Kutsallığı huzurun, varlık teyakkuzda da değil hani yine meali ömürlük güncenin.

 

Sitemlerden arınan aslında istilası bilfiil hükmedilene dair bir özürdense bir bir özlemle zamana tutsak olduğumuzun da bildirgesi.

 

Bir laneti öteleyebilir insan hatta ıslak günlerin rahmine düşen umudu da körükleyebilir.

 

Alfabenin son sürat cümle kıyımlarında, bir sure kadar huzura dönük yüzünde ömrün, sakıncalı sevgileri bile yok sayar.

 

Rahmetin endamında…

 

Aşkın gıyabında.

 

Dostluğa dair bir terennüm ısmarlayıp, şafağa varmadan dahi aydınlığı konuk eder gecenin tefekkürüne.

 

Şahit kuşlardan alıp da hıncını bir kuş kadar ürkek yüreğin ömrüne ömür katar ne de olsa: kelamın tevekkülünde, yüreğin pasında bir endamla sürer ki gece…

 

Habis bir şiir kundaklanır ansızın.

 

Fıtratın gizeminde yükümlüdür bedeller.

 

Koyudan beyaza geçer gider hayal kompartımanı.

 

İflah olmaz kimi tümce ve kimi insan şehir kadar kalabalıktır bazense ıssız ve vakur kimliğinde miadı dolan ömürler saklar ve miadı dolmuş dostluklarla huzuru taşar belki haznesinde mutlu bir iklim buyur eder sessizce.

 

Tetiklenmiş her hücresinde, nabzını alamaz kimi zaman.

 

Şehit düşen bir yiğidi kucaklar gibi iken toprağın kokusuna sığınır insan ve doğanın tebaasında bir çiçek gibi kısa ömürlü olmasını bile umursamaz.

 

Düğün konvoyuna katılan bir çocuktur sıradanlığı.

 

Bir hutbedir göğe saldığı yüreğin kanatlarında yolcu olmaya addetmişken içimdeki közü.

 

Kayar geçer kimi zaman.

 

Kayar gider ıssızlık.

 

Allah iken tek şahit sadece huzurunu kutsar da kutsar belki uyumsuzluğuna şerh düşer zaman.

 

Zamanda takılı kalır saniyeler süren boşluğun gövdesinde iri kafalı şiirler aslında iri ölçekli bir kıyımda bir şair olmayı değil şiir kadar kısa olmayı arzular hüznün.

 

Geçip gidendir arkasından gözyaşı dökmenin gereksizliği.

 

Zamansız mutluluğun kayıp neşesidir kimi şiir.

 

Şiirler ne şahittir ne de öncü.

 

Sadece aksanı kayıp bir lisanda temaşa ettiği yenilginin huzurunda yeniden dirilmektir aslına itaat eden benlik.

 

Sever kendince.

 

Sevmez kendini fazlaca.

 

Gün uzar. Gece akar.

 

Esler verir zaman zaman aslında hırpalanan bir beyitten çıkıp da yola uzun ve devrik bir cümle olmaya meyleder.

 

Ez kaza sever.

 

Serer içini.

 

Dost diye inler belki de uzun bir naradır enkazından doğan yeni gün.

 

Şehir gibi gizemli; aşk kadar imkânsız kılınan belki günü gününe uymayan.

 

Sere serpe susar.

 

Sevaplarını kutsar Yaradan.

 

Külliyesi midir yorgunluğun onca tezat ahkâm?

 

Yanlı mıdır her daim insan hele ki mülkiyeti sadece İlahi Güce ait iken?

 

Susma payında; esme anında ve belki bir dizenin daha kayıp gittiği yüreğinden yıldızın, bir gönül tarhında kayıtlıdır yürek bir de sevdiğine sunumunda tüm benliğinin kıyılarında mülteci imler bir bir savunurken şiiri.

 

Göğün açılımında.

 

Aşkın kıyama durduğu her saniyede.

 

Kaybolan bir duygunun tevekküle koştuğu…

 

Kinayesi olmayan bir deyişle ve içli bir aksanla sırtını sıvazlarken bilinmez yine bilindik bir duygu peyda olur.

 

Adı umuttur coşkunun.

 

Sevgi pelesenktir hürmet ettiği evrenin himayesinde bir dik yokuş olsa da ömür ve gelir geçer her şey ve herkes.

 

Geride kalan kendisidir hayatın bir de içindeki dirliği ve dinginliğini kutsayan bir imleç kadar doğurgan ve atılgan iken insan ve umuda dair yolculuğunda kimi zaman küsse de asla bakmaz yan gözle sevdiklerine sevilmeye dair bir tomurcuk peyda olacaktır elbet bilinmezin k/özünde.

 

 


( Adı Umuttur Coşkunun... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11.11.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.