ŞİİRİN HİKÂYESİ:
Ruhun şad olsun, sevgili Süreya.
Kan görüyorum taş görüyorum
Bütün heykeller arasında
Karabasan ılık acemi
Uykusuzluğun sütlü inciri
Kovanlara sığmıyor
Annem çok küçükken öldü
Beni öp, sonra doğur beni.
Cemal SÜREYA
Ölü bir şairin kimliğini giyindim
belki de:
Olmayacakların tahayyülüne yakın
durduğum
O hezeyan ertesi çalkantılarım.
Bir rubai dillenen, sevgili.
Göğün iniltisinde susmayı dileyen bir
acı kadar
Savruk ve tasalıyım:
İklim değişikliğine hürmeten
Zarif gölgemde miskin aryalarla
İçimin kuşlarına kurşun sıkan
Zalim yangının da kıvılcımı olmaya mahkûm,
Bedeli var ya da yok, diyebilmenin
Zincirlerini kıran
O mavi hüznüm…
Tembel ve görgüsüz bir kız çocuğu
olsam keşke
Hatta zambakların ve aşkların
solmadığı
Rüyalarıma eşlik eden Tanrıdan başka
Dostlarıma sarıldığım günler kadar
Yağan rahmete ettiğim şükrü de
sonlandırmadan
Evren…
Yalanım yok ne de olsa yalanlara hep
kandım.
Yankısı var ya da yok sözcüklerin:
Altı üstü yetim bir maruzatım.
Bir iklimde seyreldiğim;
Bir rüzgârı sahiplendiğim;
Yüreğin bacasına konan alıcı
kuşlardan nasiplendiğim mi yoksa
İçimdeki denklemi örseleyen?
Mazi kadar yandaş bir feveran;
Öbek öbek heceler boy vermişken
Şiir kazanında,
Kazanım babına olsa olsa bunca
hüsran.
Zamanım olsa keşke:
Keşke zemine yeniden serpsem çocukluk
hayallerimi;
Üstüne basa basa sevdiğimi daha nasıl
kanıtlarım ki?
Hala büyük harflerle sevmeyi
seviyorum;
Alıntı mizaçlardan olmadım da
Ve kuruntu yüklü mizacımda
Belki de benim benden uzaklaştıran.
Haysiyetin indinde
Çakıl taşı serptiğim yüreğine ayrıca
minnettarım:
İstifli yorgunluğum bil ki mübalağa
değil
Ne de eksildiğim günbegün
Derken çoğaldığım her satırda
Pimini çektiğim duygularım allak
bullak
Bu kervanda bir tek ben miyim
Yangınıma körükle giden?
Devasa gölgelere şerh düşüp,
Çekin elinizi benden, dememenin
mağlubiyeti
Aslında tüm olup biten.
Sevgi tarhında bir kıyamdan
mütevellit
Garipsenen halkada bir miladı devirip
Kendimce yaşamayı arz ettiğim:
O sulu sepkende ıslandım ben:
Tam da elimi çekmişken hayattan
Hoyrat bir maziyi de sonlandırıp
Şaire özendim:
Beni öpen ve yeniden doğuran bir anne
yüreği idi
Tüm mevsimlerde esen rüzgârı dindiren.
Aşkın çetelesinde bunca isyan ile
İnsan ruhunu doyuran nice acı;
Ellerinde dünyanın
Baş tacı ettiğim sevginin tek mimarı.
Ben ki; gocunduğum ne ise bana dair
Sehven oynanan bir sahne
Ve kök söktüren bunca zalime.
Hatmettiğim kadar hamd ettiğim;
Gıyabında bir satırın temenni ehli
Bir yürek kadar tembihli;
Tek maruzatım vardı:
Onu da sundum Tanrıya
Yeniden dirildiğimin mucidi hep
içimdeki sevgi.