‘’Kaybolmak istemiştim bir zamanlar
Kapının arkasında yokum demiştim
Ve divanın altında da.
Bulamazsınız ki artık beni,
Hayatın ortasında.
Kaybolmak istemiştim bir zamanlar
Beni kimse bulamazdı…’’(Alıntı)
Düş sağanağı ve rahmetin yerlisiyim
Sözcüklerle beslendiğim de doğrudur
Kümülatif bir düzlemde
Bir çan eğrisiyim
Paye verdiğim duygulardan ördüğüm
O iskelesi düşlerin
Pamuk kalbinde çocukların ve
annelerin
İz düşümü mevsimin.
Söylencelerin nazarında saklı eklem
Yerleri şiirlerin söküldükçe hece
hece:
Bir tebessümse diktiğim gecenin
Sandığında saklı bir ay gibi
Göğsümde asılı bayrak gibi
Aşk gibi kıyama durduğum
Rabbimle bütünleştiğim
Memleketim gibi.
Doğusu batısı serin
Güneyinde Akdeniz’in çarşaf denizi
Rücu ettiğim esmer bir Karadeniz dağı
Hani çiçeklerin yeşerdiği vatanımın
her köşesi
Kaybolmak ne ki hem?
Zikri de fikri de aynı oldu mu
dervişin.
Mealinde sırlar
Mecali kalmadığında için için ağlar.
Bir örgü ise hayat
Ters yüz yaptığım hüzün hırkam gibi.
Belki bir Temel fıkrası
Rubailerden saklı yüreğin rotası
Esmer teninde gecenin
Ay yıldızına kurban olduğum
memleketimin
En nadide şehirleri gülümserken…
Kuzey Yıldızı belki de aşkın zaferi
Kurusıkı bir tabancadan atılmış mermi
gibi
Divane yüreğimde saklı hikâyeler gibi
Belki de yazılmamış bir roman
Romansı aşkın yalnızlığın kırbacı
Falakaya yatırdığım düşlerin
penceresi
Rüzgârı katık
Vicdanı yastık yaptım mı bir kere
Tevekküle yüklü minvalinde kaderin
İzini sürdüğüm huzur ve sonsuzluk
gibi.
Kaybolmaz mı insan sahi?
Kaybettiklerinden arda kalan ruhunda
Temkinli bir sandal gibi
Batmak ne ki hem görmüşken en dibi.
Tevazu yüklü yüreğin neferi
Sandukamda saklı sırların bedeli
Elbet öykündüğüm çocukluğumda saklı
niyazların her biri.
Hala çocuk kalabilmek
Hala neşeyi ve aşkı kutsal bilmek
Bir rahmetse yağan
Ölümden korkmak ne ki?
İlahi Ateşin her kıvılcımında sakit
duaların uzamında
Boy veren sabır gibi
Şükre doymayan ruhun tekeri
Belki dibi delik bir özlemin
Kova kova çektiği sırlar gibi
Sırra kadem basan ömürden kalan
geride
Umudun bakir teninde saklı inanç gibi.
Şakıyan aşkın
Semiren özlemin
Vuku bulan bilinmezin titrine
bandığımız
Ekmek gibi
Kutsal nimetin doyurduğu mide gibi
Açlıktan gayrısı ne ki?
Aşka doymazken insan
Rabbine dönük yüzü yüreğin
Adeta b/eşikte sallanan bir sandal
gibi
Ekmek teknesi ömrün umut ve inanç
iken…