KANDİL GECELERİ

Mukaddime: 

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…

Bundan sonra:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den kutlanması hakkında sahih bir hadis olmayan, ama ülkemizde kutlanan bazı kandil geceleri hakkında, Müslümanların bilinçlenmesi gerekiyor. Çünkü insanlar günlük ihtiyaçlarını karşılamak için alış veriş yaparken hangi mağazada daha ucuz hangi markette daha kaliteli diye araştırıyorlar!

Ama ahirette kendilerini kurtaracak olan işleri yaparken, acaba bu amelin yapılmasını Allah (Azze ve Celle) emretmiş midir? Veya Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapmış mıdır? Ya da sahabeler bunu uygulamış mıdır, diye araştırmıyorlar! Kişinin işlemiş olduğu amel, salih ise onu kabrinde görür ve mükâfatlandırılır. Eğer kişinin işlemiş olduğu amel, salih değilse onu kabrinde görür ve cezalandırılır!

Bu konu hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in haber verdiği gibi kişi kabrine girince:

Daha sonra yüzü güzel, elbiseleri güzel ve kokusu hoş bir adam ona gelir ve der ki:

−Seni sevindirecek şeyleri sana müjdeliyorum. Allah’tan bir rıza ve içinde ebedi nimetlerin bulunduğu cennetlerin müjdesini sana getirdim. İşte bu sana vaadolunan günündür. Mü’min kişi ona şöyle der:

−Allah sana da hayırlı müjdeler versin, sen kimsin? Senin yüzün hayırlı şeylerle gelen kimsenin yüzüne benziyor. O kişi de ona:

−Ben senin dünyada işlemiş olduğun salih amelinim der. Allah’a yemin ederim ki ben seni şöyle bildim. Allah’a itaat hususunda çabuk davranan bir kimse idin. Allah’a masiyet hususunda ağırdan alırdın. Bundan dolayı Allah seni hayırla mükâfatlandırdı. Sonra kâfir veya facir kişiye yüzü ve elbiseleri çirkin, kötü kokan bir adam gelir ve ona şöyle der:

−Ben sana hoşuna gitmeyecek şeyleri bildiriyorum. İşte bu sana daha önce vaadolunan günündür, der ve onu Allah’ın azabı ile müjdeler. Oda şöyle der:

−Sana da Allah hayır sözü işittirmesin! Sen kimsin? Yüzün kötü şeylerle gelen kimsenin yüzüne benziyor. O adam şu cevabı verir:

−Ben senin kötü amelinim. Allah’a yemin ederim ki; Ben seni Allah’a itaatte işi ağırdan alan, Allah’a isyana hızlıca koşan bir kişi olarak biliyorum. Allah sana kötülüğünün karşılığını versin. Sonra ona gözleri görmeyen, kulakları duymayan ve konuşmayan, elinde bir balyoz bulunan bir kişi görünür. Bu balyozu bir dağın üzerine indirecek olsa o dağ toprak olur. Ona bu balyozla öyle bir darbe indirir ki bu darbe ile o kişi kabrinde toprağa döner!..

(Buhari 1/243, 3/1260, 1294, Müslim 905/11, 2870/70, Malik Muvatta 1/188, 189, İbni Hibban 3120, Ebu Davud 4753, Terğib ve Terhib 7/67, 77, Nesei 2059, 2075, İbni Mace 4269, 4271, Ahmed bin Hanbel Müsned 4/287, 288, No: 17803, 18733, 18815, Hâkim 1/37, 40, Tayalisi 753, Acurri eş-Şeria 367, 370)

Eğer yaptığımız amellerin, kabrimizde karşımıza güzel bir şekilde çıkmasını istiyorsak, hadiste geçtiği gibi amellerimizin salih yani Kur’an ve Sahih Sünnete göre olması gerekiyor!

