Meleklerin Kutladığı Gece Leyle-i Kadir
Meleklerin Kutladığı Gece Leyle-i Kadir

“İndi Peygambere Kur’an bu gece 
Geldi gökten burhan bu gece 
Bu mübarek gece 1000 aydan ulu Doludur 
keffe-i ihsan bu gece” 

Müslümanların kutsal ayı ramazanı şerifi geride bırakıyoruz.Bugünler bereketli ve kutsal misafirimizin artık ayrılık zamanının yaklaştığı vedaya hazırlandığı günlerdir. 

Gönüllerimiz mahzun, on bir ay onun hasretiyle yanan yüreklerimize ayrılık acısı düştü. Bizim için tek teselli ise, tam on bir ay sonrasına kesin randevu vermesi ve yine bizleri onurlandıracak olmasıdır. 
Her sene bu vakitler geldiğinde bütün mümin yüreklerde birbirine zıt iki duygu, hüzün ve sevinç bir arada yaşanır. Hüzünlüyüz, çünkü her sene bir gök sofrası gibi önümüze serilen, ilahi bir armağan gibi gelen Ramazan ayına veda ediyoruz. 

Hüzünlüyüz, çünkü her sene bize orucumuzu getiren Ramazan’ın sevincini taşıyan, teravihin bereketini getiren, bizi kardeş kılan, yüreklerimizi birleştiren, vatanımızı, bütün İslam ülkelerini, beldelerini bir mabede dönüştüren mübarek Ramazan ayına veda ediyoruz. 
Asıl hüzünlenmemiz gereken husus ise şudur: Hiçbirimiz bir dahaki Ramazan ayına kavuşup kavuşamayacağını bilmiyor. Her sene bize Kur’anımızı yeniden getiren mübarek Ramazan ayına bir daha kavuşup kavuşamayacağımız meçhul. 

Ve sevinçliyiz de... Çünkü bize Kur’an’ı getiren, Kur’an’ın kalbinde nazil olduğu mübarek geceye; Kadir Gecesi’ne ulaşmış bulunuyoruz. Firkatin acısını kadir gecesi ile dindirmek gecesi bu gece, Rabbimizin izni ile bu akşam vasıl olacağız bu kadri yüksek geceye. 

Ey mübarek Rahmet ayı, Ramazan ne çok alışmıştık sana,evimizin nuru,bereketi,manevi deryası olmuştun. Seninle yüreğimiz yumuşamıştı, bedenimiz sıhhat bulmuştu, açken tokluğu senin vesilenle öğrendik. 

Rahmet elçisi, sabır öğrettin bize, aç insanların halinden haberdar ettin hepimizi, nefsimizi yenmenin bitmek tükenmek bilmeyen arzularımıza dur demeyi, nefsimizi terbiye etmeyi öğrettin bize. 
Senin hasretine, bir sonraki ramazana kadar sana hasret yanan kandillere, mahyalara, birlik ve beraberlik ile bereket getiren iftar sofralarına, teravihlere, salatı ümmiyelere hasret kalacağız. 

On bir ayın sultanına bir daha kavuşurmuyuz bilemiyoruz, ancak müminler olarak, onu yine hasret ve özlemle bekleyeceğiz. Kadrini bilemedikse, bizden rabbimize şikâyetçi olma. Mübarek ramazan ayı bizlere ramazandaki gibi takvanızı koruyup, ihlasınızı, sadakatinizi, sabrınızı devam ettirin nefsinize siz hükmedin onun kölesi olmayın, terbiye ve nasihati ile veda ediyor. 

Giderken bizleri en kutlu gecesi kadir gecesi ile buluşturarak gidiyor. Bu kutlu gece feyiz ve bereketin rahmet ve mağfiretin nihayetsiz bahşedildiği kadir gecesidir. 

Kadir gecesi doğru yolu gösteren, aydınlığa çıkaran, dünya ve ahiret saadetine erdiren yüce kitabımızın indirilmeye başladığı gecedir. Bu gece insanlığın hasretle beklediği Hira ufuklarında beliren İslam güneşinin yeryüzünü aydınlatmaya başladığı gecedir. 

Bir düşünelim, Kuran”ın indiği geceye bin ay değeri veren yüce Rabbimiz Kur’an"ın indiği kalbe, hayat olup yaşandığı bir bedene acaba nasıl bir şeref bahşeder. 

Bir kez daha hatırlayalım kadir gecesini ancak, hatırlamak yetmez, Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz müddetçe bu kutlu geceyi ihya etmiş oluruz. 

Kur’an’ın hak, hakikat, ahlak ve adalet ilkelerine sarıldığımız ölçüde bu gecede bir ömre bedel manevi gelişmeler yaşayabiliriz. Kur’an’ın barış ve esenlik mesajlarına değer verdiğimiz nispette, Allahın meleklerinin yeryüzüne esenlik getirmek üzere indiklerinin idrakine varabiliriz.
Bu gece kaybettiklerimizi bulma gecesidir. Zihinleri ve gönülleri yüce kitabımız Kur’anı Kerim’e göre yeniden inşa etme, onun hayat verme soluklarıyla yeniden dirilme gecesidir. 

Bu gece imana, merhamete, adalete sarılma gecesidir. Kendimizi hesaba çekme ve darda olan kardeşlerimiz için çözüm üretme, katkı sunma hiç bir şey yapamıyorsak onlar için gözyaşı dökme gecesidir. 
Ramazan ayı boyunca İslam coğrafyasında kadın, erkek, çocuk, yaşlı ayrımı yapılmadan kardeşlerimize yapılan, uygulanan, reva görülen zulüm, şiddet, cinayetlerin üzüntüsünü yaşıyoruz, acısı yüreklerimizi dağlıyor. 

