Üzerindeki yazıları çalınmış bir mezar taşının ıssızlığında galeyana gelir şafağın peçesinden dökülen lal notalar…

 

 

 

İade-i itibar yüklenmişti kefen

Ve işte bir meczup olmanın ayrıcalığı ile sızdım

Bir ağacın dibinde

Aslında ağacın kökünde can bulmuş bir çiçektim:

Neşriyatı toplu ölümlere mahal veren

İzafi bir iklimdim belki

Ve buyurdu kader

Esef yüklü bakışlarında göğün,

Martaval okuyan martıların tanrısıydı içimdeki aydınlık

Ve yağdım bir bir üzerine mezar taşlarının

Kendi yaşında boğulan bir iksirdim

En çok da kurşun ağırlığında solan

Yapraklarımdan ördüğüm

Bir hayalin doğasında saklı bir yemindim.

 

Temenni ettiğim sıradanlık ulaşmadı adresime

Yerle yeksan olmuş neyse

Saklı hicranımda

Sapla samanı ayıramayan metruk bir gölgeydim

Elemli düşler durağında

Yansıyan değildi içimden firarı dünün

Gün yüzlü bir seyyah olmanın verdiği huzur ile

Ceplerimi boşalttım

Ne saklıysa ezelden

Bir avuç leblebi tozu

Ve naneli sakız

Üç beş kurabiye bir de misketlerimi

Saklamıştım iç cebimde.

 

Aşkın aşina yüzünde

Gülümseyen çehreme takıldı gözleri rüzgârın

Ötelediği değildim

Önemsediği.

Bir dal değildim hem

Ağacın ta kendisi

İnsan olmaya meyletmiş bir ömür

O kadar sağlamdı ki köküm

Saldım kendimi, damarlarımı sarmaşık bildim

Dolandım kayıp iklime.

 

Tuttuğum nefesimdi nefsimden

Ayrı tuttuğum izafi bir mesken

Makamı aşk ile dolan

Her hücrem değildi üstelik öykündüğüm

Mutluluk gibi hayra yorduğum

Tek karede yer bulan sayısız ambiyans

Aşkın paralelinde

Özlemden hayallere seken bir kelam

Rengi solgun tesirli yüreğin

Kıblesinde saklı bir hazne ki

Köklerime sadık ve iklime.

 

İnsan olmanın ilk kaidesi ile

Sevebilmenin farkındalığında

Serildiği o toprak

Komşu bildiğim mezar taşları

Ve işte firar ettiğim kadar şiirlerden

Arakladığım sayısız dize

Mezarın dibinde biten hasretle

En çok da kendime hayretle

Uzandım ve daha da daldım toprağın dibine.

 

Her haykırdığımda öncemde

Sonra bildiğim bir özlemle

G/izine sadık bir mealde

Kardığım ömürden arda kalan

Her hece her zerremle ait olduğumdu Rabbim.

 

Dokunulmazlığında yalnızlığın

Döktüğüm kadar yapraklarımı

Döktüğüm kadar yaşlarımı

Hem insandın izafi gövdemle

Hem de ağacın ta kendisi

Mezar sessizliğinde uzandığım güzergâhta

Laneti savuran tanrısal bir hicivle

Kavuştuğumdu Mevla’m

Üstümden attığım ölü toprağıyla

Yattığım mezarımda

Yeniden doğuşu müjdeleyen

Bir farkındalık ve işte

İlahi Aşkın dokunuşuyla sonsuzlukla s/özlendim.

 


( İnsan Ve Ağaç... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 9.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.