Maalesef günümüzdeki insanlar, hocalarından duyduğu şeyeri araştırmadan inanıp onunla amel ediyorlar! Ve bu hoca efendiler insanlara nasihat ederken okuduğu hadis, sahih midir, zayıf mıdır yoksa uydurma mıdır diye dikkat etmiyorlar! Sahih bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:

كَفَى بِالْمَرْءِ كَذَبًا أَنْ يُحَدِّثَ بِكُلِّ مَا سَمِعَ

“Kişiye her işittiğini söylemesi yalan olarak yeter!”  (Müslim 5/5)


Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır: 


وَإِنْ تُطِعْ أَكْثَرَ مَنْ فِي الْأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَنْ سَبِيلِ اللهِ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلاَّ الظَّنَّ

 وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَخْرُصُونَ


“Eğer yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, onlar seni Allah’ın Yolundan saptırırlar! Onlar sadece zanna uyarlar ve yalandan başka söz de söylemezler!” (En’am: 6/116)

Bu konuya en güzel örnek, insanların kulaktan duyma ve birbirlerine söylediği şu uydurmadır hadistir!

Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبٍ، وَشَعْبَانَ، وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ

“Ey Allah’ım! Bize Receb ve Şaban’ı bereketli kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”

Bu hadisi mevzudur yani uydurmadır! (Ahmed bin Hanbel Müsned 1/259,Tabarani Mucemu’l-Evsad 3939, Beyhaki 3534, Ebu Nuaym Hilye 6/269, Keşfu’l Hafa 1/554, Albânî Daîfu’l-Cami’ 4395)

Demek ki biz, birinden bir hadis duyduğumuzda o hadisin kaynağını ve sahih olup olmadığını sormamız gerekiyor! Yoksa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadisinde geldiği gibi hocalardan işittiğimiz şeyleri başkalarına söylediğimiz zaman, yalan söylemiş oluruz!

Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır: 

لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَى لِسَانِ دَاوُودَ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ

 ذَلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ

“İsrailoğullarından küfredenler, Davud ve Meryem’in oğlu İsa’nın lisanı üzere lanetlenmişlerdir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları sebebiyledir.” (Mâide: 5/78)

Bu ayetin tevsirinde, İbnu’l-Kayyim el-Cevziyye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Bir insan bir şeyin haram olduğunu bile bile yaparsa, o insanda Yahudilikten bir cüz vardır! Kimde bir şeyin haram veya helal olup olmadığını araştırmadan yaparsa, ondada Hristiyanlıktan bir cüz vardır!”

Sünneti ve onun ahkâmını iyi bilen, sünnetin nuruyla aydınlanan, onun gölgesinde gölgelenen, şeriata ve sünnete uymanın güzel kokusunu koklayan herkes, kandil gecelerinde yapılan amellerin, dinde çıkarılan bir sapıklık ve akılsızlık olduğunu iyi bilir. Müslüman bir kişi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i sevmenin böyle olmadığını da çok iyi bilir.

Eğer Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i sevmek böyleyse, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer sahaber Allah onlardan razı olsun bu gibi amelleri niçin bizden önce yapmadılar? Said bin el-Museyyib ve diğer tâbiîn imamları Allah onlara rahmet etsin, bu gibi amelleri niçin bizden önce yapmadılar? Dört mezhep imamı ve diğer İslam âlimleri, bu gibi amelleri niçin bizden önce yapmadılar? Bu kimselerden hiçbirisi bunun gibi veya buna yakın hiçbir davranışta bulunmamışlardır!

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün mescidde otururken eliyle yere düz bir çizgi çizip şöyle buyurdu:

“İşte bu Allah’ın dosdoğru yoludur.”

Sonra Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu çizginin sağına ve soluna küçük çizgiler çizip şöyle buyurdu:

“İşte bu yolların üzerinde insanları bu yola çağıran şeytanlar vardır.”

Daha sonra Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) En’âm Suresi 153. ayetini okudu:

وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن

 سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

“Bu Benim dosdoğru yolumdur, buna uyun! Başka yollara uymayın! Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır! Allah size bunları sakınasınız diye vasiyet etmiştir.” (En'âm: 6/153)

(Buhari, Müslim, İbni Mace)

(1) Mevlid Kandili

İsminden de anlaşıldığı üzere Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğduğu gecedir. Yani kesin olmamakla beraber Rabiu’l-Evvel ayının on ikinci gecesine rastlamaktadır. Bu gecenin ne fazileti ne de kutlanması hakkında hiç bir rivayet sabit olmamıştır!

Dolayısıyla Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi doğum gecesini ne kendisi ne ashabı ne de bizden öncekiler kutlamamıştır! Bunun üzerine İlim ehli bu geceyi o maksatla ihya etmeyi ve mevlid okumayı, dinde ihdas edilmiş bir bid’at olarak kabul etmişlerdir! Nitekim okunan mevlidin de bid’at olduğu ilim ehilince malumdur!

