keşke
bilebilseydin
bir
kelamın değil bir yüreğin sesiydi
bir
sancı suretinde
her
biri ayrı heyecan
dize
dize hayaller
beyit
beyit duygulardı
tüm
hislerim
şimdi
zamanın nefesi daralıyor üzerime serpilen kasvetten
soluk
almakta zorlanıyor gibiyim
turna
geçmez dağlarda kaybedilmiş umut patikalarını
sancılı
gecelerin karanlığında yitirilmiş tebessümün
son
güzergahını
bugün
beni düşkün ve zelil kılan
buhranları
bunalımları
keşke
bilebilseydin
henüz
her şey kafamın içindeyken
henüz
kalem hokkaya bandırılmadan
öylesine
zordu
öylesine
çetrefil
fasılalarla
peyderpey
öyle
yoğun
o
kadar içtendi ki yazdıklarım
keşke
bilebilseydin
sonra
acı gerçeklerin mutlu düşlere
paslı
demirlerin parlak gümüşlere döndüğünü
mahzun
bakışların tatlı gülüşlere durduğunu
ayaklar
altına kor değmiş karlar gibi
eriyip
gittiğimi
keşke
bilebilseydin
yıldızların
göğün ucundan nasıl parıldadığını
güneşin
ışığı ufuktan nasıl doğduğunu
arzularımın
sersefil olduğunu
ve
bir de
gönlüme
mana reyhanlarının nasıl sürüldüğünü
keşke
bilebilseydin
çaresizliğin
sesini
atılmış
çektiklerden sızan onca hasreti
her
saniye yaşanan umutsuzluğu
sinedekileri
şimdi
düşman kesilen duyguların
aşktan
ayrı bir şey olduğunu
keşke
bilebilseydin
sabahlar
aydınlanırken
en
tatlı gülümseyişler düşerken yüzlere
meveddet
sevinciyle parlayan ışıklar vururken
sensizliğe
elif hakkı için
aşkının
ateşine atıldığımı
yandıkça
yandığımı
keşke
bilebilseydin
redfer