Bu hüzün ve ızdırapla Ramazanı Şerifimiz buruk geçti. Bu gece kadir gecemizi idrak ederken, yoksulların, mahrumların, mağdurların, zayıf bırakılmışların zulme uğramışların haklarına dikkat kesilmek, onların dertleriyle dertlenmek, acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak, evlerinde, topraklarında, yurtlarında tanımadıkları, bilmedikleri, aynı dini, kültürü, tarihi, değerleri ve kavramları paylaşmadıkları, çok uzaklardan gelen yada yakınlardaki uşak ve maşalarına yaptırdıkları işgal, katliam ve zulmü lanetliyelim ve aziz kardeşlerimize bu mübarek gecede, hiç olmasa dualarımızla katkı sunalım. 

Bu zulüm ve zalimlere reaksiyon, tepki göstermek bizim İslami ve insani görevimizdir. Zalimlerin hak ve hukuk tanımayan, azgınlaşan ve şımaran iradelerine karşı tavır almak, kısaca insanlığın barışı, huzuru için, hayr’ın anahtarı ve şer’in kilidi olmak, yeryüzündeki bütün Müslümanların sorumluluğudur. 

Bu vazife ve sorumluluk bu gece yeryüzüne inen meleklere ve Cebrail Aleyhisselam’a eşlik edecek maneviyata uygun bir kulluğa sahip olmak için de yerine getirilmesi gereken bir görevdir.

Kadr Suresi bize Kadir Gecesi’ni anlatan bir suredir. Bu gece öyle bir gecedir ki Yüce Rabbimiz ona bir sure tahsis etmiştir. Ve o surede bize  Kadir Gecesini anlatıyor. Onun için hiç kimsenin Kadir Gecesi’ni yeniden taltif etmesine ihtiyac yok. 

Hep birlikte okuduğumuz Kadir Suresi’nde Yüce Rabbimizin bütün insanlığa ilettiği üç büyük mesajı birlikte gözden geçirelim. 
Birinci büyük mesaj: “Biz o Kur’an’ı Kadir Gecesi’nde indirdik.” Bu ayette Yüce Rabbimiz bize şöyle seslenmiş oluyor: ‘Ey insanlar, Ey müminler! Kadir Gecesi’nin faziletini gecenin karanlığında değil bütün karanlıkları ortadan kaldıran Kur’an’da arayınız. Kadir Gecesini ihya mı etmek istiyorsunuz? Kadir Gecesi’ni hep birlikte yaşamak mı istiyorsunuz? Öyleyse on dört asır önce nasıl ki bu gecenin kalbinde Kur’an nazil oldu, kendi gönüllerinizin semasına da Kur’an’ı öylece indirin.

” Kadir Gecesini ihya etmenin yolu, gönül semamıza Kur’an-ı Kerim’i indirmekten geçiyor. Kur’an‘la yeniden tanışmaktan, buluşmaktan geçiyor. Çünkü Kur’an bize varlığımızın manasını, var oluş gayemizi, insanın değerini anlatıyor. Çünkü Kur’an bütün insanlıkta bir ufuk sıçraması meydana getirdi ve bütün insanlığı aydınlattı. 

Kadir Suresi’nin ikinci büyük mesajı ise, surede geçen “Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır.” ayetinde gizlidir.

Bin ay, seksen üç yıl eder. Seksen üç yıl Yaratıcının insana verdiği hayatın neredeyse tamamıdır. Aslında bu ayetle Yüce Rabbimiz her birimize şöyle sesleniyor: “Ey kullarım! Ben her birinize bir ömür verdim. Eğer bu ömrünüzü beyhude geçirdiyseniz, eğer hayatınızı gerçek anlamda yaşamadıysanız, eğer hayatınız içinde isyan var ise, eğer hayatınızı günahlarla geçirdiyseniz, eğer Allah’ın size verdiği saniyeleri saliseleri, günleri, geceleri, ayları ve yılları değerlendirmediyseniz ben size bir ömürlük bir gece ikram ediyorum.

Her birimize her sene bir ömürlük bir gece daha ikram ediyor Rabbimiz. Seksen üç yıla denk bin aya bedel bir gece... Bu gecede yaşayacağınız manevi gelişmeler seksen yıla bedel olabilir.Kaybettiğimiz hayatı bir gecede kazanma imkanına hep birlikte sahibiz. Ama tevbe-i nasuh ile Yüce Yaratıcıya yönelmek ve bir daha o eski hayata dönmemek şartıyla. 

Eğer yeni bir hayat kurmak istiyorsanız o zaman bu gecenin kalbinde nazil olan Kur’an-ı Kerim’de bütün hayatın programı mevcuttur. İnsanın Yaratıcısı ile ilişkisi, insanın insanlarla ilişkileri, insanın Allah’a iyi bir kul olması, insanın iyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir anne ve baba, iyi bir komşu olması… Bütün insanlarla, kainatla ilişkilerimiz, tabiatla ilişkilerimiz... 

Bütün bunları yeniden gözden geçirerek Yaratıcının bize ikram ettiği bir ömre bedel geceyi bu gece yeniden ihya edelim. Onu ihya etmenin yolu da yine Kur’an’dan geçiyor. Sevgili Peygamber Efendimiz (sas) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar. 

“Kıyamet günü geldiği zaman hiç kimse adımını atamaz, beş şeyden sorulmadıkça. Ömrünü nerede geçirdin? Gençliğini nerede çürüttün? İlminle ne amel ettin? Malını nereden kazandın ve nereye harcadın?” İnsanlar bu beş şeyden sorulacak. Ama en başta “ömrünü ve gençliğini nerede tükettiği” sorulacak. 

