Mutsuz Ve Tek Başınasın 1

 şiir | edebiyatkadini

Hani sen diyordun beni hep seveceksiniz, beni bir bütün olarak görün ve sevin, yanlışlıklarımı hatalarımı nazımı güzelliğimin hatırına, hiçe sayın önemsemeyin diyerekten! Oysa yanlışlıklar olduktan sonra, güzelliğin ne anlamı kalıyordu bilmiyordun, bir parça güzelliğinle övünüyordun. Farkındaydın sadece geçici heveslerin peşinde olanlar senin gibi boş heveslerle, birkaç gün kendinizi avutuyor ondan sonra unutuyor mutsuz kalıyordunuz. Başkasının hayatını anında ulaşılır bilirken, kendi hayatını ulaşılmaz elit özel sanıyorken, yanılıyordun. Aşka sevgiye dair ne varsa alaycı bakışınla es geçer, aşkı sevmeyi ben belirlerim derken hala görüyorum ki mutsuz ve tek başınasın. Oysa aşkla seven kişi bir defa sever, başkasını bir daha sevmez, seni sevende bir defa sever aşkını sana aşk dolu kelimelerle söyler, böyle sen sevmedin böylede sevilmedim biliyorum. Hep seni takip ediyordum üç beş adım geride. Her buluştuklarınla masa da konuştuğun

-Beni yüreğine yazma, cebinde olanlarla anla, ben para ile mutlu olurum.

Oysa yaşadıkların tam bir cehennem çukuruna benziyordu, yakıyordun ve yaktıktan cebini boşalttıktan sonra yangınıyla terk ediyordun. İşte bu yaptıkların seni cezalandırdı tek başınasın ünün şehirleri aştı, artık seni gören beş adım geri kaçıyor. Bir değirmen taşı gibi, önüne geleni un ufak ederek parçalıyor sonrasında, hiçbir şey olmamış gibi unutuyordun. Taze bir fidan iken bir dikene dönüştün, her gün gözlerin yaşlı seni görüyorum. Sen sende olmayan akılla aklını yitirerek tam bir aptala dönüştün , neyse gelelim bundan sonrasına. Gerçi sana söyleyeceklerim senin için yetersiz kalacaktır umarım yeter ve anlarsın. Çaldım o gün kapını. Kapını gözleri ağlamaktan şişmiş bir halde açtın. Elinde ise silah vardı, bir an aklıma geleni yapacağın geldi.

-Elindeki silahı verir misin?

Önce umursamadın ısrar edince.

-Az önce kafama dayamış tetiği çekerken, sen geldin.

-Sen aklını mı yitirdin?

Gerçi zaten aklını yitirmişti. Israr edince, silahı uzatarak verdi, kendini kanepenin üzerine içi boş torba gibi attı.

-Sen gelmeseydin…

Gerisini getiremeden uykuya daldı. Belli ki günlerdir uyumuyordu. Ev darmadağınıktı. Elimden geldiğince düzelttim, bulaşıkları makineye, kirli çamaşırları çamaşır makinesine yerleştirerek düğmelerine bastım. Mutfağa geçtim, bir ezogelin çorbası ve makarna suyunu ocağa koydum. Belli ki uyanmayacak, uyanınca yeniden yemekleri ısıtırım diyerek balkona geçtim. Masanın üzerinde bir defter vardı, açıp açmamak arasında kaldım. Açmam okumam gerekti, ona yardım etmeliydim. Mahallemizin güzel kızı olsa da Lale ona yardım etmeliydim, gerçi yardımı pek sevmezdi lakin bu defa mecburdu başka yolu yoktu. Açtım defteri günlüğü okumaya başladım.

