Ölmeyen ask

 

Bunaltici bir gün sanki ben bü gün hic bir seyler hissetme duygusundan mahrumdum,

günes kaslarini catmis, bakislarindan alev dagitiyor etrafa.

Zavalli bir mahküm gibi bende bir kenarda büzülmüs onun öfkesini baska bir yöne odaklanmasini bekliyordum.

Saatler saniki gecmek bilmiyordu dakikalari sayar gibi kalbim saniye basina atiyordu, dudaklarimin arasindan cikan sayilar sessiz ve solgundu.

 Beni nasil bir günün sonu bekledigini aslinda biliyordum ama inkar ediyordum, sanki aksam ne degisecekti. Sabahin kizil renklerinden kacan bir ruhun aksam karanliginda ne kadar mutlu olabilirdi.

Gün ve gün gece ve gece süre gelen bu korku dolu ve bakislardaki bitmek bilmeyen acilarin , hangi ciceklerin renklerine sarilacak, hangi aridan bal isteyecek, hangi ucan sahinin kanadlarina binecek.

 Bogucu ve alisamadigimi alevsiz dumanlarin koynundan cikan nefeslerin durgun sikintili, yerlerde sürüklenen, bir onun kadarda hazin, bitmek bilmeyen saatler ve dakikalar.

Rüyalarin zevk vermedigi uykular Uykunun bir türlü alisamadigi soguk ve saygisiz rüyalar. Yorganin yataga yatagin yastiga, hepsinin bana alisamadigi bir baglilik.

 Bezen onlar benimle, bazen ben onlarla yasam savasi veriyordum, ama herzaman kaybeden bendim.

Ayaklarim ellerimi ellerim ayaklarimi isitmiyordu, soguk ve aligilanmasi cok güc hayallerin masal öyküleri. Ay isiginin giremedigi  evrende bir nokta, önemsiz bir nokta, bakislarin bile algilamamakta inat ettigi bir nokta.

Icmek icin su arayan ama ellerinde sadece iki damla yas sigindirabilen. Inci inci yanaklarindan dökülen sevda acilarini avuclarinda biriktigen bir gönül.

Acizligin yuva kurdugu, gölgesinde üsüttügü,saclarina sabir örgüsü ördügü yalnizlikla kucak kucaga kalan arzular.

 Bütün güzellikleri görmekten mahrum bir kalp , bir cift bakis ve bir nefes. Görülmeyen hissedilmeyen, canin canini alan ama öldürmeyen bir nefes.

 Nerden gelir nereye gider, gectigi yollardaki izlerini bile silen bir nefes. Hani bende bu yasamin bir parcasiydim?

Hani bende yeseren bir cicek olmak istemistim. Bir papatya olabilseydim, sevdalilar yapraklarima asklarini sorsaydilar, onlara sicak duygular verseydim. Ama ben bir tek yaprak bile degildim

Cöl firtinasina kapilan kumtanecikleriyle birlesen ipek yolcularinin develerin hörküclerinde deniz dalgalari gibi sallanarak küm taneciklerinin üslerine basa basa ilerlediklerinde, Ay isiginda Kertenkelenin gölgesine saklanan  bir yasam yoksulu, bir yalnizlik.

Kendimi bahceye ekilmak icin alinmis ama ekilmekten vazgecilmis, bir kenara atilmis  böynu bükülmüs yasama tutunmakta zorlanan, lapa lapa yagan karlarin can sularini bile istemeyen bir cirpinis.

Cirpindikca batan, battikca kaybolmayi kabullenen bir Gölge. Tutunamadim bu hayata tutunumadim, gönlüm göcük, harabelerin icinde sansimi zorladim.

Tutunmaktan korkan ellerini kelepceleyen, mutlulugun yanindan firtina gibi gecip gittigini bilmenin Bogazinda dügümlendigini hisseden bir ciglik. Askin kapattigi perdenin önünde boguk bekleyislerden nabzinin atislarini algilamaktan aciz, donuk nedenlerin cevaplarinin kisir oldugu bir zindan kösesi.

Eski yirtik elbiseleriyle  bir köseye oturmus bakislarini nemli duvarlara civilenmis  bir aci. Hayat cicek bahcesi bende bir cicek olmam gerekitken ben sadece kendmi bir diken gibi görüyordum.

Gecenin karanliginda ucmaya calisan bir kus gibi, oraya buraya carpiliyordum. Verdigim karari mantigim kabulleniyordu ama yüregim asla.

