Düğme...





Çürük düş rengindeydi ölüm ve çürümüş bedenlerin musalla taşındaki öyküsünü hiç bilemedim çünkü ne ben reşittim ne de ölüm işin ilginci bilmediğim bir âleme ve ölüme öykündüm öksüz kalma ihtimalimi beyan ettim Tanrıya ve bu sevgimin uğruna hazırdım bedeller ödemeye benekli bir tayın sırtında muradımı içimde saklı tuttuğum kadar asil bir yılkı atına bindim rüyalarımda nasıl ki mutluluk ve evren beni men etmişti tahtımdan…

 

 

 

 

Danışıklı dönüşüklü bir ilham değildi asla mukadderatım:

Muallime kimliğime yağan karı içime çektim

Aşkın buğday ambarında

Yalnızlığın köksüz saplarında

Gezindim gezineli bir başıma genzimdeki soluğu

Üfürdüm beyaz atlı prensim mademki kalemimdi

Ve yaladığımı tükürdüm

Ne de olsa zehri sunmuştu bana bir kere kaderim

 

Sırp Sındığı savaşında boy gösterdim:

Yetmedi lakin

Ben ki asası aşkın ben ki sadık neferi özlemin

Dikiş tutmayan yaralarıma kondurdum busemi

Saflığın sınırlarında

Bazense sınır dışı edildiğim

İlhamın ak yazgısında

Akça pakça teninde göğün

Sürüldüğüm kadar uzaklara

Sürgün edildiğim yerin dibine

Cehaletime verdim sonra suskunluğumu

 

Cahil imgeleri bir bir yonttum

Başımın tacı bildim kelimeleri

Oysaki nasıl da yoksundum öncesinde

Varmış yokmuş önem arz etmeyen

Bir geminin güvertesinde saklı filika gibi

Can yeleğim nasıl ki sevgiydi

Semazeni yerin göğün

Su aldığı kadar kaptanı olduğum gemi

Sürmanşet sevdim yeri göğü

Sudan sebeplerle azat edildiğim ömrünse tek kaidesi

Sınırları aşan iç sesimin kaçan beti benzi

 

Kale duvarlarıma uzandım kalem elimde

Kaynakçam sonsuzluktu ve ilhamın gölgesi

Meylettiğim yarınların bucağında

Öykündüğüm ölümün kursağında kalırken bedenim

Beynamaz gölgelerin fısıltında kâh soldum kâh açtım

Bir çiçeğin zarafeti ile yoldum yapraklarımı

Öncemde insan yolarken saçımı başımı

Azat edilesi bir köle misali

Evrim geçiren benliğim

Dalımın kırık kırgın solgun yüzü

Kökümde saklı idi gelmiş geçmiş hislerim

Hissikablelvuku idi madem rahmetin

Birikimi

 

Ve işte yağan yağmura sırnaştı cılız bedenim kırık dalım

Atağa geçen hasrete dokundum bir Kasım gecesi

Meylettiğim varım yoğum

Hiçliğime bil mukabil, diyebilmenin coşkusu

Oysaki afaki bir arazi idim ben

Diri ve dingin değil demlenen

Çay misali çökmüşken tortum

Dibin de isyanı dibine görmenin alametifarikası

Uzağında olduğum kadar hayatın

Bir uzamdı yalnızlık

Kilit noktası yaşamın

Kindar gölgesinden uzakta kaynayan kazanın

Yağarken üstüme sıcaklığı

 

Dünümde saklı bir teselli aslında

Yokluğun dansı

Eylemlere dönüşen hayallerim

Önde giden onurum haysiyetim

Havsalamdan taşan gamlı notaların solunda

Bazen sağdıcım rüzgârın efkârında

Derlediğim sözcüklerin vedası hâsıl oldu ansızın

Bir şiire meyledip tırmandığım Ulu dağın rahmeti

Sancılı bir günden bir ömürden de fazlası

 

Serencamı yetimliğin ölümse merkezi

Yaşamın uzağında yataklık eden yalnızlığa idi

Sitemim

Kor alfabesi

Kör noktası lahidin

Bir düş çekimi bilinmezin

İmtiyazı

Açık ara farkla koşarken ölüme

Dingin bir ruh iken özlemim

Öznemden arda kalan son zerrenin

Hatırına diklemesine sapladığım kalemin beylik sesi

 

Ne de olsa düştüğüm bir düş çukuru idi

Haşmetli sağanağın rahmeti

Dilimlediğim kadar yüreğimi

Dizimi kırıp oturduğum da değil

Kırdığım kalemin dize getiren sesinden öte

Vuku bulan hüznün sadık kölesi

Esaretimse karanlığa

Emsalsiz duygulardan örülü hüzün hırkamın

Dokunulmazlığında kopan bir düğme misali

Ararken iliğimi ve kendimi

İliklerime kadar üşümekti ölüm ne de olsa


( Düğme... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11/25/2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.