Kimyası bozulmuş bu aşkın
İkiz gölgesini taşımaktan yorgunum.
Aklımın ucundaki uçuruma tedirgin adımlarla gidip geliyorum,
Kaç gece daha ölmem gerekiyor yaşamayı öğremek için?
Küskün yıldızlar çakıl taşlarını kucaklar, buz gibi öper geceyi Zemheriden.
Kanlımın gözleri gibi bakar gece kuşu,
Ahlarımı tutmuş tırnak uçları da,
Gözlerinde sus, gözlerinde gece...
Gece ömrümün nakaratıdır,
Her mısra aralığına yerleştirir kendini
Mısra aralıklarım kör karanlıkta kor yangınlar başlatır.

Yine ter yataklarına yatacağım.
Omzunmuş gibi koyacağım başımı yastığa
Ve hücrelerim ölümcül bir virüsü kovar gibi,
Arsız yapışkan ter hareleriyle
Çıkarmaya çabalar seni tenimdeki gözeneklerden.
Eyy- gün gelme güneylerden,
Doğudan doğma!
Şimaldir benim güneşim, şimal rüzgarlarından beklerim müjdeyi.
Oyunbaz bir gecenin oyuncağıyım yine
Bütün parçalarım yapboz.
Kaç kez yendin beni,
Kaç kere bozdun,
Şah dediğinde kaç kere yüreğimi söküp aldın benden?
Mat dediğinde anladım gölgelerinin oyununda bir piyon olduğumu...
Yüzümü yüzüne, kalbimi duvara yaslıyorum.
Duvarların duvarlarıma komşu...
Bakıyorum,
Ateş böceklerinin aydınlattığı pencerene.
Ve külüme muhtaç olan sensin,
Yakıyorsun...
Yanıyorum...
Külrengi geceler yolluyorum sana
Sevgili hasretimin kentlerinden...
BUKET CİHAN TEMÜR


( Gece başlıklı yazı buket-cihan- tarafından 8.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.