazenin çocuğa
Sunsam elimdeki delilleri
Ve öğütlemekten aciz olsam da kimi
zaman…
Sadece duraksasam bir an
Sızlarken yetim dizeler
Boydan boya serildiğim
Söz verdiğim gibi anneme
Kaybetmeden masumiyetimi.