Doldur boşaltlarla ivme kazanan niceliksiz düşlerim vardı. Ben, bardağı titreten sıcak çayın ve peynirli poğaçanın içine çokça kelime saklamıştım. Yan masada, belden aşağı türetilen küfürleri kündeleyip tuş edesim gelirdi. Güverteme pisleyen ilk güvercine kandığım vakit, her varoluşun yalnızlıkla yamalandığını anladım! Densiz okyanuslarda irtifa kaybetmeyen kaptan köşküm, bir güvercin özleminde ufalanamazdı..


Sakilere mey olmaktan başka seçeneğim kalmış mıydı? Kımıl kımıl bedenim bu cenderenin sonunda, gayrimeşru suçlardan yargılanacaktı. Sen dudağını bükerek feshederken aşk//ı, hoş bir nida kopmaz mıydı dilinden? Ben, limitsiz prosedürlerine uymaya bile razıydım. Yüreğinin şakağına kovanlar yağdıran kalemim olsa, ne eksilirdi tuttuğun günlüklerde ki cümlelerden?


Frida ve Diego… Biri güvercin diğeriyse fil! Savaş gibi yaşanan aşkların, en somut örneği bu iki sevgiliydi. Esrarlı bakışların pencereme gün ışığı vurana dek, kör gecelerde demleniyordu. Ben, iki aşığın hikayesiyle yüreğini sıvazlıyordum! Sen, efsunlu düşlerinle dıpdazlak soyutluyordun sevdanı yüreğimden. Karlı dorukların ulaşılmaz noktasından farksız dağlarıma tutkallamıştım çocuk sevişlerini. O dağların, kekik kokusuyla nefesini ferahlatmak istemiştim. Alnını sevdamla mesh’ edesin diye küçük derelerim akardı. Şeytanın mihmandarlığında, militan kesilip dağlarımı parçala demedim ki!


Kancık ruhlar zabıt kesilir yokluğunda!
Oltalar demir atsa da ela gözlerime,
Ben kızıl gezegeninim galaksinde.
Göktaşlarıyla çengellenmek istemedim ki…
Gözyaşlarınla nemlense omuzlarım,
Bağrımda deliksiz uykular saklardım ikimize.
Duygusal fantezilerinle yeme ömründen,
Ya da kus gitsin bana dair sonsuz hislerini.
Mütemadiyen bizsiziz…
Kabullen bu ezikliği!


Serkeş iklimlerimde, şehirlerim güne uyanıyor. Beresini takmadan kartopu oynamaya çıkan çocuklardan farksızım. Kaderin küheylan bakışları an be an suratımda sırıtıyor. Hala sabıkasız suçlarım var; eşgallerini bilmediğim ben(ler) tarafından işlenen!

Sevda, ortalığa zülüflerini saçmıştı. Bir gıdım alıp, mendilimizin arasına sıkıştıramadık. Çiğdemler, dalında sallanıyor. Sen yoksun! Zaten hiç olmadın ki… Tavan arası deyimlerden ibaret dağarcığıma, empati derdin. Yüksünmüyorum; şimdi benim yapamadığımı senden talep ediyorum. Sevdanla yinelenmişken bir bahar goncası, yüreğine selam ediyorum..!


Balçıkla sıvanan yaralarım, duygularımdan otlanıyor. Bir dahası hiç olmayacakmış! Sevdanın, tuzun, biberin ve yeşil ördeğin bile… Melankolik travmalarından uyan mı diyorsun? Yüreğinin maskotluğunda, çok ayı oynattılar çayırlarımda! Dehlizlerime sığınmaya gelirken kavun rengi bir yaz, ben alelade kimliğimi terk edeceğim.

‘’Yeşile boyansın dar ağacım. Bilirsin beyazlarla bezendiğimde, dışa vuran Bursaspor sevdamı..!’’

// Yüreğine selamlar olsun..!//


Toprak

03:02

Balıkesir




( Mütemadiyen Bizsiziz başlıklı yazı Toprak tarafından 28.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu