Utanç yüklü şiirlerin kelamında
Uzun çok uzun bir yergi:
Ayaklarında şairin yorgun iklim
Devasa yangın.
Sure sure çalınan ismim
Neydim de neylerim?
Hatırşinas bir yüklemde
Kayıpların mealine özenirim.
Naşında ömrün teyakkuza durduğum;
Aşkın piri satırlarda için için
eridiğim
Bir hitabe
Göğün miğferi:
Oldu olacak assınlar ruhumu ve
bedenimi.
Kükreyen ılıman yürekte
Saklı keramet:
Meylettiğim derinlerde
Sicilime hakaret adeta
Issızlığın saklı hasreti.
Yalnızlığın ölçüsüz hicranı;
Sevmekten de geri durmayan
Varlığın özlem ve acıyla imtihanı.
Nakşeden bir tomurcukta saklı ismim;
Beyit beyit gezerim ben:
Kimliğimle iştigal
Bir hasret bir aşkı k/özlerim.
Şühedasıyım yorgunluğun;
Yeknesak varlığın erip erişeceği
Belki atıl bir sunum
Şiirin inkârında
Yollara düşüp
Gözümden sakınırken tüm âlemi:
Namert bir kelam olamam
Yanlı bir selamda takılı gözüm
Göğsümde ömrün yükü:
Temaşası günü birlik hüzünlerin…
Bir ikramı bir ikrarı ne mümkün?
Kefil olduğum beylik cümlelerin de
özrü
Tıknefes bir gölgede baygın ruhun
Selametle arşınladığım beyhude
yokuşun
Bir de mecrası bilinmezin:
Yenik düşmek de değil hani
Vuku bulan asalet
Ne de olsa aşkına yenik düştüm
evrenin.
Zaaflarım kadar gurur duyduğum
İçimdeki özün.