Düş iklimleri, sağdıcı günün ve de
düşler.
Her bir katresi özenle ve hüzünle
paketlenen hayaller.
İksiri ömrün ve ifası ve de özeti ve
öznesi ve işte başlıyorum saymaya yeni baştan ve ayaklarım artık geri geri
gitmiyor.
Öznemdeki özlem ve hüzün:
Ah, pervasız yüreğimdeki sayaç ve
işte kırık tekerin tamiri yine bana düştü ve sil baştan ömrün seyyah kelamı.
Rüzgârın hızı dindi bu gün; efkârın
da sonlandığı sıra dışı bir gün belli ki sözcükler müphem varlıklarına
istinaden beklemekteler zihnimin koridorlarında pervasızca salınırken ve
dilimdeki Besmeleyi tekrarlamaktan teslimiyetim de sadece Rabbime iken.
Düşlediğim hiçbir şey yok aslında ya
da içine düşülesi bir çukur sadece göz çukurlarımdaki hayali imgeler dile
gelmek ve sayfaya konmak adına benden emir bekliyorlar.
Bense yazmanın verdiği huzur ile
kenetlenip an’ ım da geçmezken Rabbimi anmaktan ve işte tefekkürdeyim ve
rahminde ıssızlığın az sonra solacak gün ve çekecek karanlık ve ben buseler
konduracağım ak sayfanın alnına tam da ortasına.
Hüzün teknemi bu gün batırdım.
Sonra da haince d/okundum içimdeki
yaraya ve bir baktım ki; kanaması dinmişti ve de pembeleşmişti derken maviyi
telaffuz ettim kendimle hasbıhal ederken ve işte ruhumu teslim ettim bir
süreliğine de olsa beni çağıran ufka.
Gönlümdeki sarkaç.
Varlığımdaki hiçlik duygusu.
Karnımsa aç değil ve yorgun da
değilim zaten midemdeki çağrıyı meşgule verip ben sadece ruhumu doyurma
telaşındayım bir ömür olduğu gibi.
Kazandığım farkındalık üstelik
ansızın.
Yerden yere vuran kimse birbirini
uzağındayım işte karanlığın ve kukla gölgelerin ve ben insanlığın öyküsünü
yazıyorum her oturduğumda masanın başına tıpkı insanlığımı ve iyi niyetimi
koruyup kollarken bir hikâyeden diğerine geçiyorum üstelik defalarca ve de gün
içinde. Gece ise hurra dalıyor içeri ve kalemle olan randevusunu asla
geciktirmiyor.
Bense arabulucuyum ve parmaklarımı
serbest bırakıyorum elbet bilincimi de yok sayıp esen ilhamla buluşup sadece
sessizliğe bürünüyorum ve kulağımda melodiler salınırken ve ben yazarken
biliyorum da O’na daha da yakın durduğumu.
Herkes için geçerli olmayabilir bu
farkındalık ama yazmaya başladığım ilk günden beri huzurla kenetlendiğim ve
Rabbimi duyumsadığım git gide güçlenen bir duygu.
Gücüm kimi zaman yiterken.
Bazense insanların yaptıkları gücüme
giderken.
Aldırmaz görünsem de içimdeki o
şelale kâh çağlayan kâh ağlayan ama umudu saklı tutup kalemin kafasının dikine
sapıp dikleşiyorum ben de baş veren filiz gibi ve köküme sadık yarınıma
katıksız umut beslerken büründüğüm haletiruhiye bazen öylesine tavan yapıyor ki
hele ki dibi görmüş biri için bu mucizenin gerçekleşmesini bazen almıyor aklım.
Bir rutin gibi addedilse de her gün
ve her yeni başlangıç…
Bense örüyorum sözcüklerle hayatı ve
hiç olmadığım kadar dokunuyorum hayatın ruhuna ve de insanların ve yüreklerindeki
boş parantezi görüp tek tek doldurmak istiyorum insanların içini ve dış ses ne
kadar baskın çıksa da içsel yolculuğumdaki bu içtenlik ve hayal dolu dünyamla
kanat açıyorum yeni mucizelere.
