ZAMANIN İŞLEYEN NEFRETİ

 

Hayal mi gerçek mi göz yumduğum

Her gece kendime var sunduğum

 

İnce bir hakikat varsa yaradan

Gerisi bahane sonu sıradan

 

Topraktan beslenir göğe çıkarız

Zamanı sabırsız kinle yıkarız

 

Acizim diyerek bükülen boyun

Altından çıkıyor her türlü oyun

 

Yüzünden maskeyi geceler alır

Aynada yansıyan pişmanlık kalır

 

Ufkunda gezinen çılgın arzular

Çırpınıp durduğun karanlık sular

 

Cellâdım olur da kesilir başım

Kırkıma bir vermez ruhumda yaşım

 

Fırtına kopsa da alışmış yürek

Yalnızlık gezinir hep titreyerek

 

Ne zormuş sükûtu dertle başarmak

Bana kalansa hep bakıp şaşırmak

 

Gayret tükendikçe sevmek zor canı

Tebessüm onarmaz eksilen yanı

 

Kuru bir kapılma heves mi verir

İçimde ki o güç çıkmadan erir

 

Eğilip uzanan elden korkarım

Loş bir manzaraya kalmışsa yarım

 

Ruhumun düştüğü karanlık çukur

Korkuyla vurulmuş yanımı okur

 

İlahi gücümle gezdiğim âlem

Anladım ki benim en büyük çilem

 

Avcısı olmuşum arsız mayanın

Nefsi tetikleyen çılgın bir anın

 

Vurduğu yaftalar ardımda patlar

Sürüklenip giden güzel hayatlar.

 

Hislenip semaya versem yüzümü

Rab nasıl göstermez bana çözümü

 

Hünerin aslını sabırda buldum

Nefsin yücesini onunla buldum

 

Yakarıp durduğum hangi zamandır

Kurtuluş ruhuma öldüğüm andır

 

Başıyla sonuna hâkim kılınan

Bir avuç topraktır göze çalınan

 

Mezara dikilmiş taşlardır gerçek

İnsanlık ölümü böyle bilecek

 

Hikmetin sebebi güzel yaşamak

Günahı sevaba bölüp taşımak

 

Sonsuzluğu zevkle tükenmez bilmek

Büyük bir kudreti görmezden gelmek

 

Çekilir gözlerden tapılan gaye

Şeytanın sunduğu zehirli paye

 

Farkında olmadan ele geçirir

Şehvetin suyunu fersiz içirir

 

Beyninde çıldırır türlü düşünce

Kurduğun hayalde dert didişince

 

Kapılıp gidersin yanlış hesapla

Akıl verilip de denir mi topla

 

Gidenler dönmezse yakılır gemi

Suçlusu içine çekendir demi

 

Yokluğa isyanı kusan dillerde

Bak nasıl geziyor yaban ellerde

 

Her boşluğa düşen günah avcısı

Masum yüreklerde zalim sancısı

 

Sabahı kirletir güne başlarken

Kimin umurunda mazlum inlerken

 

Tabiat ananın süslediği resim

Ne zaman döner ki sıcak bir mevsim

 

Daima küllenir başlarken ümit

Şeytana vicdanı kılarken tecrit

Melikesi yitik mezara benzer

Kabirsiz vücutlar avare gezer

 

Korkuyla çalışan akılla ziyan

Zedeler sineyi damladığı an

 

Hangi gül bahçesi onu döndürür

Kıbleden kaçanla bülbül öldürür

 

Alaya alıyor her endişeyi

Kendine kar sayıp zevkli köşeyi

 

Sanır ki cehennem öyle ezilmiş

Bilmez ki vuslata neler dizilmiş

 

Suyun üzerine bayılan güneş

Maviden ayrılmış ağlayan eş

 

Sonsuzluk döküyor deniz yansırken

Düşlerimde gezen zamanlar sırken

 

Başımda gezinen asılsız yolcu

Fikrimle savaşan çılgın koşucu

 

Azabı yıkarken sefil gölgeme

Kefeni dikilir fakir gövdeme

 

Felaket yağıyor kalkan perdeden

Mirası Havadan dava Âdemden

 

Minneti haramdan sayan bedenler

Cenneti iblise ikram edenler.

 

 

 

 

( Zamanın İşleyen Nefreti başlıklı yazı nevzat-taski tarafından 20.11.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.