Değerli âlim Muhammed bin Salih el-Useymin (Rahmetullahi Aleyh) kendisine Mevlid-i Nebevi’yi kutlamanın hükmü sorulduğunda, o şöyle cevap vermiştir:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğduğu gece kesin olarak bilinmemektedir! Aksine günümüzdeki bazı tarihçiler, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğduğu gecenin Rebiu’l-Evvel ayının 9. gecesi olduğunu söylemektedirler. O halde Rebiu’l-Evvel ayının 12. gecesi yapılan kutlamanın tarihi yönden hiçbir dayanağı yoktur!

Mevlid-i Nebevi’yi kutlamanın dini yönden de hiçbir dayanağı yoktur! Çünkü Mevlid-i Nebevi’yi kutlamak, Allah’ın dininden olmuş olsaydı, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapardı veya ümmetine bunu bildirirdi. Eğer Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapmış veya ümmetine bildirmiş olsaydı, bu kutlama, günümüze kadar hadis kitaplarında korunmuş olurdu.

Çünkü, Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır: 

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ

“Zikr’i (Kur’an’ı) kesinlikle biz indirdik ve onu elbette biz koruyacağız!” (Hicr: 15/9)

Hadislerde, Allah'u Teâlâ tarafından âlimler vasıtası ile korunmaktadır.

Mevlid-i Nebevi diye bir şey olmadığına göre, bu kutlamanın Allah’ın dininden olmadığı anlaşılmış oluyor. Allah’ın dininden olmadığına göre, bizim Mevlid-i Nebevi ile Allah'u Teâlâ’ya ibâdet etmemiz ve O’na tevessülde bulunmamız asla câiz değildir!

Allah'u Teâlâ, rızasına ulaşmamız için bize belli bir yol tayin etmişse ki bu yol Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirmiş olduğu dindir. Allah’ın kulları olduğumuz halde, O’nun rızâsına ulaşmamız için kendi yanımızdan bir yol çıkarmamız nasıl câiz olsun?

Allah’ın Dininden olmayan bir şeyi O’nun dinine yerleştirmek olan bu hareket, Allah'u Teâlâ’nın hakkına yapılan bir tecâvüzdür! Yine bu hareket, Allah'u Teâlâ’nın şu sözünü yalanlamayı içerir. 

Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır: 

الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا

“Bugün size dininizi kemâle erdirdim. Üzerinize nimetimi tamamladım ve din olarak da size İslâm’ı seçtim.” (Mâide: 5/3)

Biz deriz ki, eğer bu kutlama dinin kemâlinden olsaydı, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vefâtından önce olması gerekirdi. Dinin kemâlinden değilse, bu takdirde dinden olması mümkün değildir! Çünkü ;

Allâh Subhânehu ve Teâlâ, şöyle buyurmaktadır: 

“Bugün size dininizi kemale erdirdim” (Mâide: 5/3)

Herkim, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vefâtından sonra ortaya çıkmış olmasına rağmen, bu kutlamanın dinin kemâlinden olduğunu iddiâ ederse, onun bu sözü yukarıdaki âyeti yalanlamayı içerir.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğum gününü kutlamak, bid’at ve haramdır! Üstelik bu kutlamada ne şeriatın, ne hissin, ne de aklın onaylamadığı büyük çirkinlikler olduğunu işitmekteyiz.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğum gününü kutlayanlar, içerisinde Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında aşırıya giden kasideleri, nağmelerle söylemektedirler.  Biz bu durumdan Allah’a sığınırız.

Yine, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğum gününü kutlayanlardan kimisinin akılsızlıklarını ve saçmalıklarını işitmekteyiz. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğduğu kıssayı okuyan mevlidhân;

“Mustafa dünyaya geldi” dediği anda herkes tek kişinin ayağa kalktığı gibi ayağa kalkarak;

“Şu anda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in rûhu aramıza geldi, ona saygı göstermek için ayağa kalkalım” demektedirler. Bu hareket, aptallığın ve akılsızlığın tâ kendisidir!