Eğer ömrümüzü ve gençliğimizi beyhude geçirdiysek, eğer Yaratıcı’nın arzu ettiği istikamette ömrümüz geçmemişse işte bin aya bedel bir ömre bedel bir geceyi Kadir Gecesi’ni hepimize Yüce Allah ikram ediyor. 

Kadir Suresi’nin bize verdiği üçüncü büyük mesaj ise son ayetinde ifade ediliyor. On dört asır önce Kur’an-ı Kerim’i getiren daha önceki bütün İlahi vahiyleri bütün peygamberlere getiren Hazreti Cebrail (as) başta olmak üzere bütün melekler yeryüzüne iner. Yerle gök buluşur, birleşir bu gece. 

Bu gece insanlarla melekler birbirine karışır. Melekler insanlara bu gece selam verirler. Hazreti Cebrail ve diğer melekler fecrin doğuşuna kadar yeryüzüne barış ve esenlik getirirler. 

Bu ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz zımnen bize şöyle buyuruyor: Eğer meleklerin Kadir Gecesi’nde size getirdiği barış ve esenlik mesajlarını öğrenmek istiyorsanız, o zaman yine Kadir Gecesi’nde nazil olan Kur’an-ı Kerim’e bakınız. Oradaki barış ve esenlik mesajlarını yeniden okuyunuz.

Son yıllarda ramazanlara biraz daha fazla buruk girmeye başladık. Çünkü yeryüzünde bütün Müslümanlar bütün İslam coğrafyasında büyük zulümler büyük sıkıntılar var. Kardeş kavgaları, kalpler arasında nefret, kin, öfke… Bütün bunların ortaya çıkardığı çok büyük olumsuz tablolarla karşı karşıya kaldık.

 Oysa bizi kardeş kılan bir kitabın inananlarıyız. Yüce Kur’an kalplerimizi birleştirmeye geldi. Aynı kıbleye yönelen, birlikte aynı Rabbe secdeye, aynı Rabbin huzurunda rukua varan, aynı oruçları tutan, iftar sevincini, sahurun bereketini birlikte yaşayan mümin kardeşler arasındaki bu sorunlar Kur’an’ın o rahmet yüklü mesajına uzak olmamızdan kaynaklanıyor.
 
Kadir Gecesi aynı zamanda bir karar gecesidir. Hep birlikte karar vereceğiz. Yüce Rabbimizin bize bahşettiği bir ömre bedel bu gecede öncelikle Rabbimizle misakımızı, ahdimizi yenileme imkanımız var. Yeni bir başlangıç imkanımız var. Hayata yeniden başlama imkanını lütfediyor Yüce Rabbimiz bize. 

Hiçbirimiz gelecek sene bu imkana kavuşamayabiliriz. Hiçbirimizin elinde gelecek sene Kadir Gecesi’ne kavuşacağına dair bir senet yok. Onun için bu geceyi hep birlikte iyi değerlendirelim. Bu geceyi önce kendimiz için bir karar gecesi kılalım. 

Geçmiş, geçmişte kaldı. Rabbim Sen onların hepsini affeyle. Yeni bir başlangıç yapalım. Ve sonra kendimize dua edelim. Rabbimize yalvaralım. Bütün yeryüzündeki Müslüman kardeşlerimize Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Mynmar’da, Doğu Türkistan’da; dünyanın neresinde olursa olsun zorluk ve sıkıntıda olan kardeşlerimize dua edelim. 

Kalplerimizi birleştirelim. Kalplerimizi aynı duada birleştirdiğimiz zaman Yüce Rabbimiz bu duaya icabet edecektir. O’na olan inancımız tam olsun. Çünkü Rabbimiz “Kullarım beni sana soruyorlar. De ki ben onlara daha yakınım.” Bize şah damarından daha yakın bir Rabbimiz ve Yaratıcımız var. 

Bin aya bedel bu gecede bin aylık ameller yapmayı, nasuh bir tevbe ile kendisine yönelmeyi hepimize Yüce Rabbimiz nasip eylesin. Ve Allah’ın melekleri bugün yeryüzüne indiklerinde, bilhassa İslam beldelerinden, İslam ülkelerinden her türlü kötülüğü, öfkeyi, kini, nefreti, savaşı ortadan kaldıracak şekilde getirdikleri barış ve esenlik mesajları bütün yeryüzünü sarsın. Bütün insanlık Allah’ın meleklerinin yeryüzüne getirdiği barış ve esenlik mesajlarından nasibdar olsun. 

Çünkü insanlık, bu gecede değer buldu. Çünkü yaratıcımız, bu gecede tenezzül buyurarak insanlığa vahyetti. İçinde yaşadığımız bu geceyi anlatmak için Kur’an-ı Kerim’de müstakil bir sure var.

Bu gece herhangi bir gece olduğu için değerli değildir. Bu gece, içinde meydana gelen büyük bir hadiseden dolayı mukaddestir. Yüce Rabbimiz ‘Biz Kur’anı Kadir Gecesi’nde indirdik.’ buyuruyor. Bu gece işte tam da bu sebeple, bize Kur’an’ımızı getirdiği için yücedir; onun için bin aydan daha hayırlıdır. 

Zaman ve mekân bizatihi değerli değildir. Zamanlar ve mekânlar, içinde yaşanan büyük hadiselerle değer kazanırlar. İşte Kadir Gecesi de, bize Kur’an’ı getirdiği için değerlidir. 

