…haftada iki gün okul yok ve bugün Cuma dersim yoktu ,hafta sonu ile birleşince üç gün mini bir tatil,ama yine de yorgunluklarım oluyor musti,önceki mektubumda dediğim gibi zaman yetmiyor nasıl oluyorsa,neyse bunca boş zamanım olunca hafızamın aynalarına sık sık bakmak fırsatı buluyorum,ne çok anılar ne çok sevinç ve hüzünler varmış birikmiş baş ucumda bana bakıyorlar, şimdi de durup düşünüyorum hangi sevinç ve kederler burada beni bekliyor,hangi sürprizlere dayanabilir nelere kendimi hazır hissedebilirim, ve burada zaman,başsız ve sonsuz meçhul bir yığın , kalbi ve dili başka başka insanları anlamakla neden kendimi üzüyorum ki, çok yadırgadığım ve zorlandığım konuları giderek azaltıyorum ,alıştım gitti diyorum oluruna bırakıp hayatın akışı içinde pekala yürüdüğünü günlerin de bir bir geçtiğini görüyorum,ve umutlanıyorum,zaten bütün sırları çözecek arayışlarıma senden aldığım mektuplar bana çok yardımcı oluyor babacığım,arkadaşlarımın ve ailemin,beni seven dostların bana kattığı güzellikler olmasaydı,istanbul’un yokluğunu işte o zaman arardım musti…bana yalnızlığımı unutturan bu güzel insanlara duacı ve müteşekkirim, babacığım sana anlatmak istediğim ne olabilir diye düşündüğüm de,insan bu şehirde ya çok berbat görebilir kendini ya da dünya ve ahıret saadetlerini en iyi şekilde hissedecek ulvi bir konumda,ya soğuk bir çehre , bir kabustur karşılaştıkları ya da,ruhani bir yücelişin güzellikleri,başka bir gezegenden gelmiş gibi hissetiğim anlar olmuyor değil, başıboş akan bir ırmak gibi görüyorum kendimi,gülümseyen ve kaybolan bir rüya gibi olmalıyım buradaki arkadaşlarıma, ne yapayım herkesin bir tarzı var ,melankolik bir görünümüm yok ama dışarıdan ne görüyorlarsa artık,herkes kendi mecrasında ve derdinde geçip gidiyor diyelim,kimseye söyleyecek bir söz bulmuyorum,mektubunda diyorsun ki “..bazen bir kuyuya benzetiriz hayatı ve içinde başımıza gelmedik kalmadan yaşamak mümkün değil dir? Bir şekilde korku,açlık,yokluk,hastalık…vb , veya , belki sevdiklerimiz yabancılaşıyor,seslerini tanıyamaz hale geliyoruz ,uzaklıklar yüzünden yakında olmak gibi olmadığından isimlerini dahi hatırlayamaz oluruz, ama hayır bu hiç geçerli olmayacak ve bizi sevenler her zaman yanımızda içimizde ebedi dostlar olarak var olacaklar,bir düzine sıralı felsefik ve sosyoljik anlatımlar çoğu zaman insan gerçeğini yansıtmıyor,çünkü tek dünya üzerine kurulu fikirler eksik ve yetersizdir,yeniden var oluşu,dirilişi ve ebedi hayatı görmezden gelen fikirler bizi etkileyemez,daha doğrusu inandırıcılığı sahtedir…”…ya musti yazmşsın yine karmaşık anlatımları, ben içinden nasıl ayıklayacağım şimdi almam gerekenleri ,zaten yorgun bir başım var sen bana İstanbul'u anlat bensiz boğaz mavi akıyor mu hala , kız kulesi salacak orada mı , galata kulesine benim için git kahve iç orada , piyer loti'ye teleferikle çık bir kahvede orada patlat musti , sonra anlat bana eminönü'nde bin vapura geç üsküdar'a , boğazın biraz kokusu rengi lodos poyrazı gelsin burnuma , bunlarla gel ,sesimi duyuyor musun ? en iyisi kısa bir şiirini sana yazayım da yazdıklarının ne güzel şeyler olduğunu kendin gör ..:

güneşler doğup batadursun
günler çoğalsın
yer gök yaşadıkça
ruhumun sevgilisi
kalbimin hasreti bu aşk
ebedi kalacak
sisler arkasından
sesler arasından
bu masumane sevgi
hiç bitmeyecek
kendi güzel kaderi güzel
aşk
bizimle güzel sürecek ..
Mustafa kaya
Çengelköy/2013……bu şiiri anneme yazmış olmalısın babacık ama herkes kendinden bir duygu bulabilir , yine kısa oldu bu mektubum da istemeyerek son veriyor hasretle ellerinden öpüyorum ,Allah’a emanet olun…


12.03.2015
mustafa kaya
( Mektup-8 başlıklı yazı cirik tarafından 1.01.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.