Göğün kalbini kıramam ve içinde saklı
ritmini de.
Menevişlenen kanatlara resimler
çizerim kendimce
G/örmeyi arzu ettiğim teninde
Ebabil kuşlarına dokunmayı tehir
ettiğim o her saniye.
İçimi yıkamam dışımın mermerlerinde
hep gözyaşı
Aşkı ıskalayan ufkun hizasında
Takılı kalsa da ruhum
Miadı dolan acımı yeni yeni
sağalttım.
Öncemi devşirip göğün yedek titriyle
Kendimi soyutladım biteviye
Kayıp giden umutların balyalarca
Gönle sunduğu o hediyeyi
Kucakladım içimin titrek feriyle.
Yaşlarımı tutsam ne fayda?
Ya da tutanaklara geçse hüznüm
Ne ara öldüğümü kim bilecek?
İçin için yanan göğü kim söndürecek
İçimdeki nefes kendime yetmezken
Hangi silueti yok sayacak Tanrı?
Cılkı çıkan düzende
Sevgiyi mubah görmeyen hangi fasılayı
sorgulayacak?
Anıp da aşkı ar bildiği yüreği
Kime emanet edeceğim O’ndan başka?
Sonlardan kaçmak belki de havsalaya
sığmayan…
Son başlığına uygun bir ayrıntı
Bellek kadar ısrarcı bir tutanakla
Kazıdım ben her ismi ve her kayıp
nefsi
İçimde sonlanmayan bir mekanizma ile.
Evrilen zamandı ve epriyen mekânda
Kala kaldım bir başıma, demekten men
etti beni Yaratan.
Sonramla iştigal heybemde katlı
sevincim
Azıcık ıslanmış ütülü mendilim.
Kim bilir hangi asırdan miras?
Yaşların sorumlusu elbet içimdeki
niyaz.
Derme çatma hüzne inşa ettiğim
Sözüm ona mutluluk
Haris ruhların asla kefil olmadığı
Bir zaman aralığı
Gülüp ağladığım
İki dudak arası saklı olsa keşke
sırlarım.
Tetikli bir mizaç
Az sonra verilecek fermanı döngünün
Göz göre göre giderken ölüme
Ç/atık bir serenat bağdaş kurulası ufkun
Tarihçesinde illa ki kaybolan o
neşriyat.
Bir temenni dillenirken bir de son
varsa eğer
Mimlenirken.
Dilimlenen ömürde yüzen kâğıt
kayaklar
Su almadan solmasa keşke içimizdeki
nizam.