‘Kadir’, ‘değer’, ‘kıymet’ ve ‘şeref’ demektir. Çünkü insanlık bu gecede değer bulmuştur; şeref bulmuştur. Rabbimiz bu gecede tenezzül buyurarak insanlığa vahyetmiş, insana kıymetini bildirmiştir. 

Kur’an gelmeden insanlar, insanın değerini kaybetmişti. Varoluşun anlamı kaybolmuştu. İnsanlar hayatın nihai gayesini kaybetmişti. İşte vahiy ve Kur’an, böyle bir zamanda gelmiş, insana değer ve şeref katmıştır.

Rabbimiz Kur’an’la birlikte insanı şereflendirmiştir. Bir kitap düşünün ki, geldi ve insana insanın değerini anlattı. Bir kitap düşünün ki, geldi ve insana kâinatın başıboş yaratılmadığını söyledi. İnsanın yeryüzünde Allah’ın halifesi olduğunu, insanın yaratıcısına ve Rabbine muhatap olmak üzere gönderildiğini bildirdi. 

Bir kitap düşünün ki, geldi ve hakkı anlattı, hakikati, adaleti, ahlakı, erdemi fazileti.. İyilik ve kötülüğü fark etmemizi; güzelliği ve çirkinliği; hayrı ve şerri birbirinden ayırt etmemizi sağladı. 

Bir kitap düşünün ki, geldi ve bize akletmemizi, Allah’ın verdiği akıl nimetini çok iyi kullanmamızı emretti. Rabbimizle olan ilişkilerimizi düzeltti. Annemizle, babamızla, kardeşimizle, dostumuzla, komşumuzla, arkadaşımızla ve bütün insanlarla ilişkilerimizi onardı. 

Bir kitap düşünün ki, geldi ve tabiatla, kâinatla, eşya ile ilişkilerimizi düzene koydu. Kalbimize rahmet getirdi, yüreğimize şefkati yerleştirdi, yeryüzündeki bütün mahlûkata karşı merhametli olmayı öğretti. Bütün insanlara karşı şefkatli olmayı emretti. 

Bir kitap düşünün ki, geldi ve Mekke adındaki küçük bir kasabayı ‘Şehirlerin anası’ yaptı. Abdullah’ın yetimini, Ebu Talip’in öksüzü Muhammed’i (sas) peygamberlerin efendisine  dönüştürdü. 

Bir kitap düşünün ki, geldi ve yeryüzünün en bedevi toplumundan medeni bir toplum oluşturdu. Bütün insanlığa adaleti emretti. Kadir Gecesi, bize işte böyle bir kitabı getirdi. Onun için Kadir Gecesi’nin kadri yücedir. Onun için Kadir Gecesi, bizim için çok değerli, çok kıymetlidir. 

Yüce Peygamberimiz (sas) buyururlar ki: “Bir kalp ki orada Kuran yoktur o kalp harabedir; bir ev ki içinde Kur’an okunmaz, orası harabedir. 

Bir kalbe Kur’an girdiği zaman orası mamur olur, bir eve Kur’an girdiği zaman Kur’an o evi imar eder.” On dört asır önce Kuran geldiğinde nasıl bütün insanlığa değer kattıysa, bütün insanların şerefini nasıl yükselttiyse sizin de kalbinize Kuran girdiği zaman sizi yüceltir. 

Eğer Kur’an gelmeseydi belki de varlık ve yaratılış, sadece bir tılsımdan, sadece bireyden ibaret olarak kabul edilecekti. Kur’an-ı Kerim, sadece bizim ufkumuzda değil, tüm insanlığın ufkunda bir sıçrama meydana getirmiştir. 

Onun için yeryüzünde Kur’an’ın rahmet mesajından nasibini almayan hiç kimse yoktur. Sadece Müslümanlar değil, iman etmeyenler dahi Kur’an’dan nasipdâr olmuşlardır. 

Kur’an gelmiş, kadın ve erkeğin Allah’a eşit muhatap iki varlık olduğunu söylemiştir. 

Kur’an gelmiş, insanın doğuştan temel haklara sahip olduğunu ifade etmiştir. Yeryüzünde hiç kimsenin kimseye köle olmayacağını ilan etmiştir. Hiç kimsenin bir başkasının boyunduruğunda yaşamaması gerektiğini haykırmıştır. İnsana ve tüm insanlığa şerefini ve haysiyetini bildirmiştir. 

İşte böylesine önemli bir gece olan Kadir Gecesi’nde yapacağımız en önemli şey, Kur’an’ı hayatımıza aktarmaktır. Kur’an-ı Azîmuşşan on dört asır önce Resul-i Ekrem Muhammed Mustafa (sas)’nın kalbine nazil olduğunda nasıl ki zamana bin kat değer kattı, biz de Kur’an’ı Kerim’in, kalbimizin semasına nazil olmasını sağladığımız takdirde yeryüzünde yaratıcının bizden istediği o asıl gayeyi gerçekleştirmiş oluruz. 

Kadir Gecesi’nin asıl hikmetlerinden biri budur. Kadir Gecesi’nin ve Kur’an’ın kıymetini bilmezsek Kadir Gecesi’ni asla ihya emiş olamayız. Kur’an’a değer vermek, üç aşamada gerçekleşir.

Birincisi, Kur’an’ı okumaktır. Yaratıcımızdan her birimize gelmiş özel bir mektup düşününüz. Muhammed İkbal’in dediği gibi, Kur’an’ı okurken onu kalbimize Cebrail tarafından yeni nazil oluyormuş gibi okumalıyız. Kur’an okumasını bilmeyen hiç kimse kalmamalı, herkes Kur’an’ı okumalıdır. 

