.

.

.




Denizin maviliğini, balıkların yok oluşunu, bakınca bakmaya doyamadığımız görüntünün kayboluşunu… Biz şairlerin her fırsatta ilham aldığı güzellik, yaşama hissi, aşıkların ölümü gibi yok oluyor. Ne pislik varsa denize boşaltarak bu pisliği alsın götürsün, yok etsin dediğimiz ön yargı artık gerçekliliğini ortaya koydu. Denizde pisliğe dayanamıyor, artık gizleyemiyor… 


İnsan elbette özgür. Ancak bu özgürlük başkalarını etkilemeye başladı mı sıkıntı vermeye başlıyor. İnsan sigara içme özgürlüğüne sahip ama ondan çıkan duman veya yere atılan izmarit insanlara zarar verince o özgürlük sona eriyor. Özgürlük başkasına saygı duymak, doğayı korumak olmalıdır. Fabrika artıklarını filtre ederek denize akıtmak gerekiyor. Masraftan kaçarken, daha fazla kazanacağım derken, bu yanlış düşüncenin sonucunda zararın eşeğine geldiğimiz açıktır. 


Her pisliğin, her küfrün, her dehşet verici olayın, savaşın… Yaşamı yok ettiği bir gerçek.  İnsan iyiliği emredecek kötülükten men edecek bir yolu kendine şiar edindiği gibi çevresine de yaymalıdır. Her yapılan kötülük, mutlaka dönüp dolaşıp çevremizi saracak ve bizi yaşamaktan bıktıracaktır. Nerede akşam orada sabah, vur patlasın çal oynasın, bana dokunmayan yılan bin yaşasın gibi deyimlerin sonuçları o anda mutlu eder ancak sonuçları zaman içinde geniş bir çevreyi de olumsuz etkiler. Biz birbirimizin aynasıyız, karşımızda ki aynaya ne gönderirsek daha fazlası bize döner de…


Müsilajı, yere herkesin balgamını attığı bir görüntünün var olması gibi düşünün. Hiç böyle bir görüntüyü ister misiniz? Vücudun ürettiği mikropların bizi rahatsız etmesi ve sonucunda onu dışarı atmanın gerekliliğini doğurmaktadır. Bu duruma ki kişi kimseye zarar vermemek, bu görüntünün verdiği mide bulantısını oluşturmamak için gerekli önlemi de alır.  İşte insan içinde ki bu sıkıntıyı şimdi Marmara Denizi yaşamaktadır. Vücudumuzun mikropların istilasına uğraması ve tepki verdiği balgamı gibi  denizlerde de böyle bir salya üretmektedir. Deniz mikrop yuvası olmuş ve bana şifa verin diyor bu görüntüyle adeta. Küçük bir bölümde görünen bu rahatsız edici görüntü aslında suyun dibine kabuk bağlamıştır da… Temizlik imandan gelir düsturu ile kendimizi temizlediğimiz gibi çevremizi de temiz tutarak, yaşanılır yapmalıyız. Devlet bu konuya el attı çok şükür. İnsanlar duyarlılık gösteriyor. Bu bile güzel geç kalınsa bile… Maalesef ülkemizde bir yanlışlık zarar vermeye başladığında önlemler alınmaya başlıyor ve herkes herkesi suçluyor. Sonuçta pisliğin neye yararı var ki? Çözümlerimiz hep sondan başa doğru gitmektedir. Alt yapı yapılmadan binalar yükseliyor, sonra her alt yapı için ayrı ayrı çukur açılıyor ve toz duman, yağmurla oluşan çamur, oluşan çukurlarla arabaların zarar görmesi ortaya çıkıyor. 


Artık küçük bir köyde yaşamıyoruz, büyük çevreye yayılan ve oldukça kalabalık şehirlerde ikamet ediyoruz. Bu kadar büyük alanda yaşamanın sorunları da büyük oluyor. Çare bulmak zaman alıyor ve sıkıntıları da herkesi rahatsız ediyor. Özgürlüğümüzün başkasını rahatsız ettiği noktada lütfen gerekli hassasiyeti gösterip yaşanılır bir alana bunu yayalım. Birbirimizle kardeş olalım, birbirimize saygı duyalım… Çevremizi yaşanılır kılalım. Umarım Müsilaj sorunu en kısa zamanda çözülür. 


Saffet Kuramaz

( Müsilaj//deniz Salyası başlıklı yazı safdeha tarafından 10.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.