Kitap İnceleme Yazısı
Kitap Adı: Livaneli’nin Penceresinden
Alt Başlık: Batı’nın Kibri ile Doğu’nun Cehli Arasında
Söyleşi : Zafer Köse
Yayınevi: Doğan Kitap
Baskı : 18. Baskı/ Eylül 2019/432 Sayfa
Barkod : 9786050963533
Bilimsel,
akademik, metodolojik kitaplar okurken, araya farklı alanlarda anlatımlar
içeren kitaplar da katma ihtiyacı hissediyor insan. Roman, hikâye, mizah,anı,
söyleşi, biyografi gibi. İşte bu kitap da onlardan biri. Sohbet tadında felsefi
anlatımlar, sosyoloji ve tarih yorumları, sosyal psikoloji tahlilleri içeren
bir anlatım.
Özlenen bir
yaşam medeniyetinin ipuçları, bir programın/kuramın algoritma kodlarını içeriyor
sanki.
Tümünü kabullenmek zorunda değilsiniz. İhtiyacınız olanı,
beklentinize uyanı, noksanınızı tamamlayanı alın, geliştirin ve büyütün.
Her okuduğum
kitap, gönlümün frekansını daha da netleştirir. Günlük yaşamımın ahengini, rengini,
ritmini, akordunu yeniden gözden geçiririm onunla. Ve ideallerimin zembereğini
yeniden kurma imkânı sunar bana. Umutla ve neşeyle.
Beynimde
biriken sorular çözülür tek tek. Zihnimde Kapısının tokmağına vurulmamış
hücreler; yeni bir besinle tanışmışçasına hareketlenirler. Nice şüphe, soru,
önyargı, çekince ve tereddütler; güven ve huzur ortamında eriyip giderler.
Yeter ki seçtiğim kitap isabetli olsun.
Toplumun
hücresi, yapıtaşı ve bileşenlerinden biriyim ben de. “Enkaz devraldım ve enkaz
devrederim” sorumsuzluğu ve duyarsızlığına sığınamam. Bir şeyler katabilmeliyim
ben de, insanlık ortak mirasına.
İnsanların
aldatıldığı kandırıldığı, uyuşturulduğu, aptallaştırıldığı, yalnızlaştırıldığı
bir çağda, “düşünme, sorgulama, üretme, eyleme geçme” evreleriyle, yeni bir
medeniyet arayışına girmek zorundayız. İşte bu kitap da böyle bir kapıyı zorlayan,
öneren, öngören eserlerdendir.
Geçmişi
özeleştiri, hesaplaşma, yüzleşme ve adalet süzgecinden geçirmeden, “helalleşme”
ve
“yeni bir başlangıç” kısır, sahte ve
aldatıcı olacaktır.
İnsanca yaşam, onurlu bir mücadele, sosyo-psikolojik
gözlemler; içime bir huzur, güven ve bir serinlik verdi doğrusu. Her sosyal ve
kültürel mahallenin, bu anlamda/ kıvamda kalem oynatan
yüzlerce yazarı/sanatçısı olabilseydi, toplumun ortalama
bilinç düzeyi böyle mi kalırdı acaba?
Tek düze
öğeler, özneler, objeler içermez; heterojen bir kültür bütünlüğü içermelidir
bana göre medeniyet. Bireysel etki ve yetki alanımızda, birebir tercihlerimize
göre yaşayabiliriz fakat ortak kamusal alanı da kapsayan medeniyet düzeni;
kültür, inanç ve düşüncelerin ortak kabulü olduğu için,
bize uyan bir başkasına, başkasına uyansa bize
uymayabilir.
Demokrasi, laiklik, hukuk ve hoşgörü bilinci; bu uyumun
garantörü olacaktır.
Her alan ve
ortamda ayrıştırmacı yaklaşımdan ziyade sentezci bir yöntemle yorumlamayı ilke
edinebilmeliyiz.
İnsan onuru ve erdeminin ne olduğunu, nasıl algılanması
gerektiğini tam keşfedebilirsek; din, ırk, mezhep, ideoloji, felsefe ve düşünce
farklılıklarını, negatif unsurlar görmeden, ortak bir medeniyet tabanında
buluşabiliriz. Vatan, millet ve yönetim düzeninin kalıcılığı da ancak bu
şekilde sağlanabilir.
Statik, skolastik, dogmatik anlayışlar; bilim ve felsefe
ufkumuzu köreltmektedir.
İçinde bulunduğumuz coğrafyada; yara alan bir medeniyet tam yıkılmadı; yenisi de arzu
edilen, olması gereken anlamda, tam kurulamadı. Geçiş, yenilenme ve değişim
süreci halen devam ediyor.
Bir ikilemde kaldık yani.
Söyleşi
formunda kaleme alınan bu eserde; ayrıca tarih ve siyaset felsefesinin, insani
boyutuyla ele alındığını görüyoruz. Felsefenin bir amacı da mantıklı soru
üretmek ve soruların cevabını aramak değil midir? Eseri dikkatlice okuduğunuzda,
bu yeteneğinizin fazlasıyla gelişeceğini söyleyebilirim.
Tarih bilinci, tarihi bilgi ve olayların nasıl yorumlanması
gerektiği öğreniyoruz pratik olarak.
Müzik, kültür,
sanat ve politik gözlemlerin de yansıdığı söyleşi de, ayrıca güncel ihtiyacımız
olan sosyal bilimlerin birçok alandaki yorumunu da görebiliyoruz.
04.12.2019
Ali Rıza Malkoç