Burunlu Gülmece
Burun deyip geçmeyin. O, en önemli organlarımızdan biridir. Şaire bir anlık görmeyle şiir yazdırıyor, Karadenizliler burunlarından tanınıyor. 2. Abdülhamit, burnu büyük olduğu için burun kelimesini yasaklamış, yazarlar karalardaki burunlardan söz ederlerken karaların denize doğru olan çıkıntıları demek zorunda kalmışlar, ceza yememek için. Gururlu, kendini beğenmiş kişiler burunları havada dolaşırlar, burunlarından kıl aldırmazlar. Çektiğimiz zorlukları anamdan emdiğim süt burnumdan geldi, diye belirtiriz. Ana babasına çok benzeyen çocuklar için, “Hık demiş, burnundan düşmüş” deriz. Kadınlar güzel görünmek için burun ameliyatı olurlar. Bazı kimseler burunlarına enfiye, kokain çekerler...
Burunla ilgili şöyle bir fıkra var: Köye yeni atanan hoca camiye pek gelen olmadığını görünce köylülere bunun nedenini sorar. Namaz duası bilmediklerini söylerler. Hoca “Ben yüksek sesle dua okurum, siz de tekrar edersiniz” der. “Tamam” derler. Hoca yere eğildiğinde burnu taban tahtalarının arasına kısar, can acısıyla “Burnum kıstı” diye bağırır. Bunun dua olduğunu sanan cemaat “Burnum kıstı” diye tekrarlar. Hocayı kurtarmaya gelen olmaz!
Bir süre sonra burnunu kurtaran hoca hiçbir şey olmamış gibi namaza devam eder. Namaz bitip de camiden çıkarken bir genç hocaya yaklaşır, “Duanız çok güzeldi. Hele o son duanıza bayıldım. Hiç böyle bir dua duymamıştım” der.
Yazımı ders verici bir fıkra ile bitiriyorum.
Adamın birine bir cin görünür, ona üç dilekte bulunmasını söyler. “İyi düşün taşın. Dileğinden vazgeçersen hakkını kaybedersin, geri dönüş yok” der. Adam düşünürken kaynanası içini çeker, “Şimdi şöyle mis gibi bir börek olsaydı da yeseydik” der. Hemen bir tepsi börek gelir önlerine. Adam kızar, “Dileğin birisini senin yüzünden heba ettik. Her işe burnunu sokmasan olmaz mı, hay o börek burnuna yapışaydı!” diye bağırır.
Börek kaynananın burnuna yapışır. Bir hakları kalmıştır. Damat, kaynanasını “Ses çıkarma da şöyle güzel bir dilekte bulunalım” diye uyarır ama kadın “Ben böyle burnu börekli halde el yüzüne nasıl bakarım?” diye itiraz eder. Bir süre çekişirler, onun yalvarmalarına dayanamayan adamcağız, “Börek kaynanamın burnundan düşsün” der. Böylece üç dilek te boşa gitmiş olur.
ERHAN TIĞLI
( Burunlu Gülmece başlıklı yazı ERHAN TIĞLI tarafından 2.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.