‘’Karanlık sokaklardan biraz
korkuyorum
Ama korkmuyorum da esasında.
Pardon diyorum ayağıma bastığında
dünya
Saçlarımın ucundan başlıyor artık
kırılma.
Kelimelerin tadına bakıyorum
Zehrinden korktuğum acı kelimeler
yutuyorum yanlışlıkla…’’(Alıntı)
Hangi düş kırığıdır yaramı deşen?
Hangi rüzgârdır tutanağım ve hangi
seyyah imge?
Firar eden mevsimden sair hece
Kilit noktası ise hayatın elbet
Beylik bir rüzgâr içime ektiğim sevgi
tadında
Gözümde büyüttüğüm aşkın nakaratında
takılı
Bir çengel gibi
Yakalandığımda bu sefil duyguya
Bir ara sıcak mıdır aşk?
Bir de ana fikri evrenin
Közünde yeşeren özlem mi?
Dikilesi yüreğin merhalesi
Dayatılan bunca sıfatın da faturası
Hep mi kesilir mazlumlara?
Bir çocuksan ya da kadın ya da sefil
bir kedi
Kandığı sevginin himayesinde
Büyürken o gaipten gelen neşe.
Hep mi yasaklıdır mutluluk?
Hep mi yeşeren ufukta
Yaşaran gözlerimde saklı sema
Efkârın künyesinde yazar adım
Aşktır belki nabzını artık
alamadığım.
Hüzne biat bir öykü misal…
Yalandan gülmenin yerine
Mubahtır içten gözyaşları
Hele ki manen yeşeren bir iklimde
Rabbinle ettiğin istişare
İnfaz saatine saniyeler kala
Ve işte geldi beni kurtarmaya Rabbin
adaleti.
Müdavimi olduğumu sanmasın kimse
Yeri geldi mi nasıl da gülerim
ardından ağladıklarıma.
En çok kendime
Ne de olsa mızmız bir çocuk gibi
Bir yanar bir sönerim saman alevinden
çıkıp da yola
Yandığım İlahi Ateşin fıtratında
Güm güm atar kalbim
O rahmet ki dünden beri saklı içimde
O rehavet tükenmese de ansızın hâsıl
olan coşkum
Elbet umuda delalet.