Yağmalanan düşlerde yâd edilesi
gizemin rahmeti
Mahlası ise huzurdu
Uğruna şiirler yazdığımız aşkın ve
gecenin güncesi
Rumuzu yoktu da uçan kuşların
Kanatlarında saklı dualar gibi
İçimizdeki yangının sonlanmadığı
Belki de bir ormanda saklıydı
Hüzün kafilesi:
Hani sözcükler iken ektiğimiz
tohumlar
Sırtımızı dayadığımız o haşmetli
çınar
El elden üstündü de
İki el bir baş için, ne diye?
Hırpani yüreğin sessiz vedası mevsime
Esmediği kadar şiddetliydi özlem
Öznesi aşk ile dizelerde gizlenen
Bir umudun alfabesi bazen
Hıçkıran göğün süslü redifleri
Acılar olsa da bel büken
Başı dikti rüzgârın, şiirin
Edasında saklı her duygu
Ricası idi en çok yarınların vuku
bulduğu
Bir kayra ise içine saklandığımız
Belki de en sert kaya aşkın rotasında
Safça yüreğimizi çarptığımız.
Lakin değerdi hem de nasıl
En çok latif hüznüyle bağdaş
kurduğumuz
İstikametse kavuşmak
Aşkın atlas varlığında
Belki de kumaşın dokusunda saklıydı
kapanmaz yara.
Yamaların esaretinde
Diz dize dizelerle
Titrek sesi de değil hasretin
Bir nida kadar coşkulu ve pervasız
Yükümüz ağır olsa da
Taşıdık seve seve.
Aşina olansa hüzün gecenin perçemine
Yaslanan bir avuç hüküm
Devran neye meylederse
Kuru kuruya sevmedik elbet
Kutsalı evrenin
Aşka sadık birer neferi
Kimliğimizde saklı güzelliği ve zarafeti
Aşk uğruna döktüğümüz gözyaşı
Namelerin asaleti
Bir hüsran olsa bile sonu bu
yolculuğun
Her anına değerdi elbet
Yokuş yukarı koştuğumuz bir renk ki
Sevecen gök kuşağı
Yüreğin sarmalı
Bazense nöbet değiştiren duygular
Lakin şiire en sadık duygu
Üstelik hayatın ta kendisi
Ne zamanki düştük bizler içine
Bu ateşin
Tetikleyen her hecesi imkânsızın
Elbet latif esintisi ile
Durağan ömrün dev dalgalar misali
Coştukça coştuğu.