Allah’ın bize verdiği ömrün on beş gününü yaratıcımızın her birimize gönderdiği o kitabı okumayı öğrenmeye ayırmıyorsak büyük bir kayıp içerisindeyiz demektir.
 
İkincisi, Kur’an’ın asıl gayesi olan, onu anlamaya çalışmaktır. Günde beş defa namaz kılan bir kardeşimiz lütfedip de Fatiha’nın manasını anlamak için çaba sarf etmezse yine büyük bir kayıp içerisinde demektir. Halbuki Fatiha, bizim Rabbimizle diyaloğumuzdur. Fatiha’yı okuyan, Allah’la  konuşur. Onun için ikinci görevimiz, Kur’an’ı anlamak olmalıdır. 

Üçüncüsü de Kur’an’ı yaşamaya çalışmaktır. Onun hak dediklerine hak, batıl dediklerine de batıl demektir. Kur’an ahlakıyla ahlaklanmak, Kur’an’ın yüreğimize yerleştirmek istediği şefkat ve merhametin yüreğimize yerleşmesini sağlamaktır.

Dinî literatürde ise “leyletü’l-Kadr” şeklinde Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır. Aynı adı taşıyan 97. sûre bu gecenin fazileti hakkında nâzil olmuştur. Sûrede Kur’an’ın Kadir gecesinde indirildiği ve sözü edilen gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilir. 

Müfessirler hayırlı olanın bu gecede yapılan amel olduğunu, bin ayın ise içinde Kadir gecesinin bulunmadığı bir süreyi ifade ettiğini belirtirler . Kur’ân-ı Kerîm’in başka âyetlerinde de bin ve elli bin yıla tekabül eden “gün” kavramı kullanılmaktadır .

Allah’ın insanlara peygamberler vasıtasıyla son hitabı ve nihaî mesajı olan Kur’an’ı indirmesi insanlığın hidayetinde bir dönüm noktası teşkil ettiği için bu olayın gerçekleştiği gece özel bir anlam taşır. 

Kadir gecesinin önemine işaret eden bir hadiste, önceki ümmetlerin uzun ömürlü olmaları sebebiyle fazla sevap kazanma imkânına sahip bulunmalarına karşılık müslümanlara Kadir gecesinin verildiği belirtilir 
Kadir gecesinin ramazan ayı içinde bulunduğu sonucu ortaya çıkar. 

Bu gecenin daha çok ramazanın son on veya yedi günündeki tekli gecelerde aranması gerektiğine dair hadisler gecenin tesbitiyle ilgili bazı ipuçları vermektedir. Bu hususta sahâbeden gelen rivayetlerde en çok ramazanın 27. gecesi öne çıkıyorsa da bu rivayetler ihtilâflı olduğundan kesinlik ifade etmemektedir. 

Kadir gecesinin kesin olarak belirlenmemesinin hikmeti üzerinde duran âlimler, bu durumun gecenin feyzinden istifade etmek için daha uygun olduğunu söylemişlerdir. Zira Kadir gecesinin bildirilmesi halinde müslümanlar sadece o geceyi ihya etmekle yetinebilirlerdi. 

Halbuki kısmî belirsizlik sayesinde müminlerin Kadir gecesi ümidiyle bütün ramazan gecelerini ibadet şuuru içerisinde geçirmeleri söz konusudur. Ayrıca Kadir gecesinin bildirilmemesi yoluyla müslümanların bilerek ona saygısızlık göstermeleri veya tâzimde aşırıya kaçmaları önlenmiş olur.

Bir hadiste inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği müjdelenmiştir .
Ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp i‘tikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesini de uyanık tutardı .

Bir hadiste Resûl-i Ekrem’in Kadir gecesinde, “Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet!” şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği belirtilir. Bu sebeple müslümanlar, ramazan ayının son on gecesini ve özellikle âlimlerin çoğunluğunun işaret ettiği 27. geceyi, kulluk bilinci içinde ibadet ederek ve geçmişte yaptıkları hataları bir daha tekrarlamamaya kesin karar vererek geçirmeye özen gösterirler.

Kadir gecesinin Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerde ifadesini bulan önemi, bu gecede yapılan ibadet ve duaların kabul edileceğine, bu geceyi ihya edenlerin günahlarının bağışlanacağına dair Hz. Peygamber’in açıklamaları, müslüman toplumlarda ve özellikle Osmanlılar’da Kadir gecesinin diğer kandillere göre daha büyük ilgi görmesine, bu arada sosyal hayata yansımasına, örf ve âdetlerin zenginleşmesine vesile olmuştur. 

Her yıl kadrimizi yüceltmek üzere gelen mübarek Kadir gecesine kavuşmanın sevinç ve mutluluğunu yaşıyoruz. Evet, bu geceyi bizlere ulaştıran rabbimize hamdolsun.

 “ Biz onu mübarek bir gecede indirdik” buyurduğu Kur’an’ın, küfür karanlıklarını sıyırıp insanlık ufkunu aydınlattığı bir gecedir. Bu gece çok şerefli ve müstesnâ bir gecedir. 

"Gerçek biz onu Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazl-u şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve Rûh, Rablerinin izni ile, herbir iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selamdır". 
 
İşte Allahu azimüşşan hazretleri buyuruyor ki Biz onu “Kuran-ı Kerim’i” Kadir gecesinde indirdik. Bu gece…Kur’an’ın nüzulüne tanık bir gece.

O Kur’an ki; insanlığın ufkunda bir ışık gibi yanan ve her dönemde insanların yollarını, kalplerini ve gönüllerini aydınlatmaya devam eden meşale.
 
