‘’Sessizlik çoğul, yorucu ve kuşkuludur.’’

(Alıntı)

 

Farkındalık yüklendiğim dolmayan bir vadenin tarhındayım ve mukayese etmekle şerh düşmek arasında gidip geliyorum hele ki teyakkuz öncesi sapkınlığın hizasında geri duruyorum yanılsamaların ve yönergelerin şiir olduğu yol olduğu ve genelde yarenlik eden sazımın tellerinde uçuşuyorum.

 

Yoğun ve de yorgun bir mavi içimdeki dehliz hatta ve hatta adam boyu yalnızlık öyle bir manivelada dile geliyor ki şehir de baş aşağı şiir de ve şivesi duyguların illa ki dünya ile aramı açıyor.

 

Sevdalı nazireler ve sevecen ifadeler matruşkanın bir bir ayrıldığı belki de bir metruk evde yalnızlığın ölçümünü yapan sessiz bir gölge elbette dipçiğini savuruyor yenilgiler sonra da yanılgılar sonlanıyor sonrasını ise kimseler bilmiyor.

 

Tufanda doldu içime rahmet madem ve bir ömürlük şiirler nasıl ki birikti içimdeki günlükte ve şimdi adımlıyorum evreni kalp gözüme binaen zaman zaman da şerit değiştiriyorum.

 

Kılıksız bir düşünce addedilen aslında şurası gölgelerin ve şerh düşülesi imgeler çılgın mavinin esiriyim işte ve çılgın bir seda armağan edilen belki de eften püften bir sözcükte aradığımı bulduğum oysaki arayışın künyesinde ben suskun bir harfim.

 

Kalıtımsal bir mizaç.

 

İkircikli hayaller ve de tevazu yüklü.

 

Ne minderimde saklı yorgunluk ne de takmayı unuttuğum miğferde giz yüklü hayat neşriyatı şiirin de sakıncalı bir rota.

 

İzah etmekle izafi bir boyutsuzluk ve damarlarımda hücum eden kelimeler ve kan grubumu unutup kelime grubum neydi diye dönendiğim az sonra gonk vuracak ve şekilden şekle gireceğim.

 

Takındığım o haleti ruhiye ve bir gök gürültüsü elbette içime yağdığım; elbette içime yığdığım ve çiğ bir nefes ölümü telaffuz eden az sonranın hayali ile anımdan kayıp dokunduğum ufuk ve minvali yorgunluk olsa da ömrün doyamamak hayata en çok da hüzne.

 

Hüzün hırkam delik deşik.

 

Derviş yüreğim sıra dışı bir teamül ile adımlıyor yokuş yukarı.

 

Asılı kaldığım bir yıldız kümesi oysaki mahlasım sadece bir çiçek.

 

Kaç öğünse şiirlerim ve kaç vakitse üzünçlerim…

 

Taban tabana zıt olduğum mevsim ve kirli suyun kanalizasyona akıtılıp saf ve duru suyun peşi sıra sürüklenen kağıttan kayıklarım.

 

Eşrafım.

 

Lal kimliğim.

 

Lav edilmiş mutluluk.

 

Közündeki saklı olsa sözcüklerin özünde hala çalakalem yaşamaktan vazgeçmediğim.

 

Dilimde Besmele ve bir şiire can veren ruhumdan kalan geride.

 

Kayıpların da meali ve sıdkı sıyrılmış bir gökyüzü öyle ya; az evvel temizlenmişti evren ve sükûn benzeri bir yoklukta ben şeceremin peşinde bir nida sunmuştum hem de öncesizliğimle yüklendiğim kadar sonramı da gölgeleyen o sessizlikte saf tutmuştum üstelik safiyet yüklü ruhumda saklambaç oynayan mutluluğa da kafa tutmuşken nabzını tuttuğum kelimeler nasıl da haykırmıştı ismimi.

 

Sevecen bir kıta ve devrik cümleler elbette cahil cesareti ile çıktığım yolda arz ettiğim her duyguyu da bizzat armağan etmişti bana evren.

 

Şimdi külüstür bir arabanın içinde yol almaktayım ve az sonra şafak sökecek ve günü karşılayacağız kuzey yarımkürede en edilgen hüviyet iken karanlık da isyan edecek.

 

Yalnızlık donanımlı bir hitabet.

 

Aşk sevecen bir hüküm ve elbette tanrısal bir d/okunuş serüvenin sonlanmadığı bir mecra iken ömrün kulvarında boy veren filizlerle içli dışlı yüreğin bahçesinde solan çiçeklere veryansın eden gök kuşağı kadar da talep-kâr ve sistematik yaşayıp yazıyorum: oysaki uyruğu olmayan duygular günden güne kâh ivme kazanıyor kâh ıstırap yükleniyor; aşk ki rükû ettiği ruhun mülkiyetinde bir vaveyla yüklenip de sessizliği bölerken ve şimdi şiir ırmaklarında yıkadığım gönlüme bir buse konduruyor omzumdaki melekler elbette hazır ola geçtiğim her rengi bana nimet diye sunarken alacalı bulacalı duygular ve tüm rehavetten arınıp coşkuma tabi olduğum kadar da sevmeye meyyal serkeş varlığımla darmaduman edilmiş kimliğime sadece Yaratan sahip çıkarken en az benim sahip çıktığım yalnızlığa da son bir dokunuş yaparken kalp gözüm üstelik öncemle olan tüm ilişkimi sonlandırıp nazar ettiğim umuda uzanırken elim ve de kalemim…

 

 

 


( Umuda Uzanırken Elim Ve Kalemim başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 29.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.