Unlightening: Seni Aptal Eden Bir Şey Öğrenmek.
“Hak ( The Highest advanced key-En Yüksek gelişmiş
anahtar ) …
El Hak, Allah’ın isimlerinden birisi.
Yani yüce Allah hak-adalet sahibi
…/ En yüksek gelişmiş Anahtar onun elinde!
Adaletin olmadığı yerde kaos, terör, ahlaksızlık, zülüm…
Şeytanın istediği kötülüğün her türlüsü insancıklar arasında hüküm sürer.
Adaletin olduğu yerde medeniyet, refah, huzur, mutluluk, sağlık… Allah’ın
istediği ve cennet görüntüsünün dünya üzerinde gölgelendiği paylaşımlar
demektir.
Bu yüzden en yüksek gelişmiş anahtar olan Hak, onu
koruyacak kollayacak kişilerin elinde tutulması gerekir. O kişilerde, yalnızca
Allah’tan korkan ve dünyaya asla tamah etmeyen kişilerdir, kişiler olmalıdır.
Bu önemli emaneti korumakta çok hassas olurlar. Ölürler ama emaneti teslim
edeceği kişileri de yetiştirirler. Bu silsile kıyamete kadar devam edecektir…
Çünkü adaletin olmadığı dünyada olsa olsa kıyamet kopar. Saffet Kuramaz”
Bugün Saffet kardeşimin bu yazdığı yazıya hayran
kaldığım için kardeşimin bu enfes yazısı ve başlığına bakarak bende böyle bir
başlıkla yazmaya başladım. Böylesine güzel olanı görünce ister dürtü deyin
isterseniz hayranlık deyin yazmadan içine katılmadan duramıyorum… Muhteşem bir
başlık ve tespit kardeşime teşekkürler ediyorum sizlerin vasıtasıyla.
Hayatımız tamamen değersiz olan küçük bir konuşmaymış gibi
yaşamak için çalışırken, fazla söze hiç gerek yokmuş gibi yaşamak bizi biz eden
değerleri hiçe sayarak ilgisiz alakasız kalmak, yani bizi aptal eden şeylerle
baş başa yaşamayı istemek aptallık değilde nedir ki? Bu kadar peşinde koşarak, değerlerimizi,
insanlığımızı dostluğumuzu yarınlarımızı hiçe sayarak yok etmenin peşinde
koşarak heba ediyoruz, biz etmesek te edenlere mani olamıyoruz! Oysa görevimiz
darda olana gitmektir oysa bizler İlk başta oraya gitme niyetini bilsek te
nedense vardığımızda unutuyoruz, oysa bu bize yakışmayan iman etmiş Müslüman’a
yakışmayandır. Gerçi o hakiki iman edenlerden değiliz diyenleri duyar gibiyiz
lakin az çabalarsak neden olmayalım.
Oysa bir dostun bir komşunun arkadaşın sıkıntısına derman
olmak için varsa cebinden yardımla yoksa da yanında onunla bunu paylaşarak, bir
çare bulmak ya da yanında olmak derdiyle beraber yanında durmanın sonucunda, uzun
bir günün sonunda yatağa yattığınızda aldığınız o muhteşem hissi bir tada bilsek
inanın her an bunu yaparız… Çünkü onun sıkıntısına çare bulmak kendi sıkıntımıza
çaredir, ah bir fark edebilsek bir varabilsek… Bazen bakıyorum etrafıma ve şu
hisse kapılıyorum, bir çanta dolusu patates cipsini alıp, dolu zannettiğin
şeyin içinin hava çıkması her şeyin içi boş değersiz ve anlamsızmış gibi
hissederken, içinden bir tanesi dolu çıkınca diğerlerinin boş olmasını fasa
fiso olmasını unutturarak sevinçle kaplıyor bu dolunun dolu olması… Oysa bu
dünya hayatında hepimiz aynı taşıtın içinde yol alıyoruz, saldırgan kavgacı
olarak yol alamayız bu kargaşanın sonucunda şoför bizi arabadan indirerek yola
yayan devam etmemizi isteyecek, bu da yola dayanacağımız kadar gidebileceğiz
menzile varamayacağız beraberce… Oysa gönüllerde sevincin ateşini yakarak ısıtmak
gerekirken, bizler az var olan ateşi de söndürmeye çalışıyoruz, bu bizi aptal
eden şeyleri öğrenmek değilde nedir ki?
Bazen de diyorum ki hayatın değerini insanın değerine vakıf
olamayan bizler bu dünyadan mutlu göçmüyor. Sanki aklı başında değilde bunca
anlamsızlığı kabullenerek başkalarının söylemleri, başkalarının doğruları,
başkalarının hayatlarını yaşamak doğru olmazsa da böyle davranarak ne kazandık
ki bilemiyorum! Az daha fazlamı çekelim
sıkıntıyı lakin hiç istemem ben, acaba o zaman aklımız başımıza gelir mi ki? Yok,
yok öyle olmadan aklımız başımıza gelsin… Tabi bir aklımız ortada kalırsa! Vesselam,
selamlarımla.
Mehmet Aluç