Bu kimselerin ayağa kalkmaları ibadetten değildir! Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisi için ayağa kalkılmasını çirkin görürdü.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabı, insanlar içerisinde onu en çok sevenler olmalarına ve onu bizden daha fazla yüceltmelerine rağmen, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayatta olduğu halde kendisi için ayağa kalkılmasını çirkin görmesinden dolayı Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için ayağa kalkmadıklarına göre, uydurma hayallerle ayağa kalkan bu insanlara ne demeli?

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğum gününü kutlama bid’atı, asırların en hayırlısı olan ilk üç asır yani sahâbe, tâbiin ve tebei tâbinin dönemi geçtikten sonra meydana gelmiştir! Üstelik bu bid’atla birlikte dinin esasıyla ters düşen bu çirkin şeyler meydana gelmiştir. Bunun yanında erkeklerle kadınların birbirine karışması gibi daha başka çirkin şeyler meydana gelmiştir.

(Muhammed bin Salih el-Useymin’in fetvâ ve risâleleri 2/298, 300)

(2) Regaib Kandili

Bu geceyi ihya etmek maksadıyla Recep ayının ilk Cuma gecesi yani akşamla yatsı arası kılınan on iki rekâtlık namazın ve bu gecenin fazileti hakkında dayanılan rivayet şudur:

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Recep ayında tutulan orucun faziletini zikrettikten sonra şöyle buyurdu:

“O ayda bulunan ilk Cuma gecesinden gafil olmayın! Çünkü o, meleklerin regaib diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim, Recep ayının ilk Perşembe gününü oruç tutar ve o günün, akşamla yatsı arasında on iki rekât namaz kılarsa, Allah-u Teâlâ o kimsenin günahlarını bağışlar.” (Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 39, 40)

İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh) bu hadis hakkında şunları söylemiştir:

“Bu hadis, Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in üzerine uydurulmuştur! Ali bin Abdullah ibni Cahdami bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham olunup yalancı sayılmıştır! Büyük âlim hafız Abdulvahhab (Rahmetullahi Aleyh)’i şöyle derken işittim:

“Bu hadisin ravileri meçhuldür! Ravilerle ilgili bütün kitaplarda onları aradım ama bulamadım!”

(İbnu’l-Cevzi El-Mevdua 2/125, 126)

İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh) sözüne şöyle devam etmiştir:

Bu hadisi uyduran kimse bid’atında çok aşırı gitmiştir! Çünkü bu namazı kılan kimse, önce gündüz oruç tutacaktır. Belki de o günün gündüzü çok sıcaktır, oruçlu olunca da akşam namazına kadar haliyle yemek yeme imkânı bulamıyacaktır. Akşam namazından sonra, bu namaz için uzun tesbihat sebebiyle kıyamda ve secdede duracak gayet eziyet çekmiş olacaktır.

Doğrusu ben, Ramazan ve teravih namazlarına nazaran insanların bunda, nasıl izdiham yaptıklarını gördüm ve kıskandım. Bilakis bu namaz halk indinde diğerinden daha büyük ve değerlidir. Çünkü bu namazda diğer beş vakit namaza gelmeyenler hazır bulunuyor.

(Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 30, İbnu’l-Cevzi el-Mevdua 2/127)

Hafız Ebu’l-Hitab (Rahmetullahi Aleyh) ise şunu söyler:

“Regaib namazını uydurmakla itham edilen kimse Ali bin Abdullah ibni Cahdami’dir. Bu hadisi meçhul olan raviler üzerine uydurmuştur! Bu raviler hiç bir kitabta mevcut değildir!”

(Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 30)

Hafız el-Iraki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“İmam Rezzin, bu hadisin uydurma! olduğunu şöylemiştir.”

(Çukayn Es-Sünenü ve’l-Mubiede’at 140)

İmam Tartuşi (Rahmetullahi Aleyh) ise şu sözünü ekler:

“Receb ayındaki regaib namazı ise, Beytu’l-Makdis’de bizim bulunduğumuz yerde, hicri 480 senesinde ihdas edilmiştir. Bundan önce bu namazı ne gördük ne de duyduk!”

(Tartusi El-Havadisu ve’l-Bida’i 133)

İbni Kayyım el-Cevziyye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Receb ayında tutulan oruç ile ve o ayın bazı gecelerini ibadetle geçirme konusunda zikredilen bütün hadisler, yalan ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e iftiradır! Yani uydurma olup asılsızdır!”

