Bir düşün aldatısında uzandığım
Son kare istiflediğim
Tümden gelen duyguların da köküne indiğim
Çocukluğum belki bir düş küresi içine sığındığım
Ya da kabımdan taştığım
Ömrün öğretisi hangi şiir ise beni ıslıklayan
Ve yanılgılarımla kazdığım mezarım.
Bir şiirden öte bir bilinmeze gebe
Belki de bilindik kimliğimden
Çok çok derin acıların içinde
Özleme doyamadığım,
Aşkın küskün sesinde bir nazireyim:
En çok da kendimi ihya ettiğim
Ve kendime ihanet ettiğim…
Bir ışık
Ne zamanki karanlığa düşsem ve boşluğa
Edimlerde saklı bulutlarla
Uçmaya hazır ol bir kuşun kanatlarına doğan
Gün ışığı gibi.
Oysaki geceye meftunum ben
Ve aşka
Ve künyemde saklı sırlarım ve şiirlerim…
İnzivada geçen geniş mazim
Kaşında gözünde saklı müzmin hüzün ve öfke
Kendime cebelleştiğim bir kayrada
Saklı aldatı ve hücre
Misafir bellediğim her geçici gün
Töhmet altında geçen kimi zaman
Yâd ettiğim mazi ve hazan mevsimi
İlkyazın aşkına düşmüştüm oysa
Kendimi bildim bileli.
Telaffuzu ne ki ömrün
Sevdalı bir zümre belledim ben evreni
Varlığımla ihya edecektim
Katıksız sevip sevilmeye şerh düşüp
Kibirsiz ve gölgesiz her anı
Saklı tutup benliğimde
Serecektim yüreğimi tüm ölü nefislere.
Kaygılarımı uyuttum da erdim ana
Aşkı karıp erittim özlem ve acıyla
Lal heceler ıslıklandı kimi zaman
Bir sözcükten çok öteydi içimde saklı gizem
Rüzgârın nefesinde saklandım
Kimi zamansa rüzgârdan sarkan bir yaprak
Dalıma duyduğum özlem ve inançla
İnat ettim uzanmak adına ihlasla arşa.
Bir kör nokta kimi zaman
Kimi zaman uyuyan bir meltem
Gönlün aldığı içine minnetle
Kördüğüm olsa da ömrüm
Nazenin bir hitap
Nazım niyazımla ait olduğum bir araz
Azat edilmesem de bunca zaman
Sadık olduğum kadar hayata
Serildiğim hangi kareyse.