O Kur’an ki; varlık ve varoluş bilgisinin ders kitabı, bütün kâinatın özeti ve Yüce Yaratan’ın insanlığa kurtuluş çağrısı.

Kur’an’ın hak, hakikat, ahlâk, adalet ilkelerine sarıldığımız ölçüde bin aylık manevi gelişmeler yaşayabiliriz. Kur’an’ın barış ve esenlik mesajlarına değer verdiğimiz nispette Allah’ın meleklerinin, yeryüzüne barış ve esenlik getirmek üzere ineceklerini bilebiliriz.
 
Melaike-i kiram, leyle-i Kadir’de Müslümanlara pek ziyade selam verdikleri için, ibadet eden mü’minleri selamlatıp onların ibadetlerine katılıp onları tebrik ettikleri için, bu mübarek gece, sanki aynı selamdır.

Meleklerin yere inmeleri ve kadir gecesinin böyle selametten ibaret oluşu, fecrin doğmasına kadar devam eder. Ne ulvani, ne ruhani bir gece… 
Hangi gece? 
İçinde bulunduğumuz günlerden biri, belki bu gece, belki yarın, kim bilir belki dündü.. Kim bilir belki öleceğimiz gün.. Bu bilinmiyor… “Arayın” diyor Kutlu Nebi, “Ramazan’ın içinde arayın, son on günde arayın, on günün tek rakamlı günlerinde arayın…” 

21.inde… 23 ünde…Eyvah onlar arkada kaldı…25.inde… bu akşam da.. önümüzdeki akşam da…27 bağrını açmış bende diyor. ben bağrımı açtım siz de kanatlarınızı açın..Allah’a ulaşacaksınız.

Arayın can havliyle, içine 83 yıl 4 aylık, yani bir ömürlük kazanç sığdırabilmek için arayın… O gece Kadir gecesi miydi? Kur'an ayeti ile bin aydan hayırlı diye haber verilen bir geceyi aramanın heyecanıdır insanı bu soruyu sormaya yönelten

Kadir gecesine olan tutkuyu diri tutmak ve o zaman diliminde yoğunlaşmayı sağlamaktır belki de neden… Kadir gecesini bulduğumuzda bile onun o gece olduğunu bilemiyoruz. Geriye, belirli bir zaman dilimindeki her geceye, Kadir gecesiymiş gibi sarılmak kalıyor.

Cuma gününde gizlenen "icabet saati", esmâ-i hüsnâ arasında gizlenen "ism-i âzam", bütün ibadetler içerisinde gizlenen "rıza-i İlahi", zaman içerisine gizlenen "kıyametin kopma vakti" ve bütün bir hayat içerisine gizlenen "ölüm vakti" gibi, Kadir Gecesi'nin Ramazan ayının içerisinde gizlenmesi de, mü'minlerin gafletten uzaklaşıp uyanık bir gönülle bu ayın tamamını dolu dolu geçirmelerini sağlamak için olsa gerek.

Büyüklerimiz zamanın ve insanın kadru kıymetini bilmenin formülünü asırlar öncesinden bize bildirmişler aslında: 
“Her geceyi Kadir, her geleni Hızır bil.” 
Tüm Ramazan bu anlamda Kadir gecesi umudunu yeşertiyor, hele son on gece, insanın “Ah bir bulsam” ümidi ile çırpındığı, yanıp tutuştuğu bir zaman dilimine dönüşüyor.

Bin Aydan Hayırlı Bir Gece Kadir Gecesine “bin aylık” bir derinlik yüklenmesi, insan tüm ömrünü kaybetse de, bir gecede, işin sırrını çözse kurtulabilir, manasını akla getiriyor. 

Hani, Uhud savaşında tepeden tırnağa silâhlanmış bir hâlde Allah Resulünün yanına gelip, önce şehadet kelimesi getirip sonra savaşa giren ve şehit olan bir sahabi için Rasulullah Efendimiz “Az çalıştı, çok  kazandı” diyordu ya, tıpkı onun gibi.

Bir gecede işin sırrını çözmek, sonsuz mutluluğun kapılarını açmak… Şunu da anlayabiliriz Kadir gecesi sırrından: Zaman durmadan deveran ediyor, dönüyor. Gündüzler geceleri takip ediyor.

Geceler gündüzlerin arkasından süratle geçiyor. Ve zaman müstakim bir hat gibi gitmiyor. Kimi insan bin ay yaşayıp, bu koca ömrün içine Allah katında bir geceye değecek güzellik koyamayabiliyor.

Zaman izafi yani… İşin sırrı, Kadir gecesinin de içinde yer aldığı İslam’ın zaman sırrını çözmede… Zamanın değeri, o zamanda meydana gelen olaylardan ve o zamanın yüklediği değerlerden kaynaklanmakta… 
Yüce Mevlâ, sanki verdiği ömür yolculuğu süresince insana elest bezmindeki kulluk sözünü hatırlatıyor. Bunun için yol haritaları gösteriyor, ömrün belirli duraklarına işaretler koyuyor.
 
İslam’ın tüm ibadet disiplini, vakitlerle tanzim edilmiş. Namaz, oruç, hac, zekat… Günlük hayattan bütün bir ömre kadar uzanan idrak inşası… Hayatın tüm farklı safhaları içinde… Sürekli bir duruluş ve yoğruluş hali.

Namaz; hayatın akışını Rabbin huzurunda durmak için bir an durduruyor, oruç; yeme, içme ve üreme gibi insanın olmazsa olmazlarına belirli vakitlerde sınır getiriyor, başkalarının farkında olma bilincini kazandırıyor. 