(El-Menaru’l-Munif Fi’s-Sahih Ve’d-Daîf 89)

Hafız ibni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Receb ayında oruç tutma, namaz kılma, faziletli şeyler yapma, sadaka verme ve salih ameller işleme hususunda gelen bütün hadisler, uydurma olup asılsızdır ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)e iftiradır!”

(Tebyînu’l-Aceb Bimâ Vuride Fî Fadli Receb)

(3) Mirac Kandili

Receb ayının yirmi yedinci gecesidir. Sünnet ve Bid’atler kitabının yazarı Receb ayındaki bid’atler bölümünde şunları söyler:

“Mirac kıssasını okuyup Recep ayının yirmi yedinci gecesini kutlamak ve bazı insanların bu geceye has bazı zikir ve ibadette bulunmaları bid’attır, yani sapıklıktır! Recep, Şaban ve Ramazan aylarında okunan ve sünnette de olmayan dualar bid’at ve uydurmadır!

Şayet bunlarda bir hayır olmuş olsaydı bizden öncekiler bunda bizleri geçerlerdi. Mubarek gece diye bilinen bu günleri ibadetle geçirmeye dair hiç bir delil sabit olmamıştır.”

(Şukayri Es-Sünenü ve’l-Mubtede’at 143)

İbni Teymiyye (Rahmetullahi Aleyh)’de Receb ayının yirmi yedinci gecesi ile ilgili olan namaz hakkında şöyle demiştir:

“Muteber âlimlerin belirttiği gibi; İslam âlimlerin ittifakıyla bu namaz meşru değildir! Bu ancak cahil ve bid’atçı kimseden meydana gelmiştir!”

(Şukayri Es-Sünenü ve’l-Mubtede’at)

Bu gecede de mevlid okumak adet halini almıştır. Böylelikle bir bid’ata diğer bir bid’at eklenmiştir. İbni Kayyım el-Cevziyye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Receb Ayında tutulan oruç ile ve o ayın bazı gecelerini ibadetle geçirme konusunda zikredilen bütün hadisler, yalan ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e iftiradır! Yani uydurma olup asılsızdır!”

(El-Menaru’l-Munif Fi’s-Sahih Ve’d-Daîf 89)

Hafız ibni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Receb Ayında oruç tutmak, namaz kılmak, faziletli şeyler yapmak, sadaka vermek ve salih ameller işlemek hususunda gelen bütün hadisler, uydurma olup asılsızdır ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e iftiradır!”

(Tebyînu’l-Aceb Bimâ Vuride Fî Fadli Receb)

(4) Berat Kandili

Berat kandili, Şaban ayının ortasında olan 15. gecesine denilmektedir. Bu gecenin fazileti ile ilgili zayıf ve uydurma bazı rivayetler gelmiştir. Örnek olarak bir kaçını zikredelim.

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Allah'u Teâlâ, Şaban ayının onbeşinci gecesi dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar.” (Bu hadisi zayıftır! Tirmizi 736 İbni Mace 1389)

Ali (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Şaban ayının onbeşinci günü olunca, oruç tutan kişi gecesini de ibadetle geçirsin!” (Bu hadisi zayıftır! İbni Mace 1388, Beyhaki Şuabu’l-İman 3542, İbnu’l-Cevzi El-İlelu’l-Mutenahiye 2/71)

Bu hadis hakkında imam Busiri (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Bu rivayetin senedinde ibni Ebi Sebure vardır! İmam Ahmed bin Hanbel ve Yahya ibni Ma’in (Rahmetullahi Aleyh), bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu söylediler!” (Busiri 2/10)

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Bu gecede Âdemoğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner.” (Beyhaki Davud’ul-Kebir, Ebu Şame el-Baisu Ala İnkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 35)

Bu hadis hakkında imam Beyhaki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Bu hadisin senedinde hiç kimsenin tanımadığı meçhul olan kimseler vardır!”

(Beyhaki Davud’ul-Kebir)

Ebu Şame (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Bu gecelerin fazileti ile senenin diğer geceleri arasında hiçbir fark yoktur!

(Ebu Şame el-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 35)

Ancak bu hadislerin hiç birisi sahih değildir!