 Iyimi yapmistim kötümü yapmistim karar veremiyordum sanki bir ip bogazimda sandalyeye parmaklarimin ucu degiyordu kalbim it sandalyeyi diyor mantigim hayir diyordu. Icimde mantigimla kalbim muarebe harbi yapiyordu ikiside bana karsi calisiyordu.

 Ikisininde verecegi karar beni mutlu etmiyecekti, sadece birleserek verecekleri karar dogruydu, ama bunu basaramayacaklardi.

Hayatin ne oldugunu anlamakta zorlanan nisan yagmurlarinin altinda sevdigini özleyen, gözlerinin icine bakarak cennete gitmek isteyen, sevmeyi sevilmeyi özleyen, buldugunu kaybetmemek icin ellerini atese sokan duygular seli.

 Biliyorum aga takilmis bir balik gibi cirpiniyorum, ama nafile geri gelmiyecek, hic bir sey eskisi gibi olmayacak. Oysa ciceklerin actiginda baharin kokusu askimizi süslediginde hersey ne kadar güzeldi.

 Hayat sanki sadece bize aitti, sadece biz ikimiz yasiyorduk koskoca evrende, bize isik tutan yildizlarin esliginde, hersey tozpembeyken hayat ne güzeldi.

Hatirlarken bile ayni ö günleri yasiyorum, o heyecan o ihtiras, o an damarlarimizdaki dolasan kanin rengi daha baska geliyordu bize. Kalp atislarimiz bile farkliydi sanki firtinayla yaris ediyordu, yakalamak cok zordu.

Ben ormanda bir dalken  alevlerin hizla bana dogru yanastiginda kacmak istesemde kacamazken, can havliyle cirpinan, önümde alevler arkamda ucurum, bosluga düsmemek icin tutunacak bir dal ararken,  elimi tutan bir sicaklik.

Bir sicaklik

Parmaklarinin ucundan yavas yavas damarlarindaki dolasan soguk buzlasmis siviya can veren sicaklik.

Son adiminin hickiriklara bogulan bir dügümün acilmak arzusunu hisseden

Bir isik, bir cift söz ve elini uzatan sen

Canli resimlerin bagladigi dügümler

Dügümleri süsleyen sevgi selleri.

Daglardan akip gelen sesini yabani hayata kabul ettiren

Cilginligiyla kalplere taht kuran sen

Bitmek bilmeyen ölmek bilmeyen bir ask, bir tutku bir özlem.

Kaybolan yillari

Eriyip giden yasami hayata döndüren sen

Özlemlerin kaynagini dolduran

Buzlanmis bakislara can veren sen.

Günlere sigmayan

firtinalar gibi cabuk gecen canli resimlerin bulusmasi

Her dakikasini su gibi icip

Zamani durdurup

Asklarini kalplerine kanla yasla yazanlar

Uzun uzun yeni yeni ask sözleri veren

Hic bitmeyecegine inanan biz

Soguk camin arkasinda alevlerin sicagini hisseden

Korlari avuclarina alan yanmaktan korkmayan biz

Yapraklarin bile kimildamadigi

Sessizligi dolduran

Renklerinin gök kusagini bile kiskandiran,

Avuclarina asklarini  sigdiran biz

Hergün özlemle canli resimleri bekleyen

Dünyanin tek seninle dolu olmasini  isteyen ben.

Senden baska hic kimsenin olmadigi rüyalar

Seninle doldurdugum cigerlerimdeki nefes.

 Sensizlige isyan ettigim bir ortamda yasamaga mecbur kaldigim icin isyan eden ben.

Dilek tutsam acaba yerine gelirmi, diye sabir taslarini sayip yastigin altina saklayan,

Ümit tabirlerini hergün daglarin eteklerine seren

Gecelerin yalnizliginda hasretlik ceken bir damla hasret.

Büyüyen devlesen bir yasama sigmayan

Büyük Asklarin bile anlatmaya kelime bulamadigi bir dogusun dudaklara dökülüsü sen ve ben.

Agaclarin kollarinda sabahladigimiz

Ayni nefesi paylastigimiz

Ayni rüyalara kucak actigimiz,

Sessizligi ezip sarkilarin dilini ögrendigimiz

Dakikalari  tek tek kalbimize yazdigimiz

Sevgi selinde akip gittigimiz  sen ve ben.

