Düş mahkûmlarından mısınız siz de?
Hani tutuşmuş göğün ateşli nefesi
Nevbahar’dır içimdeki cehalet
Ah, cahil cesareti ile sevmek nedir
bilir misiniz?
Yongası mısınız yoksa bu sefil
yüreğin?
Yoksa üstüne örtülü bir yorgan gibi
Temmuz güneşinde afalladığıma
bakmayınız
Rengimle fazlasıyla mahcup düştüğüme
de
Rakımı çok yüksektir ruhumun
Mağlup geldiğim her gerçek aşkta
Elbet yoktur yalnızlığımın muadili…
Geniş cephelidir yüreğim
Neresinden baksanız lebiderya hüzün
enginliği
Kökümle ait olsam ne ki sevdalı
şehre?
Şehir de yalnızdır benim gibi.
Bakmayınız bunca kalabalığa
Düşlerimin kovuğunda kalmış
şiirlerden ötesi
Saklıdır en derinde
Sığlarla olmadı içim
Lakin biliniz ki;
Yere göğe sığmaz haşmeti
duygularımın…
Bazen köpüren deniz misali
Mizansende saklı şu tek zerreme de
aldanmayınız
Mavidendir mintanım
Ceplerinde saklı binlerce sözcük
Lakin tek heceye de sığarım yeri
geldiğinde
Hecelediğim her şiir cilasıdır
sevgimin
Metanet yüklü gölgemde dahi
Saklıdır binlerce sır
Sırlı aynanın içindeki kırıklar gibi
Kırılmadığım nerem kaldı hem?
Kırkladığımdır umut
Kıvranmadan büyütüldüğüm tevafuk
yüklü hayatım
Rabbime sadık bir semazenim işin aslı
Göğsümde saklı sarnıcı o bilinmezin
Yakut gözlerinde sevdanın
Mevsimlerden ördüm ben bu şiiri
Öyle ki bir günümde ne çok mevsim
Şiarım mademki o delişmen rüzgâr
İçime esip konmadığım tepe mi kaldı?
Tefe konduğum ömür tezgâhında hala
saklı tutuyorsam
Masumiyetimi
Vardır bir bildiği Rabbimin
Üstelik şikâyet etmediğim gibi
Safiyet yüklü varlığım illa ki
kıblesi hayallerin
Bir hayal olduğuma dair süre gelen
rivayetin
Tek tanığıdır Rabbim ve kalemim.
Kalender yüreğimde saklıdır şehir
efsaneleri
Tensiye ettiğim hangi düşse
Düştüğüm ne ki aşka?
Aşk zaten saklı değil midir her
birimizde
Yeter ki kalp gözüyle bakıp da insan
sevebilmeli.