Hatırşinas bir yükümlülük
Pervazında seyrin
Aşka zimmetli adeta ölüm.
Kavuşamadığımız kadar açıldığımız
enginliğin
Sure tadında sunumunda huzurun
Kayıp varlığa hikmeti
Sağır bir şiirden bile alacaklı
Tapusunu üzerimize geçirmişse zulmün.
Istırabı dillendiren şahika
Gök gözlü metanetin sahibi hep seven
bir anne.
Kebirlerin kibrine yenik düştük
Destursuz sevgileri mi saldık yokuş
aşağı?
Bir terennümden mütevellit
Güğümleri sözlerin
Sonrası muğlâk
Devinen zengin zümrenin
Solundan kayıp geçen yıldız şiirin
Sağında med-cezir etkisi yaratan
yaralı fıtratın.
Bir husumet tüm olasılık
Garip bir tahayyül yoktan var eden
değil mi ki Tanrı.
Hadi, geçelim gidelim gecenin ziftini
içmeden
Hadi, azıcık daha sevelim içimizdeki
yalnızlığı
Bir de muhbir imler derleyelim
Şiirden çalıp çırptığımız bunca
duyguyu
Pelesenk yapmışken ceylan yüreğe.
Sondur umudum sondur muradım
Son dediğin O’nsuz neye denk düşer
varlığım?
Tekerinde yılgının
Hayatın küpeştesinde sanma ki
Her dem düğün dernek?
Hangi metaneti ıskaladık da
İmdadımıza yetişti melekler?
Hangi sureyi fısıldadık da
Aşka bağdaş kurdu vasıfsız
meziyetler.
Şimdimizi sonlandırsak mı ne?
Dünümüzü öğütsek bile neye çare?
Arsız bir şarkıdan nemalanıp umudu
Göğe mi kuracağız içimizdeki hezimeti,
Belki kubbenin soluğu kesilir
O yetim çocuk ölünce.
Hangi yandaş?
Hangi yoldaş?
Delik deşik ruhun kambersiz sunumu
Defteri dürülen yeknesak kelam
Aslımıza dönük yüzünde
Yarı baygın bir telaş
Adı olmayan bakir bir şiirde
Top tüfek hazırız ölüme.
Ne şehidin ne şiirin hakkı ödenir
Yeri geldi mi vatan için nasıl da
ölünür.
Bağnaz bir acı olamaz yekten
sebebiyet
Sudan bahanelerle
Ölümü dindiremez içimizdeki hale.
Kaydı kuytu yok madem merhametin
Sevip de temenni edelim ezelden
Muhbir bir cümlede
Basireti bağlanmış neşede
Yeri geldi mi suskunluğun cephesinde
Yâd ederiz geçmişi aşk niyetine
De sonlandırırız her acıyı
Şevki, umudu elde bırakmadan.