Hac; bedendeki bütün elbiselerinden soyunup, giydiği iki parçadan müteşekkil ihram ile insana sanki kefenleriyle, kabirlerinden kalkmış gibi Allah’ın huzurunda kıyam durdukları mahşeri  hatırlatıyor. 
Zekat ise insanın mal tutkusuna, sahip olunan her şeyin aslında Yüce bir Kudret’in tasarruf alanında olduğu bilincini yüklüyor.

Kadir Gecesi’nin sırrı da, günün beş vaktinde insanın yüreğini Rabbinin huzurunda yoğuran namazdan farklı değil, oruçtan, hacdan veya zekattan da… Meleklerin Kutladığı Gece Leyle-i Kadir…Kadrü kıymet bilme, Rabbimizin bizlere sunduğu sayısız nimetlerin farkında olma zamanı.

Sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği O kutlu gecede Rabbin izniyle melekler iniyor insanların dünyasına, gerçek mahiyetini ancak Mevlâ’nın bildiği, ve bize ancak bir “Emr-i ilahi” olarak bildirdiği “Ruh” iniyor ve tan yeri ağarıncaya kadar adeta bir “selam… huzur, esenlik, güvenlik, sulh, selamet, barış” yağmuru yağıyor yüreklere… Her yere… 

“Orucun şifa saçan ellerinde Müslümanın kalbi onarıla onarıla, Ramazan hilâli büyüdükçe nefsin hilâli küçüle küçüle, öyle bir geceye gelinir ki, nefs; başına, dünya kirlerini yıkayıp alıp götüren sıcak suların döküldüğü bir ölüye yaklaşır.

Onu yıkayan meleklerin dünyamıza indiği gecedir Kadir gecesi. En ağır hastaların bile hafifledikleri, öteye geçen Mü''minlerin bir kuş hafifliğiyle geçtikleri, yoksul sofralarının gökten gelme bir bereketle birdenbire zenginleştiği bir gecedir Kadir Gecesi. 

Kadir gecesi bir değerlendiriş gecesi, bir karar gecesi ve bir hüküm gecesidir.” Gizli Hazineler Gecesi Kadir Gecesi nedir o halde? Ya da hangi halde içinde bin ayın hazinesini saklar? Bunun tek cevabı olabilir.

Rabbiyle ahdini kopmayacak biçimde yenilediği bir gece haline getirdiğinde o geceyi… İnsanın dünya macerasının sırrı o: Allah’ı bilmek ve O’nunla alakamızı, O’nun dilediği çerçevede tanzim etmek… Kur’an işte o çerçeveyi bildiriyor bize.

Onun için Kur’an’la Kadir Gecesinin sırrı bütünleşmiş… “Şehru ramazan’elezi ünzile fihi’l Kur’an…. İnna enzelnahü fi leyleti’l kadr” Ne denebilir: İnsan içebilirse bir gecede Kur’an’ı içmeli ve iliklerine kadar O’nun “selam” iksirini taşımalı.

Kur’an’dan inşa edilmiş bir insan olmalı… Kur’an’ın indiği her gönül, Kur’an’ın rehberlik ettiği her hayat, Kadir gecesi kadar değerli… Şayet insan gerçek manada Rabbine kul, Resulüne ümmet olabiliyorsa, insanların hayır duasını alıp geride güzel işler bırakabiliyorsa, Allah katında Kadir gecesinden daha değerli… Bu itibarla, Kur’an’ın insanlık âlemine inmesinden öte, onun gönül dünyamıza inmesi ve davranışlarımıza yansıması önemli.

Gecenin ihyası Değeri Kur'an'a dayanan gecenin ihyası, ancak Kur'an'a yönelmekle, onun eşsiz mesajını anlamak ve onun mana ikliminde yol almakla, imanın bir aşk, ölümün yeniden bir diriliş olarak kabul edilmesiyle, hayatın peygamber kılavuzluğuyla yaşanıp yaratılanın yaratandan ötürü sevilmesiyle mümkün.

Eller açılır bu gece, gözler dualarla yaşarır bu gece. Ve ilahî rahmet esintileriyle kalpler okşanır bu gece Bu gece kadrinin bilindiği gece.. 
Bu gece kadrini bilmen gereken gece.. Bu gece kendinden fazlası olduğun gece.. Bu gece varlığının göklere taştığı gece.

Bu gece.... Erişilmeyen raflardan sofrana indirilenin paylaştırıldığı gece... Ellerin uzanamadığı yücelerden avuçlarına doldurulanların taksim edildiği gece... Sonsuzluk müjdesinin, ölümsüzlük tesellisinin yeryüzünün açık yaralarına merhem edildiği gece.
 
Kadir gecesi…Tevbeyi kuşanma…Af deryasına dalma…Rahmet pınarında arınma... Diğer kutlu zamanlar gibi Yüce Rabbimizin insanlığa bir rahmet kapısı, bir umut pınarı olarak bahşettiği Kadir gecesi aynı zamanda, hayatımızın çok hızlı seyreden akışı içinde geçmişimizi değerlendirerek gafletle geçen günlerimizi sorgulama, günahlardan arınma, unutarak ve bilmeyerek işlediğimiz hatalara tövbe edip af ve bağışlanma dileme zamanı.

Kadir gecesini ihya, başta büyük zorluk ve sıkıntılar yaşayan Müslüman kardeşlerimiz olmak üzere zaman ve mekân sınırlaması gözetmeksizin bütün kardeşlerimize yakın durmayı, onların dertleriyle dertlenmeyi, acılarına ortak olmayı, din ve dünya tasavvurumuzu altüst eden her tür marazi tutum ve düşünceye karşı bünyemizi yenilemeyi, hayırda yarışırken şerden mütemadiyen uzak durmayı gerektirmektedir.

