.....memleket toprağımız , nasıl da tanıdık nasıl da kavuşamayan iki sevgili gibi bekliyor uzakta sevenlerini , anılarımız sıkı sıkı koruduğumuz albüm fotoğrafların her birinde yeniden canlanır ve kendimizi gördüğümüz resimlere odaklarız , fotoğraftaki gibi sımsıcak tertemiz , her baktığımızda daha önce fark edemediğimiz ayrıntılara ve duygularımıza şahit oluruz , her kare fotoğrafın adeta içine gireriz , meyveli ağaçların , eçiçeklerin kokusu böğürtlenlerin , kara üzümlerin tadı , arkta soğutulan ayranlı çorbanın lezzeti sanki o an yeriz ve içeriz orada oluruz , bereketli tarlaları ile bağ bahçeleri ile beyaz topraklı bayırlar, kerpiç örülü evleri ile mavi ve yeşilin uyumlu güzelliği içindeki fotoğraflar bizi uzun zaman oyalar , o siyah beyaz yılların siyah beyaz fotoğrafları ise en dokunaklısı olur , geçmiş yaşanmış ne varsa fotoğraflar bizi bağımlı yapıyor , ve sesli sesli konuştuğumuzu fark ederiz merhaba güzel ülkemin güzel köyü ,merhaba Ağın'ın ve köylerinin ve vahşen'in güzel insanları ,merhaba söğüt ağaçları ,dut ve kavak ve payam ağaçları ,merhaba cirik , hakko,ete mahalle çeşmeleri merhaba..!!! evet anıları zengin olduğu kadar geçmişin hüzünlü yaşanmışlıkları olan memleket toprağımızın kendine mahsus sevimliliği ve bir medeniyete beşiklik eden mütevazi konumu her zaman dikkat çekici olmuştur , her birimizin yüzlerce hatırası olan kaç ciltlik bir ansiklopedi olacak hikayelerimiz vardır yaşadığımız köylerde , dinlemekle usanılmayan okumakla da bıkılmayan yazmakla da bitmeyen anılar...dut ağaçları gelir aklıma çarşaflar açılır bahçelerde dalları çırpılan dutların patır patır dökülüşleri hiç çıkmaz aklımdan, bir de suyu çok seven salkım söğüt ağaçlarının köyün kederlerini yüklenmiş gibi hüzünlü iki büklüm duruşları ,hakko çeşmesinin suyunun bağ ve bahçelere dağılımını sağlayan hargların suyu bile soğuk akardı ve buzdolabı görevi görürdü ,o harg başı ayran soğutma saatleri akşam namazı sonrasına kadar devam eder tam bir rahatlama-dinlenme-insanın rehabilite olduğu seanslar gibidir, evet gerçekten ayranlı çorba ,ayran ve yoğurtlar hakko'nun akıp giden soğuk sularında soğutulur kıvamını bulurdu...köy insanlarımızın mezarlık başından duyulan araba seslerine olan merak ve heyecanları ,yaşlı genç çoluk çocuk herkes yakınlarının gelişleri umuduyla aşağı mahalleye dizilirlerdi ,köye gelenlerin karşılanışları bayram sevinçleri gibi olurdu ,ne mutlu kavuşmalardır bunlar , ancak görmek ve yaşamak gerekir, eğer köyden ayrılan olursa köy insanımızın boynu bükük duruşları unutulmaz anılardır ,her evin böyle sevinçleri ve ayrılış hüzünleri olurdu ,o kadar alışılmışlığın ardından dökülen gözyaşlarının içten ,samimi güzelliğini ben bu veda anlarında şahit oldum.....köy içinde gezinti yaptığımız o taşlı dar sokaklar içinden yürümek farklı bir dünya yaşatır insana ,son zamanlarda daha itinalı olmuş sokaklar taş yollar ,köyün her bir sokağı bin bir hatırayı taşır onları itina ile saklar fotoğraflar , ve kundaklara sarılı gibi adeta albümlerde yerini alır , ve sokakların içi sağlı sollu omuz omuza birbirine yakın evlerin , güzel dostluklar gibi sırt sırta duruşları omuz omuza verişleri ne güzel görülmeye ve anlam çıkarmaya değer bir görselliktir....Ağın'dan çıkarak sıra dutları geçtikten sonra kıvrıla kıvrıla usulca yaklaşır köye yürüdüğümüz yol , bizi köyümüze kavuşturan yol bazen beyaz bazen kiremit renkli topraktır ,çakıllı ve dikenlidir de , bazen dut payam ağaçları yoldaş olur son virajı da alırsınız zehra tarlasından sonra karşınızda vahşen ..işte o unutulmaz fotoğrafı ile köyümüz bizi kendine çeker , gözleriniz buğulanır kalbiniz çarpar sevdiklerinize çok yakınsınızdır artık...
....mevsim kış ortalıkta kimse yok ,olsun böyle de o köy bizim köyümüz yine de çok güzel , gri solgun hüzün yüzlü baksa da bize yazı kışı baharı , dört mevsim ayrı bir duygusal güzellik taşır köylerimiz bizim ..
..bahar geldiği yıldı köye geldiğimde ve bahar henüz gelmişti , daha yeşil daha sevilir görünümlere hazır vahşen , siz hiç mahmud'un geyiği denilen mevkide durup duygularınızla yüzleştiniz mi ? , bu nokta mezarlık başıdır ve solda bir çeşme vardır ,adeta soluklanmaya köye giriş hazırlığı yapmaya müsait bir yer, dinlenme tesisi gibi yaklaşan her insana hoş geldin der , gelenleri gidenleri ağırlar da ağırlar kah buruk kah mutlu..(hala duruyor mu bilmiyorum ) ...uzaktan süt mavisi göl içinize gözlerinize sürme çeker gibi size hoş geldiniz der ,hangi deniz taşır bu rengi hangi rüya sahiller bu sıcaklığı verir insana ,dost eli gibi yakın gelir bu göl denizi mavi su, köyün havasını güzelliğini uzaklığını sevdirmek için yarışır , yüz yüze geldiğimizde doğduğumuz toprakların zihin ve duygu dünyamıza işlediği fotoğraf bundan başkası değildir , biz doğduğumuz o toprakların çocuğuyuz ve vazgeçemeyiz köyümüzden dünya kadar gezsek te yeryüzünde ....
...bostanlıklardan bağlardan aldığımız üzüm salatalık acurlar kavun ve karpuzlar soğuk su kaynaklarında suya bırakılır ,soğuması beklenilirdi, , o su başlarında yapılan sohbetler buluşmalar bir başka olurdu , insan aklından yüreğinden çıkmaz uzun yıllar geçse de , her bir rast geldiğimiz fotoğraf bizi anıların içine çeker , sevgi ve dostlukların izleri , bu his duygu yağmurunun ömür boyu bizimle kaldığının kanıtıdır, evet kısacası köyümüzün her bir zaman dilimi konuşmaya değerdir..




23.06. 2009
Mustafa Kaya
( Köyden Anılar başlıklı yazı cirik tarafından 2.10.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.