Az Saçmalayalım Az Havaya Zıplayalım
Sonra Anlayalım
Öyle alçak bir kapıdır ki zulüm
kapısı, geçilmesi zorunlu oldu mu, insan ne kadar büyükse o kadar eğilmek
zorunda kalıyor denilse de biz Millet olarak o kapıyı yıkar yüksek bir kapı
yerine koyarak herkesin eğilerek değil dimdik geçmesini sağlarız
Dünü Mimarlarımızla İyi Döşeyemediğimiz
İçin
Bence düne bakıp dünü
mimarlarımızla iyi döşeyemediğimiz için bugün çöken Korona Virüs den dolayı,
çöküntülerin arasında gezmek gibi bir şey oldu galiba sizin için bizim içinde,
senin hissettiklerin gibisini bizlerde hissettik. Burada anlatılmak istenilen duyulmayan
“Duyuş” “Duruş” tan uzaklaştıran yanlış yollara düşüren iten nedir?
A/ Bizlere ait olmayan insanların
batının ve avenelerinin avarelerinin hepsine sömürgeci leşçi tayfası diyerek
insanı sömürmek için bunca savaşa rağmen bir avuç bu insanları, kendi çıkarları
için çizdikleri yaşama biçimine bizleri dâhil etmeyerek, sadece kendi çıkarları
tıkarlarına sıkarlarına dâhil etmeden insan sınıfına kılıfına sokmayarak hiçe
saymalarına rağmen bizlerin onları insan sınıfına koyarak, dünyaya taşıdıkları
nefretine kinine karşı çıkmayarak, yaşama sevinci dediğimiz insana duyulan
sevgiyi pekiştiren bizlerin bu duygularının arasına senlik benlik tıkarak
serperek hepimizi birlikten ayıran adımlarını fark etmeden onların yanında
olmamız en büyük etken.Haksızlık
için yol alan Türkiye ve başkanımızın çabaları hemen sonuç vermese de hafiften
esen bir rüzgâr esintisi gibi kalıyor, mazlumlara yönelip yüzümüzü bütün
insanlara çevirirken, bizler iyiliğin senin peşinden gelmesi adaletli olup
yalnız kalman daha iyidir diyerek çabalasak ta bu batı ve avarelerinin dersini
vermediğimizden dolayıdır ki hiçbir ülke bizim kadar duymuyor ve dik duruş
sağlamıyor. Suç bizde değil yanımızda olmayan ülkelerin suçudur.
B/Öyle alçak bir kapıdır ki zulüm kapısı, geçilmesi zorunlu oldu
mu, insan ne kadar büyükse o kadar eğilmek zorunda kalıyor denilse de
biz Millet olarak o kapıyı yıkar yüksek bir kapı yerine koyarak herkesin
eğilerek değil dimdik geçmesini sağlarız yalnızca zulümle gezenleri yerde
sürünerek geçmeleri için elimizden ne gelirse ders almalarını sağlarız.
Açamadım sanmayın rüzgâra karşı yelkenimi
Dolaşmadım sanmayın sizlere varmak için denizleri yolları
Çıktım bir sabah vakti, kimsesiz yola
Bir limanda buldum kendimi ve sizleri
C/ Şöyle ki öyle ki böyle ki,İnsanlarla bağdaşmak sarılmak bağdaş kurarak
karşılıklı oturmak için filancanın bir denizaltıya botuna yatına uçağına atlayıp
Kuzey Kutbu’na gitmek gerekirse biner gideriz, geride kalanlarımızı sevgisini
kalbimize gömer bir süreliğine uzaklarda kalır, gönlümüzün acı haykırışlarını
bir kuleye hapis ederek yanlarına gideriz.
D/ Kavramlar, duruşlar ortaklaşa yaşanılan
kalıplaşmış sözlerle anlatılınca, insan oğlu kalıplarının dışına çıkarak aman
bana ne bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın derken o yılanın en sonunda
kendini de sokacağından haberi olmadığından yan gelip yatarak olaylara duyarlı
duruş sergilemeyerek karşı koyamıyorlar.
E/ Şairlerimiz ne güzel söylemiş
Geyik atladı taştan
Gözlerim dolu yaştan
Kız senin güzelliğin
Çıkardı beni baştan
Aşk peşinde aşkla insanları sevmek
varken biz gereksiz olan ne varsa sevmenin peşindeyiz, derdin kederin içindeyiz,
ulan bana yan baktın biz yan bakanı ezmekteyiz.
Mehmet Aluç