..kelebeklere dönüşen ruhun hangisi sensin, bahara baharlar katarak yaşamanın anlam ve ötesini sevdiren güzelliğini düşünüyorum. Doğum ve ölüm ve ömür çizgisinde benim imtihanım sensin bir tanem. Varlığın bana bir nimet, bu bana Rabb’imin ikramıdır diyorum. Zamanın geri dönülmez akışı içinde yalnızlıklara düştüm, bu bende iyice işlenmişken, bakınıp durdum hassas ince, latif, zarifce kanatlarına sahip bir kelebeğin kısa fakat uzunca anlama. Kelebeğin teni saydamca onun bu şahaser varlığı bana seni hatırlattı .Beyaz bembeyaz bir kelebekti düşlerim ,bir rüzgarın kıskanmasını bilemezdim ,alıp benden utangaç utangaç uzaklaştırdı seni benden ,kaçışını benzetişim bundan ,bir sevdanın sonunu getirememek ıstırabını yaşıyorum .Ne zaman bir kelebeğe rastlasam sana rastlamış hissederim kendimi. Yıllar önce kar yağdığı gündü üşüyordun ,ben utangaç sen utangaç hafif bir rüzgar kar tozlarını savuruyordu ,ne kadar çok istedim konuşmayı evet çok geçmemişti sen konuşmuştun ,işte o gün başladı hikayemiz .Şimdi hayallerimde yakınlaşsam sana hep o rüzgar esiyor seni benden koparmak ister gibi, veya bir kelebek olup etrafımda uçuşup uzaklaşıyorsun .Sen kelebek ben kelebek oldum kanatlarımda senin sözlerinden şiirlerim benek benek ,hayallerime hayaller katıyorum her sabah uyanır birlikte okuruz dualarımızı renklerine bürünürüm sevdanın ,öyle narin öyle ürkek uçuşup duruyoruz ki gökyüzünde ,bazen rüzgarlara benzeriz kavuşmalarımızda ,senin rüzgarın ey sevgili fırtınalara benziyor bende , ağır bazen hırçın öyle güçlü ki, bak kendimden geçiyorum savruluyorum uzaklara, gelişim bu yüzden kanatlarım yoruluyor her geldiğimde ,beni senin rüzgarın bu yerden alıp savursun en bilinmedik yerlere , belki unuturum ayrılık acılarını kavuşmak ne kadar güzel başlarsa ayrılmak ta o kadar kederli, nasıl koruyacaksın hem kendini hem beni bilmiyorum ama sevgin her defasında getiriyor uzaklarda bile olsam kolum kanadım kırılsa da sana uçuyorum ,bak göğünden başka bir gök istemeden geldim yine yorgun göğsünde uyut beni yeni bir rüzgara hazır oluncaya kadar ,ve bugün oysa ben evet okyanuslar ortasında yelkensiz kaldım, deniz ortasına çakılmış bana bir yelken fırtına beklemekteyim, hiç fırtına özlemi duydunuz mu? hiç bu denli yalnız kaldınız mı? yıkılmayı göze aldınız mı? kurtarılmayı ummak için şişeler dolusu mektupların hangisiydi elinize aldığınız? fakat aranmadınız bulunamadınız , yalnızlık günlerimde ben de hep yazdım eski hikayelerdendir boş bir şişe bulup içine sakladım yazdıklarımı , belki biri bulur ümidiyle, aynı bekleyişler içindeyim sonu olmayan bir yokluk sonu olmayan bir rüzgarsızlık aldı beni, evet bu metropol kentte nasıldır insan çok mu mutlu / çok mu huzurlu ? ben öylesine sevdim ki yalnızlığı korkuyorum beni sever diye , meçhul bir sevgili yalnızlık huzurumdan alırda beni sevdanın bin bir kıvrımlarından yokluklara düşürür , son zamanlarda korkularımı sever olduğumdan cesaretsizliğimi içime çekilmelerimi devam ettireceğim, ah ben bunları daha kaç gün-kaç gece kaç yıl düşünerek geçireceğim bu yalnızlık günlerimi daha ne kadar yazacağım , günlerdir duygularımı geceye seriyorum gündüze seriyorum akıp giden mavi suya seriyorum şehrin en çıkılmaz sokaklarına bela toplayacak semtlerine seriyorum en kalabalık otobüslere en hınca hınç Eminönü –kadıköy vapurlarına biniyorum yine de içimdeki hırçınlığı pusulasını kaybetmiş kalbimin kamburu ruhumun acılarını dindiremiyorum , sonra bir gün her nasılsa kısa sürse de görünmeyen baharlar keşfediyorum umutlanıyorum ne mi oluyor? bu güzel sevinçlerim kısa sürüyor çiçeklerin sessiz çığlıklarıyla bir dağın eteklerinde titrek titrek bir gelincik olup gezinip duruyorum en utangaç şehir insanı gibi kendime hiçbir yer bulamıyorum bütün rüzgarlar bana düşman her biri bir yerlere savuruyor beni kuru bir yapraktan farksız halimin başka seçimi de yok hangi bahar artık beni yeniden yeşertir can katar ruhuma, kim bilir daha hangi serüvenler beni sıkacak kollarında ve hiç geçmeyecek bu çıkmaz sokaklar duygusu yer altı dünyalarım…



20.03.2001
mustafa kaya
( Yeraltı Yazılarımdan-4 başlıklı yazı cirik tarafından 20.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.