'' Bir toplumda kıymet ve kuvvet, onu oluşturan kişilerin kendilerini bir kıymet ve kuvvet olarak kabul etmelerindendir. Ancak, bu gibi kişilerden meydana gelmiş sosyal toplumlar tam bir bütün olarak kıymet ve kudret görünümü arz edebilir.''

M.Kemal ATATÜRK

Ulu önderimizin bu sözü, ilk okuduğum günden bu yana benim için çok büyük anlamlar teşkil etmektedir.Bu manidar sözü düşündüğümde;kültürümün, bayrağımın, milli marşımın ve milli değerlerimin varlığının ne denli büyük bir nimet olduğunu anlarım.

Yıllardan beri bizi parçalamaya çalışan bölücü kuvvetler, her defasında milli değerlerimizi kullanarak sonuca gitmeye çalışmışlardır.Dün yine bu akıl oyunlarından biri Diyarbakır'da sahnelendi.Ortaya çıkan, rolleri önceden biçilmiş provakatörler, sporun dostluk kavramından uzaklaşmamızı sağladı.

Futbol genelde erkeklerin ilgi alanına girer. Eminim ki, yazının bu kısmından sonra birçok bayan;''Futbolu anlatıyor.Sıkıcı bir konu...'' deyip okumaktan vazgeçecek. Ama sizlere önerim, yazının tamamını okuyup ondan sonra yorumlar yapmanız yönündedir.

Tarih 26 Eylül 2009...Yer Bursa Atatürk Stadyumu!Maç sırasında tribünlerden, Diyarbakır aleyhine yapılan tezahüratlar epeyce eleştiri konusu olmuştu.Aslında her maçta karşılaşılan ve asla istenmeyen küfürlü sloganlar olayların ateşleyicisiydi.

Sizce bunlarda provakasyon aranmamalı mıydı? Maçın ardından Bursaspor başkanı İbrahim Yazıcı, Diyarbakırspor başkanından özür dilemek istedi.Tam bu esnada ortalığı kızıştıran birkaç Diyarbakırlı yetkili, tartışma yaşanmasına sebebiyet verdi.

Tabii ki, bunun yanında Uğur Dündar'a da kocaman bir parantez açmak gerekiyor.Habercilik anlayaşını çözemediğim gibi ne yapmak istediğini de anlamış değilim.Maçtan sadece iki gün sonra, ekrana Diyarbakırspor formasıyla çıkmasına söylenecek bir şey yoktu. Ama Bursa ve Bursasporlular hakkında ki ırkçı benzetmesi, açık bir provakasyon örneğinden başka ne olabilirdi ki?

Bu olaylardan yaklaşık olarak beş ay sonrasına gidelim. Tarih 6 Mart 2010...Yer Diyarbakır Atatürk Stadyumu!Bir gün öncesinde akşama doğru başlayan hareketlilik, maç saatine kadar eksilmeden devam ediyor. Futbolcular sahaya adım attıkları an tüm kamuoyu, hiç istenmeyen olayların yaşanacağını farkediyor.

Şimdi size soruyorum;bu ülkede Türkü, Kürdü, Alevisi, Ermenisi aynı coğrafyada mekik dokumuyor mu?Eminim içlerinde provakatörler olmasa, açılım konusu kimsenin aklının ucundan geçmezdi.

Ne yazık ki, bu provakatörler bildiklerini okumaktan yine vazgeçmedi. İstiklal Marşımızın okunurken ''yuhalanmasına'' ilk defa dün şahit oldum. Hangi millet olursa olsun, milli marşlara gösterilen saygısızlık her zaman canımı sıkmıştır. Ancak, dün milli marşıma Diyarbakır taraftarı bu saygısızlığı gösterince, sanki akan kanım dondu.Olaylar sadece bununla da sınırlı değil.Tribünlerde yakılan bir Bursaspor bayrağına gözüm takıldı.Futbol değil mi, zevki bir yerde biter.Ama yanan bayrağın üzerinde ekli halde bulunan ay ve yıldız, olayların ne denli ürkütücü olduğunu gösteriyordu.Her şey bir kenara, geniş güvenlik önlemi alınan stada o kadar çok taş acaba nasıl sokuldu?

Sonuçta ne oldu?Yan hakem yaralandı, maç tatil edildi ve büyük ihtimalle Diyarbakır hükmen mağlup sayılacak.Ancak, orada yaşanılan olaylar hepimizin sorunudur.Kazanan ne Bursaspor ne de Diyarbakırspor'dur.Kazanan ülke bütünlüğümüzü bölmek isteyen provakatörlerdir.

Bir tarafta ''Tenlerimiz ve gözlerimizin rengi farklı olsa da, akan gözyaşlarımız aynıdır...'' pankartı, diğer yanda Milli Marşımızın yuhalanması...Hangisine inanmalıyım?Rakip takıma saldırmak isteyen taraftara mı?Yoksa, polis kordonunda mahsur kalan küçük bir kız çocuğuna mı?Ne yazık ki, bayrağımı, milli marşımı ve vatanımı sevmek kadar ırkçılığa gücüm yetmiyor.O zaman Uğur Dündar'ın bizlere yakıştırdığı benzetmenin nasıl bir şey olduğunu anlardım.


Kml Frk

Balıkesir
( Milli Marş Ayıbı başlıklı yazı Toprak tarafından 7.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.