Eylül’ün nerede ise ilk yarısı bitti
bense gitmesin istiyorum içimden Eylül denen alametifarikası günün de ömrün de
güzellikler sunduğu ve üşümeyi unuttuğum ısıtansa güneşten de öte ve işte ılık
bir rüzgarda uçuşuyor sözcüklerin en çok da baz aldığım hazanın asil duruşu ile
her günü de umut bellerken tarifsiz bir coşkuyla doluyorum günbegün.
Alt edemediğim ne varsa adeta düze
çıkmış gibiyim.
Bazen öylesine coşku doluyorum ki düz
duvarda yürümek gibi içimdeki renkler de halay çekerken ve artık aldırış da
etmiyorum alay yüklü insanlara ve ben göz gözeyim kaderimle ve inancımla neye
istinaden hayatımı heba etmiş olmam da artık önem taşımıyor hani bir noktadan
sonra hem, hem…
Onca yaşanmışlık onca kırgınlık ve
yarış atı gibi koşturduğum onca sınav ortamı ve ben sınavın sadece kâğıt ve
kalemden ve de bilgiden ibaret olduğuna dair bir inanç geliştirmişken ve de hep
iyi bir öğrenci olmuşken çetin ceviz olduğunu anlamış bulunmaktayım hani
geçtiğim hayat denen sınavın da en arkada kalmış bir sınav müdavimi olarak
yaşadığım kadar da yaşatmak istiyorum duygularımı.
İlla ki somut hale gelmeli
duyumsadıklarım üstelik hayat, çalışmadığım yerlerden sorarken ben sadece eşlik
ediyorum sorulan sorulara üstelik bir ömür kimse bana bir şey sormamışken bense
hep kendime sormuşken ve işte hem sorularımın cevabını alıyorum hem de sınavlardan
alnımın akıyla çıkıyorum.
Sözcüklerse can yeleğim ve de
sevdiğim tüm dostlarım.
Huysuz olsam da kimi zaman kendimle
olan sınavımda verdiğim mücadeleyi de Rabbim takdir etmişken duraksamadan
seviyorum kendimi ve yetindiğim her şeye karşılık sevgide yetinemiyorum işte ve
de sevmekte ve sonsuzluğa d/okunma hissi ile biliyorum da duyguların sonu
olmadığını ve sevmenin ve yazmanın.
S/ona tekabül eden her şey.
Son dediğimde yeniden buyur edildiğim
bir sofra işte ve menüde saklı güzellikler.
Sonlardan ve vedalardan haz etmemiş
biri olarak ve ben ömrümün nerede ise tüm hikâyelerine devam hakkını vermemiş
ve hep de ben son noktayı koymuşken ve işte üç nokta ile olan bu özel ilişkimde
noktasız yazılar ve şiirler yazmanın verdiği huzurla günü bile üç nokta ile
uğurluyorum.
Aslında ben bir hikâyeyim üstelik bu hikâyeyi
kanımın son damlasına kadar yaşamış ve hak etmiş biri olarak…
Kahraman rolünden sıyrılıp figüran
olarak görev aldığım hayat denen maceram ve işte beni ve coşkumu tetikleyen ne
de olsa arkada olmak pek sarmamışken beni en önde yer almak istiyorum hikâyemin
gidişatında ve genelde etkisiz elaman olarak addedilmişken biliyorum da artık
ne kadar güçlü olduğumu ve bu güne kadar üstesinden geldiğim güçlüklere şöyle
bir bakıyorum da…
Derken bunu sonlandırıp an’ a
odaklanıyorum ve yarınlara ve umut denen sayaçla tokuşturuyorum sözcüklerimi ve
dirayetim sınanmışken bir ömür ve defalarca pes etmişken es dahi vermeden
yaşıyor ve yazıyorum ve günden güne kendimi sevmeyi öğreten Rabbime ve tüm
güzel dostlarıma teşekkür ediyorum.
Çok çok başındayım yeni hikâyemin ve
işte bu gün miladımdır ne de olsa el sıkıştım kendimle ve eline tutuşturduğum
kalemle artık biliyorum da ne kadar değerli olduğumu hele ki değerli olduğumu
hissettiren mucizenin de gerçekleşmesine tanık olmuşken ve işte rölantiye
aldığım mutluluğu da satırlara taşırken…