Bir taraftan Kadir gecesinin manevi feyz ve bereketiyle gönüllerimiz Rabbani aşkla coşarken; diğer taraftan ilahi rahmet ve mağfiretiyle bizlere huzur ve sükun bahşeden Ramazan günlerinin hicranını yaşıyoruz.

Teravihleri, sahurları, iftarları, vaaz ve mukabeleleri ile rahmani feyizlerin oluk oluk aktığı, mübarek günleri geride bırakmanın üzüntüsü içerisindeyiz.

Ancak gaye, gidene üzülmek değil, gideni kendimizden memnun ve hoşnut olarak gönderebilmektir. Allah nasib ederse daha birçok Ramazanlara kavuşacağız.

O halde bu geceyi, Yüce Allah’a kendi iç dünyamızı açabileceğimiz, günahlarımızdan af ve mağfiret dileyeceğimiz, yapıp ettiklerimizin muhasebesini yapabileceğimiz bir lütf-i ilahî olarak değerlendirelim. 
Aynı şekilde Kadir gecesinin değer ve kıymetini gereken âdâb ve erkân içinde takdir ederken, bu gecenin, kendimizi yeniden inşa etme yolunda bir itiraf, yüzleşme ve hesaplaşma fırsatı sunduğunu da layıkıyla idrak edelim.

Bu kulluk başta Afrika kıtasında yaşayan kardeşlerimiz olmak üzere açların, yoksulların, mağdurların, mahrumların, topyekûn zayıf bırakılmışların haklarına dikkat kesilmekle mümkündür.

Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) bu mübarek gece ile ilgili olarak, 
“Kim faziletine inanarak ve sevabını umarak Kadir gecesini ibâdetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” müjdesi ve bizlere öğrettiği َ "Allah'ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet" duası, bizler için günahlardan arınmaya bir vesile olsun.
 
Önümüz bayram. Bayrama kavuşmak üzereyiz. Yüce Rabbimiz hepimizi birlikte barış, huzur içerisinde kalplerimizi bir kez daha birbiriyle kaynaştırarak bayramın sevincini doya doya yaşamayı hepimize ve bütün İslam alemine nasip eylesin. 

Yüce Rabbimiz bayram vesilesiyle tarihi, inancı ve ibadeti bir sevinç atmosferinde buluşturan ve tarih sahnesinde süreklilik kazandıran bayramlarımızı doya doya yaşamayı, çocuklarımızı, gençlerimizi, ailelerimizi bayramın sevinciyle buluşmalarını ve her türlü kötülükten muhafaza ederek, gelecekte bu vatan topraklarını, İslam beldelerini gerçek anlamda Daru’s-selam ve barışın yurdu olarak bütün insanlığı hakkı, hakikati, adaleti, ahlakı gösteren ve yaşayan, hayatında bütün insanlara örnek olan Müslümanlar olmamızı Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. 

Bu vesileyle tekrar kandiliniz mübarek olsun. Kadriniz yüce olsun. Gönül coğrafyamızdaki bütün kardeşlerimizin, İslam dünyasındaki bütün kardeşlerimizin ve hatta sizin kalplerinizdeki imanınıza ve sizin dualarınıza umut gözüyle bakan bütün insanlığın bu güzelliklerden, Kadir Gecesi’nin insanlığa taktim ettiği iyiliklerden güzelliklerden nasibdar eylesin. 

On dört asır önce nasıl ki Kur’an geldi ve insanlığın kadrini kıymetini yüceltti, bu ramazanda Kadir Gecesinde nazil olan Kur’an’ın sizlerin, milletimizin, alem-i İslam’ın yeniden kadrinin yükselmesine vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

YA RAB, bu gece hürmetine, İslam coğrafyasında akan kanın ve gözyaşlarının durmasına, bütün Müslümanların zalimlerin şer’inden ve zulmünden kurtuluş vesilesi olacak huzur ve barışın tesisine ve senin himmetine muhtacız.

Amin.

***
*Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât
*Ebü’l-Bekā, el-Külliyyât
*el-Muvaṭṭaʾ, “İʿtikâf
*Dârimî, “Ṣavm”
*Buhârî, “Fażlü leyleti’l-Ḳadr”
*Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn
*İbn Mâce, “Ṣıyâm”, “Duʿâʾ”
*Ebû Dâvûd, “Şehru Ramażân”
*Tirmizî, “Ṣavm”, “Daʿavât”
*Taberî, Câmiʿu’l-beyân 
*Mâtürîdî, Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân
*Zemahşerî, el-Keşşâf 
*Fahreddin er-Râzî, Mefâtîḥu’l-ġayb
*Ebû Şâme el-Makdisî, el-Mürşidü’l-vecîz (nşr. Tayyar Altıkulaç)
*İbnü’l-Irâkī, Leyletü’l-ḳadr
*Manastırlı İsmail Hakkı, Şerhu’s-sadr bi-fezâili Leyleti’l-kadr
*Ispartalı Zeynelabidin, Türkçe Mev’ızalarım: Leyle-i Celîle-i Kadir 
*Fârûk Hamâde, Leyletü’l-ḳadr fi’l-Kitâb ve’s-Sünne ve ḥayâti Selefi’ṣ-ṣâliḥîn
*Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân (trc. Muhammed Han Kayanî v.dğr.) 
*Görmez  Mehmet -Kadir Gecesi Konuşması, Eyüp Sultan Camii
*Mustafa Uzun, “Edebiyatımızda Ramazan ve Ramazaniyyelere Umûmî Bir Bakış”

( Meleklerin Kutladığı Gece Leyle-i Kadir başlıklı yazı redfer tarafından 3.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.