Çengelli düşlerimden tanı beni ve
gücün yettiği kadar savur ve savun içindeki hani.
Gözlerim sadıktır hayallere.
Gönlümse katık ettiğim günüme.
Dünse depreşen hüzünse mutluluğa
öykünen ve işte saldım yüreğin enginliğine kalemimi.
Sureti yok kayıp gülüşlerin.
Sevdalı bir semazenim ben belki de
rüküş bir Çingene kızı.
Ah, tufanım.
Ah, tükendiğim.
Ah, tünediğim.
Hazan mahsulü gönlümle düştüm ben bu
yola ve bu aşka.
Seyyahtır tarifi, düşlerimin ve
saydam benliğim ve sedef sözcüklerim.
Kimsem eğer kimsesizliğimi de
sonlandıran Rabbim.
Hep vardım.
Hep vardı O da.
Hep yok saydım iklimi bense
neferiydim onca azade iklimin ve ikilem yüklü sorularımı susturdum ve düştüğüm
darboğazdan geçip ulaştım işte enginliklere.
Sığ olmayı sevmedim asla.
Sağ gösterip sol vuranları bir de.
Sağdıcım kalem solumda rotan ve
yüreğim önümde ise uzanan uzun çok uzun bir yol ve düne bir b/aktım ki…
Ertelediğim hayallerimi da yatırdım
dizimdeki dizelere ve kızını dövmeyen kimse dövdüm hayallerimi ne de olsa
annemden tembihliydim hem az da dövmemişti beni gerçi okşarcasına dokunurdu ama
gözlerindeki kıvılcımlardan da korkardım ve illa ki yüreğim ve benliğim
ateşlenirdi annemin korkutucu bakışlarından.
Misal mi?
Asla izin vermedi sokakta yürürken
gülmeme bir de arkama bakmamı asla onaylamadı ve ben asla bakmadım arkama ve
gülmedim de hatta coşkumu içime tıkıp eve gidene kadar bekledim gülmeyi ve
çığlık atmayı…
Gözleri bana bakan sevgisi yüreğime
akan annesinin biricik çiçeğiydim madem dikenlerimi de büyüttüm büyürken gerçi
tam anlamıyla büyümeyi beceremedim ama…
A, bir de gözümde büyüttüklerim ve bu
yüzden hep çocuk kaldım ben ve dizlerimi dövdüm kimi zaman şimdilerde
dizelerimi dövüyorum sonra da öpüp okşayıp başıma koyuyorum elbet sevgimi elbet
kalemimi elbet sevdiklerimi ve işte Rabbim ile baş başa sefasını sürüyorum
dünde çektiğim cefanın ve gülümsüyorum usulca sokakta ve usulca seviyorum
insanları ama asla usulen değil.
Bir ütopya olabilir de hayallerim ama
ben hep imkansızlığı ve zoru sevdim.
Hayal kurdum ve gerçek kıldım ama
hayalimdeki beni de asla yerleştiremedim tepeye ne de olsa insandım ne de olsa
beşer ve aciz ve kendimi her çaresiz ve yalnız hissettiğimde dua ettim ve
Mevla’mı andım anlayacağınız her daimdi O’nu içimde taşıdığım ve her daim O’nun
beni gördüğü ve bildiği ve bilmediğim her şeyi de öğrenmek adına hep sevdim ben
elbet bilgiyi ve Yaratan’dan dolayı yaratılanı.
Afaki gözüken kimine.
Azami seven kimse.
Oysaki sevmek sonsuzluktu sevmemek
ise onsuzluk ve Allah rızası için yaşamanın ve sevmenin verdiği haz ve huzur
ile döndüm defalarca içimdeki çocuğa döndüm defalarca eksenimde hep döndüm
semazenler gibi hep dönüktü yüzüm gerçeğe ve doğruya ve Rabbime ve işte öyle
bir döndüm ki…
Kendime ulaşmanın kıvancı ile daha
hızlı dönmekteyim.
Sevebilmenin de meali iken
kabullendiğim kendim ve kimyamda saklı iken sevgi ve umut ve işte inancın
eşliğinde devinen hücrelerim ve her yerde Rabbimi gördüğüm ve duyduğum kısaca
tüm benliğimle O’nu duyumsadığım ve Allah korkuma eşlik eden devasa bir ateş
işte İlahi Ateş.
Annem bana ilk dualarımı ezberleten
ve vicdanımı hep rahat kılan da özümle sözümün bir olduğu bu yüzden kimi
insanın közünde darağacında sallandırıldığım ama ben insanları ya da kâinatı
yapmacık sevmemişken ve sevdiğim tüm insanları yüreğime soktuğum ve başımı her
yasladığımda yastığa kendime olan saygımın eşlik ettiği bu sevgi denizinde
nihayetinde kendimi sevebiliyor olmanın da irsaliyesi belki de cümlelerim.
Reşit bir acıyım ben.
Reşit bir hüzün.
Sevgimin rüştünü ise ta çocukken
ispatladım ve İlahi Aşkın damga vurduğu sonsuzluğa duyduğum hürmet ve özlemle
sonsuz olduğuna inanıyorum duyumsadıklarımın ve yazmanın da sonsuza tekabül
ettiğin bilincinde daha çok sevebiliyor olmanın verdiği mutlulukla biliyorum da
ben aşkın ve hayalin rakkasesiyim ve de nakkaşı ve na’şı dünün yarınlarıma bir
hediye benden elbet önce Rabbimden.
Bir kozmos ise sözcükler.
Kokpiti belki de yüreğimin.
Ve o kokpitte asılı bir rüzgârım ben
düşünce ikliminde en çok kendime yenik düştüğüm en çok kendime kızdığım ve bir
ömür sadece kendimi cezalandırıp suçladığım ve sevmelerin mealinde saklı iken
sonsuzluk hissine haiz olup sonsuz aşkı bulduğum elbet büyüyen devasa bir
ateşte Rabbimin varlığı ile duyumsadığım bunca güzel duygu adına kendimle olan
mücadelemde sonunda kendi boynuma taktığım bir madalya işte sevginin pervazında
içimdeki çocuğu gagaladığım çünkü kuş olmanın da verdiği hassasiyet ve hissiyat
ile kuş bakışı yaşadığım ve sevdiğim hayatın da verdiği huzur ve şükür ile
biliyorum artık kim olduğumu…
Geç olsa bile varıp varacağım tek
yaka zaten en baştan belli iken kaderin nezdinde…