Öncelikle tüm Edebiyat Evi’ne, hanımlara beylere, gençlere, müdavimlere, mihmanlara, hancı Adem beye ve yardımcıları Sami bey hocama, Fikret ağabeyime, Demir beye, okuyan herkese selamlar saygılar hürmetler.

Şairler, yazarlar, edebiyatseverler hassas narin insanlardır. İlginç hassasiyetleri daha bir Türkçesi ve halk diliyle takıntıları, nüansları olan kişilerizdir.

Hepimizin ayrı ayrı yazılı olmayan gayrı resmî bir kredi notu vardır.
Herkes emeği kadar kredi notu oluşturur, buna ahde vefa da diyebiliriz.

Bugün kredi notu üst sekmen olan Nuri ağabeyim nezdinde Edebiyat Evi’mizde gözlemlediğim bazı hususları açık oturum gibi azıcık irdelemeye çalışacağım.

2 sene evvel bir akşam Nuri Baş ağabeyim hiç beklemediğim anda bir şiir yazıp paylaşmıştı bana hitaben, çok güzel bir şiirdi, ben de ona sıcağı sıcağına bir kaç saat dahi bekletmeden nazire yazmıştım.
Bu şiiri de tekrar paylaşmak istiyorum müsaadenizle.

Benim şiarım Edebiyat Evi bizleri bir araya getiren ortam olduğu için, her şey öncelikle Edebiyat Evi ve buraya bizi getiren edebiyat sevdası içindir. Bunu vurguladıktan sonra gerisinde daima ortak paydada buluşuruz.

Edebiyat evinde yeteri derece akıllı var, yeteri derece deli de var, yok yok çok renkliyiz. İyi ki varsınız, daima da var olunuz.

Sağcısı solcusu orta yolcusu, aşka boğulan da baştacı, hüzne gark olan da, sevgi neşe saçan da, yeterki edebiyat çerçevesi dahilinde olsun daha evvel dediğim gibi ortak paydada buluşuruz.

Muhakkak herkesin kendine yakın hissettiği yahut Edebiyat Evi dışından da zaten tanıdığı kişiler vardır, bir şekilde birilerine kendinizi yakın hissedebilirsiniz ve bu gayet normaldir.
Yine de site de hepimizin yapması gereken bir adım daha fazla katılımcı olmaya, fırkacılık grupçuluk ekipcilikten bir adım uzak görünmeye en azından çalışmasıdır. Bunu hepimiz bir tık daha fazla yaparsak Edebiyat Evi iki kat daha da güzel olur.

Özveriyle samimiyetle günübirlik katılım gösteren yorumlarıyla paylaşımlarıyla daima burada bulunan herkese tekrar bir teşekkür etmek isterim.

Nuri Baş ağabeyim haklı da olsa haksız da, her neye gönül koymuşsa muhakkak haklılık payı vardır, muhakkak bir bildiği vardır. Onun sözü de, nazı da, cazı da her ne diyorsa benim indimde dinlenilir dinlenmelidir. Bu onun bende olan sevgisinden başka onun oluşturduğu gayrı resmî kredi notundandır.

Bu sadece Nuri ağabey için değil hepimiz için geçerlidir. Hepimiz emeğimiz katkımız ve paylaşımımız ve bıraktığımız iz oranında hissedarız Edebiyat Evi’ne.

Ben kendi adıma Nuri Baş ağabeyin uzaklaşmasına geçici süre bile olsa uzak durmasına ziyadesiyle üzüldüğümü söyleyebilirim.

Bu vesileyle ona buradan çağrımı yapıyorum. Nuri ağabey senin Edebiyat Evinde daimi bir rahat koltuğun var ki, kimse o senin olan koltuğa oturamaz.
Bak ben halen taburedeyim.
Herkesin bir değeri var, seninki epey fazla, onun için ricam küsme. Kırıldığın kızdığın üzüldüğün her ne varsa lütfen paylaş ve çözümü muhakkak bulunabilecek bir şey olduğuna eminim.

Bir de isim kullanmadan, şiiri atıp kaybolan o çok büyük şairlere ben de içerlediğimi belirtmek isterim.

Vallahi sizin küçük dağları ben yarattım tavrınızı, ben rahmetli Ozan Arif’le yan yana oturup şiir okudum yazdım onda görmedim. Rahmetli Çobanoğlunda görmedim, rahmetli Yastıman’da görmedim, Reyhani’de görmedim, Gül Ahmet’te görmedim.

Lütfen biraz daha alçakgönüllü ve mütevazi olalım diye o büyük şairlere sitem etmek istiyorum.

Nuri ağabeyime 2 yıl evvel yazdığım şiirle sözlerimi tamamlıyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.





Nuri Baş Ağabeyime
 
Kendi gençliğini görüyor Alp’te…

Eksik görse hayra yoruyor Alp’te…

Ne güzel bir yürek vuruyor kalpte…

İnsanın hasıdır Nuri ağabey…


Hüzünlü oluşu ruhunun hali…

Seviyor şairler cümle ahali…

Allah nasip etsin birgün visali…

İman ihlasıdır Nuri ağabey…


Şiirleri türlü konulardadır…

Hüzünlü hürmetli anılardadır…

Şiirler bestelik tınılardadır…

Sevgi yasasıdır Nuri ağabey…


Sivas’lıyım dedi biraz Adana…

Bülbüller misafir olsun odana…

Bir hüzme bir tutam ziya nurdane…

Huzur terasıdır Nuri ağabey…


Halk Edebiyatı yazar kalemi…

Fikirler oturmuş yok ikilemi…

Ne güzel anlatır bütün alemi…

Hakkın nefesidir Nuri ağabey…


Milli Gelenekçi, muhafazakar…

İncitmez kimseyi kibar sitemkar…

Kalender, erdemli dahi fedakar…

Türk’lük tapusudur Nuri ağabey…


Bozkurtluk içine sirayet etmiş…

Allah’ın lütfudur inayet etmiş…

Türklüğü İslamla nihayet etmiş…

Türk-İslam sesidir Nuri ağabey…


Alp der ki, ne mutlu böyle biri var…

Şiir dünyasında alınteri var…

Edebiyat Evi, adlı yeri var…

Bu evin süsüdür Nuri ağabey…



İftar - Sahur arası “Alp bey kardeşim öylesin işte” şiirine nazire…


3 Nisan 2022,


Alp Aldatmaz







( Nuri Baş Ağabeyime başlıklı yazı Alp.Aldatmaz tarafından 5/4/2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.