Özenli bir demet umut ser önüme,
hafız
Kirletilmemiş bir masumiyetle caka
sakan
Aşkın hatırına
Hüzün sepetimi de boşalt, hafız
Nazenin yürekte saklı selameti,
kerameti de katık eyle
Edimlerde saklı muhafazakâr ruhuma
sahip çıkan
Kâinatta sivrilen kötülükleri
muhafaza eyle
Sevincim de kursağımda kalmasın keşke
Dikemediğim söküklerimden de çiçekler
ör
Şehrin sisli yüreğine konsun martılar
Bir martavalsa mutluluk
Görmezden gel ve uçur beni göğün en
tepesine…
Mevsimlerden bahar madem
Kanamasın artık yüreğim ve mabedim
Serpildiğim hayatta gözümü sakındığım
kadar
Sehven yenik düşsem de ahvalin
nazarında
Katıksız umudumda biriksin gözyaşlarım
Lakin mutluluğa talim edeyim artık
Rengimde ne varsa rengârenk bir dünya
hayali ile
Makamım da taşınsın artık hüzün
treninden
Firar edeyim de şapkamda saklı kalsın.
İçime esen rüzgârın
Yanık sesinde ağırla beni, hafız
Ağırlığımca altın filan da istemem
Fidelerin dibine sereyim örtümü
Hüzün peçemi da savurayım
Dalga boyunda aşkın
Sefer tasımda saklı tuttuğum neşemi
boşaltayım
Aşkın lekesi olsun varsın yağan
rahmet
Lekesiz alnımla saf tuttuğum bitimsiz
metanet.
Sözcüklerim hayli yorgun
Ruhum ise aralıksız yediğim o vurgun
kadar
Talepkâr:
Vurulmuş olsam da yüreğimden
Seken ayaklarında çocuk yanımın
Dillendirdiğimden fazlası saklıdır
bohçamda
Azıcık sararmış olsa da teni geçmişin
Geleceğe dokunmak geçen içimden
Anda saklı tuttuğum kadar umudu
Sevincim kimi zaman nedensiz
gölgelenen.
Firar ettiğim mi?
Fistan bildiğim imgeler mi?
Serpilen güncemde
İstiflediğimden fazlası yağan tepeme
Aşkın rahmeti iken kılavuz bildiğim
Gül olduğum kadar konuşup da bülbülle
Uçtuğum cennetin hangi kapısında
saklıdır sevdiklerim?