Kaynayan kalbime sifa veren sen

Mutlulugu bitmesin diye yudumladigim

Gögsüme sigdiramadigim kalp

Bir cennet bahcesine benzettigim sohbetlerimiz.

Mutluluktan rihtimda mirildanarak uyuyan

Denize ninni söyleyen

Dalgaciklara yalidan isik tutan

Hic bir kederi, hic bir aciyi yasamamis hisseden anlar ve dakikalar.

Tutkumu askmi hastalikmi  adini koyamadigimiz

ölüme bile karsi gelen özlem dolu anlar.

Bir Kurt dolasir ortalarda,

girmek ister aramiza

hergün biraz daha yerlesir  begnime .

kurdugumuz kücücük Yuvamiza sorulari yerlestirir birer birer

O bir bahar sen bir yasanmis hüzün

o bir yetisen gonca sen dikenli bir gül

o bülbül sen Kafes.

Hapsetme sevdigini kafese, solar,ezilir, üzülür, der uzun uzun

sal ucsun bülbül kendi dünyasina der.

Uzun yazilan siyah simsiyah satirlar

bahari kisa ceviren

cenneti cöle ceviren satirlar.

Yüregine ates basan

kendini bilinmezlige atan

gözlerinde yas bitmeyen

gönlünü yasa bogan o  satirlar.

Hayatindan bir Tayfun gibi gectigini düsünmek mümkün degildi

Bir sarkinin nakarati gibi gelip gecemezdi

Yasam gücünü kaybettiren

Hasretle ic ice yasamaga mecbur eden

Tutundugu dallari teker teker kiran o satirlar.

Nedenler, nedenler, nedenler

bitmeyen sorular cevabinin aslan pencesinde olan o satirlar.

Atmacalarin kol gezdigi  bir gök yüzü

Korkudan ucmasini bile beceremeyen bir Serce.

Öllümün bile bir care olmadigini haykiran o satirlar.

Uzun ince sonu belirsiz dikenlerle dösenmis bir yola atilan adimlar.

Bir ugultu ezer kulaklarimi

Hisettmem ayaklarima batan dikenlerin acisini.

Öfkenin aci bir onur yarasina dönüstügünü bile hissedemem

Sesini duyuramam dügümlenir sözler bogazima birer birer

Bir nisan yagmurunun altinda

Rihtimda taslari dövdügünü zoraki dinlemege calisirim

Issiz ve yalniz suya vuran batan gunesin isiklarini parmaklarimin ucuyla dokunmak isterim

Ölümle kucaklasan bir hayvan gibi hissederim kendinimi

Nasil ayrilacagim diye haykirmak isterim ama nefesim yetmez haykirmaya.

Ayrilik acisi artik izdiraba dönüsür

Kalbim titremekten karamsarliga dönüsür

Bu bitmek tükenmek bilmeyen istiraba ve düsüncelere nasil son verebilirim

Kendime hükmeden bu yanlisliga son vermek

Geri dönmek tekrar camdaki resimlerle kucaklasmak…….

Ama artik o resimler yoktur kaybolmustur

Gözlerindeki canlilik ölüm sessizligine bürünmüstür

Odam soguk ve buzdagina terkedilmis

Girmek isitmak isterim

Kara bulutlar günesin isiklarini engeller

Belirsiz ve karisik bir konferansa benzeyen sözler karistirir  düsüncelerimi

Her seferinde kapali kapilarla carpisirim acmanin imkansizligi icimde cirpinir

Alayli igneli iftiralar beni o camdaki soguk resim kadar yaralamaz

Gelirim gecerim önünden bir bakis bir gülüsle karsilasmak icin  ama yoktur, yoktur.

Baskalariylami konusur koklasir dertlesir nerdedir neden bir ses bir nefes vermez.

Mutluluk bahcesinden silinmismiydim hic bir daha geri dönüsü yokmuydu.

Burusmus umutlari toparlamak cok zordu isiklar sönmüs direnme gücüm yavas yavas yok oluyordu.

Alafranga eglencelerin sinirini bilmeyenlerin elinde zor anlar yasiyordum

Herseyin bittigini  hic sevilmedigimi baska agizlardan yüzüme tokat gibi vuruluyordu.

Ne olmustu neden ayaz gecelere terkedilmistim?

Tek günahim sevdigim icin bedbaht olmayi kabullenmekmiydi?

