Meşrutiyet döneminin Maarif Nazırlarından (Milli Eğitim Bakanlarından) birine atfedilen bir söz vardır. Sözü bazılarına göre Emrullah Efendi bazılarına göre Zühtü Paşa söylemiştir. Biz söyleyenin adını boş verip, sözün kendisine bakalım. O meşhur söz şöyle “Keşke bu mektepler (okullar) olmasaydı. Maarifi (Milli Eğitimi) ne güzel idare ederdim.”

Sanırım (ya da umarım), bu söz espri niyetine söylenmiştir. Peki yıllar önce dillendirilen bu sözü şimdi niçin andık. Milli Eğitim Bakanımız giderayak öyle bir şey yaptı ki sözü de söyleyeni de anmamız bundan. Şimdi diyeceksiniz ki Çelik kadar sağlam olan! bakanımız ne yaptı? Şöyle özetleyeyim;

Biliyorsunuz ülkemizde ÖSS var (Gerçi artık adı değişiyor ama…). Milli Eğitim okullarına giden öğrenciler sanki burada aldıkları eğitim yetmiyormuş gibi! özel dershanelere ve özel derslere yöneliyorlar. Bu da yetmezmiş gibi son 1,5 ay tesadüf bu ya hepsi birden hasta olup rapor alıyor ve okulları terk ediyorlar. Okula gidemeyecek kadar hasta olan gençler dershanelerde karantina altında tutuluyor, evet hastanede olması gereken hastalar dershanede alıyorlar soluğu. Belki isim benzerliğinden yanlışlıkla gidiyorlardır ya neyse.
Bizim müneccim muallimlerimiz ise öğrencilerinin hastalanacağını önceden fark edip, büyük bir özveri ve fedakârlık örneği göstererek son dönemde konularını ve yazılılarını nisan ayı içinde bitiriyorlar. Hem de öğrencilerin gitmesi sonucu girecekleri derslerin azalması pahasına! yapıyorlar bunu. Peki acaba hiç soruyorlarmıdır kendilerine; bu öğrenciler bizde olmayan ne buluyorlar da dershaneye koşuyorlar? diye. Oradaki öğretmenler daha mı iyi? diye. Aldığım maaş helal mi? diye. Soruyorlardır umarım.

Peki ya üst düzeydekiler yani bürokratlar ve bakan soruyor mudur acaba aynı soruları. Öğrencilerimiz elde ettikleri ilk fırsatta kaçıyorlar bizden diye üzülüyorlar mıdır? Hadi bunu da soruyorlar umalım diyecektim ama bakanlık öyle bir açıklama yaptı ki dersem nasıl güleceğinizi şaşırırsınız. Açıklama ne derseniz;

“Üniversite sınavına hazırlandığı için hastanelerden rapor alarak ders çalışan veya dershaneye giden öğrencileri rahatlatan bakanlık, ‘rapor’ yerine ‘velinin yazılı başvurusunu’ yeterli saydı.
Halen 20 gün ‘özürsüz’, 25 gün de rapor alarak ‘özürlü’ devamsızlık yapabilen lise öğrencileri artık 25 günlük özürlü devamsızlıkları için de rapor almak zorunda olmayacak. Sadece lise son sınıf öğrencilerine verilen bu imkanla ‘öğrenci velisinin okul müdürlüğüne yazılı olarak başvurması halinde beyan edeceği süre’ de özürlü devamsızlıktan sayılacak. Ancak genelgeye göre özürlü ve özürsüz devamsızlık süresi 45 günü yine geçemeyecek. Yeni uygulamanın gerekçesini açıklayan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, “Öğrencileri sahte rapor almaya teşvik etmek doğru değildi. Rapor, aslında birbirimizi kandırma anlamına geliyordu.” dedi

Gülmelimi yoksa hüngür hüngür ağlamalımı düşünüyorum. Ülkemde ki Milli Eğitim Bakanının çaresizliğine bak. Ya sayın bakanım bu işte bir yanlışlık yok mu? Bu açıklama büyük bir ayıp ve utanç değil mi? Bu ne demek biliyor musunuz; nasıl olsa çocukları tutmayı beceremiyoruz bari bırakalım gitsinler. Bu olaydaki tek yanlış sahte rapor mu acaba ki böyle bir çözüm buldunuz. Koskoca devletin bakanı çıkıyor ve ne diyor biliyor musunuz aslında;
Biz okullarımızda iyi eğitim veremiyoruz, çocuklar lisede aldıkları eğitimle ÖSS’ de başarılı olamıyorlar, biz beceremiyoruz bari engel olmayalım da çocuklar dershanelere gitsinler. Onlar bizden daha iyi.

Neyse yakında dershanelere diploma verme yetkisi verip okulları da kapatırlarsa şaşmamak lazım.

( Şu Okullar Olmasa başlıklı yazı onur-batur tarafından 5.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.