Sevgili günlüğüm sevilmeyi övünerek sevsem de sevemiyorum, bağlanamıyorum. Güneşi yıldızları döndüren aşk sevgi olsa da ben sadece beni sevsinler istiyorum gel gör ki onları hiç sevemiyorum nedense… Yaşam yolun ortasında hep bana çıksın istiyorum biliyorum bencilim elimde değil bunu hep istiyorum. Ne zaman tek başına kalsam kendimi karanlık bir orman içinde buluyorum bakıyorum etrafıma kimsecikler yok, oysa ben sevilen sevilecek bir kadın iken bu nasıl oluyor anlamıyorum! İçimde sevilmeyi tetikleyen arzularım, korku dolu ormanlarımı neden aydınlatmıyor? Yüreğimi sevmelerle doyuramıyorum, yalnız kaldığımda ya korku ormanına ya da yalnızlığın korku dolu vadisine yolum çıkıyor. Bazen ise denizde boğulmak üzere iken çıkan birisi gibi soluk soluğa kalıyor nefes almaktan yoruluyorum. Beni böyle yapan nedir fazla sevilmem mi? Ben mi istedim bu kadar güzel olmayı? Hala ben kaçtıkça bu arzularımdan kaçamıyorum yapışıyor adeta yakama bırakmıyor peşimi! Yorgun bedenimi aşk ve sevginin koynunda yatırarak uyutmak dinlendirmek sakinleştirmeyi istemediğimi sanıyorsun, yapamıyorum, nedendir bilemiyorum. Delirmek çıldırmak üzereyim! Beni sevecek birisiyle aşkın sahilinde yürümek istiyorum günlerce lakin sevemiyorum! Kıpır kıpır yüreğimdeki sadece sevilmek telaşı bedenim sarınca, karşımdakini sevemiyorum, sadece hevesim bitene kadar onunla olmak gezmek çılgınca alışveriş para harcamak istiyorum… Belki de babamın annemi sevmemesinden onu hor görerek aşağılamasından olabilir diyorum başkada bir cevabını bulamıyorum!

Kapattım defteri şimdi asıl olay ortaya çıkmıştı, babasının annesine yaptıklarından dolayı sevemiyor erkeklerden intikam alıyordu. Çok yazıktı her gün tükeniyordu ve bitmiş bir halde şimdi kanepenin üstünde yatıyordu. Hasret kaldığı aşka sevgiye ulaşmalıydı, ona nasıl anlatacaktım? Üzerime gelen izah edemem korkusu beni sardı. Kendimi ağlayıp inleyenlere derdini anlatamayanların, güneş herkesin üzerine doğarken benim üzerime batıyormuş gibi karanlığa dalmış birisine döndüm. Bir anda lavaboda elimi yüzümü yıkadım. Başımı derde soktuğumu sanalar olabilir lakin birinin bunu yapması ona gerçeği anlatması böyle yaşamaması gerektiğini tatlı bir dil ile anlatması gerekiyordu. Sevinç ve neşenin dağına yamacına çıkması oradan dünyayı seyretmesi gerekiyordu. Emeği çabayı öğrenmeli çaba ve emek sarf etmeliydi, kısacası işim çok zordu.

Yeryüzünde insanı mutlu kılmaya çalışmak çok ama çok zordu. Nedense insanlar öbür dünyadaki sonsuz mutluluğa kavuşmak, için az sevmeyi denemiyordu? Bir ömür kendini mutluluktan mutsuzluğa sürgün ederek neler kazanıyordu bilmiyordu her halde, ya da yaptıklarının farkında değildi! İnsan alacağı bir eşyayı seçerken titiz davranırken, yaşamak için neden titiz davranmıyor baştan savıyordu? Sevda her zaman gönülde esiyor esenliğiyle nedense kapısı kapatılıyor anlamış değilim? Şimdi bende ikilemde kaldım, savuşturmalıyım bu düşünceleri kafamda. Dört bir yanımda iniltiler duyuyordum adeta, bu iniltili seslerin sesini kısarak, dikenlerin arasında kalmış gönlünü dikenlerin arasında çıkarmalıydım. Dikenlerin arasında çıkarırken gönlü dikenlere takılırken yırtacak ve kanatacaktı, kanadıkça yarası iyileşir umuyordum ve böylede olması gerekiyordu.

Mehmet Aluç



( Mutsuz Ve Tek Başınasın 1 başlıklı yazı kul mehmet tarafından 29.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.