Tek günahim deliler gibi sevmekmiydi, neydi?

Bir cevap bulamiyordum

O sevdigim erkek olamazdi nasil kutsal askimizi  inkar ederdi.

Neden o dügümlenen baglari acip kirletirdi? neden ?

Ask bumuydu

acaba kendimimi aldatmistim,

acaba ask denen sey yalanmiydi?

Doya doya tadamadigim sevgiyi tutkuyu sadece kendimmi yarattim?

Büyük askimi sevdigime yansitmaya yeltenirken ne yanlis yapmistim

Bilemem.

Köseye atilan eski bir sandalye gibi kendinmi unutulmus hissettim.

Saatlerce dolastim yagmurun  altinda

Hissetmedim basima düsen yagmur taneciklerini

Gözlerimden süzülen yaslar yagmur taneciklerini bile aglatiyordu

Kisirlasmis insan gülüsleri, sahte yakinlasmalar

Küstahligin dorukta oldugu sokak sahneleri

Adimlarini duymak istemedegim kalabaliklar

Aralarinda yinisenler sevisenler  röküslesmis ayakkabilar

Bunlar hepsi bir film sahnesini andirir bana yalan ve sahte.

Bazen kirita krita süzüle süzüle anlatilan

Bir cift igne bile yüregime su serper

Cünki sevdigimi askimi ve adini anlatdi igneler

Mutluluk havasi verirdi icimde belkiler yogunlasiyordu

Onun sözleri olamayabilir

Belki kizil arilar sarmistir etrafimizi

Zehirlerini kusuyor olamazmiydi

Asmak isterim dereleri tepeleri Denizleri

Karsisina gecip satirlari yüzüne vurup

Icine gömdügüm gözyaslarimi avuclarina dökmek

Nedenleri cavabini ögrenmek

Ama yapamiyacagimr cünki onu cok seviyorum

Cocuklar gibi heyecan sarar yarali yüregimi

Onun yaninda olabilmek bütün dügümleri cozecektir

Herseyi hic olmamis gibi unutacagim

Geride biraktigim bir ton gecmisi yudumlarinda bitirecegim.

Yeni bir baslangic yeni bir umut kaynagi dogacak

Gözlerine bakabilirmiyim görmek istedigimi görebilecekmiyim

Öyle hissederim öyle arzularim

Ama nasil yaparim  olurmu diye sorarim kendime

Ya sayfayi kapattiysa

Ya istemiyorsa

Ya sadece mevsim yagmurlari gibi yagip bittiyse

Sonrasi????? bir bosluk 

Sonu görünmeyen bir bosluk

Giderim ince uzun yollari soluk soluga

Yorulmak bilmeden usanmadan

Gider gider gider

Hedefime kenetlenmis bir ok gibi

Düstükce kalktim ayaklarimin üstüne

Sordum ucan  kuslara

Yazdim askimi yürüdügüm kaldirimlara

Dilsizler dillendi sagirlar dinledi beni

Sarimsak kokan nefesler

Ter kokan vücutlar

Aralarinda ezilen bir yasemen

Yapraklarinin dökülmesinden korkan bir gül

Sevigilisene sakladigi bir bütün

Özledigim istedigim

Hasretle adimlarimi yogunlastirdigim bir uzanis

Terini icmek bakislarini yudumlamak

Sicakligini hissetmek istiyordum

Icgüdüm yol gösteriyordu

Yanlis anlasmalara siper olmayacaktim artik

Bütün nedenleri acabalari önüne kusacaktim

Vurulan delik desik olan kalbimi önüne atacaktim

Al senin basarin tamir et diyecektim

Ne hayaller ne canlandirmalar

Hic birisi icimde esen firtinaya gem vuramaz

Ilk baharin ilik ama hayat dolu esen rüzgari

beni yol boyu takip eder

Yaklastikca taze nefesler destek olur

Bir icgüdüyle iter beni sevdigime

Geldigimde bir köprü altina büküldüm büküm büküm

Kalbim cirpiniyordur kelebekler sarmistir vücudumun her yerini

Korkuyordum sararmis bakislarla

Kurumus düsünceler alevlenmis dudaklar

Simdi karsimda olacak ama ben

Ben söyleyecegini bile bilmiyordum

Kimsenin olmadigi bir yere girsem saklansam

O geldiginde cikip boynuna sarilsam

Bakislardan duyuslardan uzak

Sadece o ve ben.