Not: Şaban ayının 15. gecesi yani berat kandili diye bilinen geceyi kutlamak bidattır! Yani gündüzünde oruç tutmak ve gecesinde namaz kılmak hakkında ki bütün hadisler uydurma olup asılsızdır! Ne Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nede sahabeler, Şaban ayının 15. gecesini kutlamamışlardır!

Şaban ayının 15. gecesi hakkında şöyle bir sahih hadis vardır:

Ebu Musa el-Eşari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Şüphesiz ki, Allah'u Teâlâ Şaban ayının on beşinci gecesi (kullarına) bakar ve yarattıklarından hepsini mağfiret eder. Yalnız kendisine şirk koşanı ve düşmanlık eden, kin ve husumet besleyene mağfiret etmez!” (İbni Mace 1390, İbni Hibban 5665, Taberani, Beyhaki, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 3/135)

Berat Kandilinde Kılınan Namaz

Büyük âlim Ali ibni İbrahim (Rahmetullahi Aleyh) bu namaz hakkında şöyle demiştir:

“Şaban ayının ortasında, geceleyin kılmak için uydurulan bu namazda, onar defa ihlâs suresi okumak suretiyle cemaatle kılınıyor. Cuma ve Bayram namazlarından daha fazla önem verilen, yüz rek’atlık elfiye namazına gelince, hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber veya eser gelmiştir.

İmam Gazali’nin İhyayu Ulumu’d-Din isimli kitabında bu hadislere sahih demesine aldanmayın.”

(Muhammed Tahir bin Ali el-Hindi Tezkiraiu’l-Mevdua 45)

Hafız Iraki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Berat gececinde kılınan namaz hakkındaki hadisler batıldır!”

(Şukayri Es-Sünenü ve’l-Mubtede’at 144)

İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh)’de şöyle demiştir:

“Şüphesiz ki, bu namaz uydurmadır!”

(İbnu’l-Cevzi el-Mevdu’at 2/127)

İbni Teymiyye (Rahmetullahi Aleyh)’de buna benzer sözler söylemiştir.

(İktidau’s-Sıtatu’l-Mustakim 2/632, 639)

Bu Namazın Çıkış Tarihi

İmam Tartuşi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Bana Ebu Muhammed el-Makdisi haber vererek dedi ki:

Bu, namaz ilk olarak hicri 448 senesinde ihdas edilmiştir. Nablus şehrinde ibnu Ebi’l-Hamra adıyla tanınan birisi Beytu’l-Makdise geldi, güzel tilaveti vardı. Kalktı ve Mescidi Aksada Şaban ayının onbeşinci gecesinde namaz kıldı.

Arkadan ona birisi uydu ondan sonra bir başkası daha sonra bir diğeri eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat oldu. Bir sene sonra ibnu Ebi’l-Hamra denilen adam yine geldi ve arkasında birçok insan bu namazı kıldı. Daha sonra mescidde bu namaz yayıldı.

Böylelikle Mescidi Aksa da ve insanların evlerinde bu namaz kılınmaya başladı. Daha sonra bir sünnetmiş gibi günümüze kadar bu namaz devam edegeldi.”

(Tartuşi El-Havadisu ve’l-Bida’i 132)

Nitekim aynı şekilde bu gecenin ihyası için camilerde mevlid okunmaktadır. Bunun sebebi ise şeytanın bu cahillere amellerini süslü ve meşru göstermesidir.

Bazı kimseler insanların manevi gıdalarını tıkadığımız iddiasıyla bu makaleyi hoş görmeyebilirler. Ancak bu gibi kardeşlerimize Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Aişe (Radiyallahu Anha)’dan gelen sahih bir hadisi hatırlatmak isteriz.

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Herkim bizim şu işimizde, (dinimizde) ondan olmayan bir şeyi ihdas ederse o, ondan reddolunmuştur!” (Buhari 2492, Müslim 1718/18, Ebu Davud 4606, İbni Mace 14)

Buna binaen, SAHİH HADİSLERE dayanmayan herhangi bir amel manevi bir gıda olamaz!

Hâtime:

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.

Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır.

O, her şeyin en iyisini bilendir.

Muvahhid Kullara Selâm Olsun.

Polat Akyol.

KAYNAK:

KUR’AN VE SAHİH SÜNNET

( Kandil Geceleri başlıklı yazı Polat Akyol tarafından 4.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.