‘’Gökyüzü kargaların yokluğudur.’’

(Kafka)

 

Terennüm yüklü kâbusların alt geçidinde rüzgârına yenik düştüğüm sevdalı bir manzume ve sessizlikle yalıtıldığım ince uçlu bir kalem ve seyrindeyim tasanın, elemin hele ki ikircikli gölgelere veryansın etmeden duramadığım bir yol haritası ve sancağımı kaptırmadan kapıldığım rüzgâra da ihanet etmeden sapmadan yanlışa tutturduğum yolda dev/asa bir rahmeti kucaklıyorum.

 

Mahrum bırakıldığım her ne ise ve bin bir yeis ile köklerime itaat edip sarmalında meftun yüreğin sefasını sürmekle mükellefim ömrün belki de saltanatı hüznün, devingen bir nota kadar sitemkâr lakin bir o kadar latif.

 

Hoşluk karşıtı ne çok tezahür, sevdalı nesirde soluksuz kaldığım bir şiire şerh düşüp sadece kurusıkı gölgelerin yüklendiğine inat yükümdeki iyiliği pay etmekle de mükellef bir sevdalı sazım: içimdeki yetilerden arda kalan ihanet zincirine tek bir halka eklemeden aslında kısıtlanmış özgürlüğüme kılıf da geçirmeden edindiğim izlenimle yoksunluğumu giderdiğim bir niyazım peltek imgelerde solan güneşi sindiren gölgelere savurduğum rüzgârla içli dışlı bir gelinciğim: alı al moru mor yüreğin belki seyrinde âlemin cüret etmekle kalmayıp nüfus ettiğim.

 

Bir hışımla hücum eden reçine sevdalar aşık attığım kelamda saklı dirayetim ve tevazuu elden bırakmayıp mihrabında oynaşan gölgelerin endamlı bir yürek sesinin de mealiyim her halükarda geçmese de sözüm, közümde saklıyım ve kaynakçam sarı yapraklar düşmekle kalmadıkları dallarında bir huzura da eremedikleri rüzgârın peşinde sürüklenen bir mahlas gibi yerden yere savrulan miadı dolmuş yetim hurafeler.

 

Kehanet erbabı mavi bulut; varlık karşıtı ölü umut.

 

Kopup gelen dünden, kayrasına serpilen her üzünç zerresi ve yalnızlığı savunan şairle her yüzleştiğimde bir seremoni elbette Kafka’dan yana süregelen nevrotik bir sevda aşkı ihya ettiği kadar yerin de dibine batıran metruk bir heyecan elbette kavuşulmazlığın indinde nazenin bir kalem, serkeş hüzne savruk bir niyaz ekleyip de ölümün reçetesini saklı tutan Milena’dan ayrı kalmışlığın ufkunda illa ki yalnızlığını savunan.

 

‘’Kafka… illa ki hem yapıtında hem yaşamında günümüz insanının tragedyasını yansıtmıştır.’’(Ali Teoman)

 

Yalnızlık kuraklığın yıldızıdır madem.

 

Seyrüseferinde imkânsızlığın, başat olan illa ki rahmetin de güncesidir madem.

 

Ve matemin savurgan yüzünde illa ki doyumsuz yüreğin kalemle olan sırdaşlığında bir makûs talihin de kurgusudur sevgili Kafka’nın yansıttıkları.

 

Gölgesinde bir lanet.

 

Bucağında ihanet.

 

Körü körü sevdiğine de delalet her hüzünlü ve sırdaş mektup bir gürültünün tasnifidir belki de eş güdümlü bir mermi yalpalayan yüreğin de membaı iken deli fişek rüzgârın da mevtası her nazire.

 

Gerçek olmasına gerçek ise sosyalliğin dürtüsü ve Kafka’nın da s/avunduğu üzere; yalnızlıktır yazarın ilahı ve de gözyaşı.

 

Haklıdır sevgili Kafka çok haklı hem de:

 

‘’Gökyüzü kargaların yokluğudur gerçekten de.’’

 


( Gökyüzü Kargaların Yokluğudur... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 28.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.