Bos evrende dolu dolu sevgi sarsin etrafimizi

Bekledigim dakikalar yillar kadar uzar uzar

Nihayet gözlerim aradigini görür

Sislerin arasindan süzülen özlem yaklasir yaklasir

Dizlerim titriyor ama kendime dizgin vurdum

Belli etmemek icin ne gerekiyorsa yaptim

Halbuki ne hayallerle gelmistim

Yine etrafima ördügüm duvarlari asamadim

Yüzüne seni cok seviyorum diye haykiramadim

Yine kelimeler bogazima dügümlendi

Yine beni kelepceledim

Yine kapimin kapilarina kilit vurdum

Yine arzularimi özlemlerimi topraga gömdüm

Yine boynum bükük yine bedbaht yine üzgün

Yasanan sarmas dolaslar

Uzun uzun konusmalar bakismalar

Cözmedi dügümleri

Birbirine kenetlenen özlemler

Ateslenen vücut terleri

Bütün hayata sigdirmaya calistigim

Dakikalar saniyeler

Bunalimlari cuvala dolduran

Agzina kör dügüm vuran anlar

Yetmemisti nedenler yok olmamisti

Icimi kemiren kurt yok olmamisti

Beni sevdigini haykirmasini aradim

Tirnaklarimla kazdim topraklari

Girdim icine saklandim

Röküs yapmacik bir bulusmamiydi?

Bir tiyatro sahnesimiydi

Niye kenetlesmedik

Neden hayat veremedik

Bakislarimiza

Hala o satirlar aramizda kara kedimiydi

Geri dönememismiydik

Bir sürü sorularin yanit bulamadigim

Anlarin sonundaki ayrilik

Dudaklara kondurulan son öpücük

Bütün gece kafesten cikarmadigim son öpücük

Belki hic bir daha dudaklarini hissedemiyecegim

Belkiler belkiler belkiler

Neden anlamadi beni neden

Neden nasil yandigimi

Sevgiyle dolu oldugumu

Bir romanmi yaziyorduk

Romanda sadece bir kac degersiz satirlarmiydim

Sadece okunup kenarami atilacaktim

Bütünlügümü verdigim o beni hic sevmedimi

Bir daha hic acilmayan canli resimler

Özlemin olmadigi göstergeler

Sevginin olmadigini haykiran bos resimler

Platonik konusmalar sürtüsmeler

Soguk rüzgarlarin estigi estetik bulusmalar

Sonu olmayan bir ask  gecilmesi zor demir kapilar

Demir parmakliklarin arkasinda gizli sakli düsünceler

Hayatimin ilk ve tek aski sislere boguldu

Hergecen gün umutlanan

Ama umutlari agaca tirmanan

Hic bitmeyecek ve sönmeyecek

Bekleyisler

Patika yolda yürüyen

Etrafini sararmis sonbahar yapraklariyla antikalasmis

Bilinmeyen

Kahve fali gibi tahminlerle dolu

Bir bekleyis

Biz sessizlik

Ne zamana kadar  ne zamana kadar?

Her dakika her saat saydigim sabir taslari

Bulutlari kiskandigim rüyalar

Kisirlasmis bos sözler

Eskimis bir cift ayakkabi gibi

Süre gelen ask buseleri

Yaz gecelerinde uyuyan

Sesiz okyonus

Sahilleri koynunda saklayan dalgalar

Tozlanmis cakil taslarini

Ellerinde tutmaya calisan sessizlik

Yildizlara yalnizligi anlatan

Nemlenmis bugulu gözler

Bakislarina nefreti saklayan

Bilinmeyen diyarlarda dolasan

Sensizlikle sessizlikle arkadas olan

Yine ben yine ben.

Yükseklere tirmanan

Üstüne basmaktan zevk alan

Sevmeyi sevilmeyi bilmeyen

Icindeki hazineyi görmeyen

Alayli bakislardan zevk alan

Ölmeyen asklarin simgesi

Ihanetin göstergesi

Dokunma özürlüsü

Yine sen yine sen

Ben savunmasiz ciplak

Yirtik gecelerin  ayazi

Ayin günesin küllestigi

Ben sana tutsak

Sen bana yasak

Gelmesende bilmesende

Kalbimde yuvalanmis sen!!!!

( Düslere Mahküm Misralar başlıklı yazı sengul--kapl tarafından 4.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.