Serbest Kürsü / Nesir

Eklenme Tarihi : 3.06.2009
Okunma Sayısı : 1819
Yorum Sayısı : 0
ATATÜRK’ÜN MEVLANA SEVGİSİ

M.NİHAT MALKOÇ


Milletleri ayakta tutan asli unsurlar, asırlarca yaşattıkları değerleri ve değerlileridir. Türk milleti de bu değerleri ve değerlileri sayesinde bu günlere gelmiştir. Bütün şer güçlerin saldırılarına rağmen onların manevi tasarruflarıyla hâlâ dimdik ayaktayız. Onlara sarıldıkça ve yollarından gittikçe hakikate erişiriz. Buna inanmalı ve öylece yaşamalıyız.

Müslüman Türk milletinin manevi dinamiklerinin başında Mevlana Celaleddin Rumî gelmektedir. O, 13. asırdan günümüze akan bereketli bir manevi çağlayandır. Onun duru sularında ruhumuzu yıkadıkça kötülüklerden arınırız. Mevlana’nın Mesnevi’sinden ilham alanlar ve onun çizdiği yolda yürüyenler asla sapık kollara sapmazlar. İslam akidelerini hayatlarının temel ilkeleri bilip hayatlarını onların etrafında şekillendirirler.

Mesnevi’sini Farsça yazmış olsa da Mevlana bizden biridir. Dine sevgi, hoşgörü, akıl ve mantık çerçevesinde bakanlar, onu sevmiş ve benimsemiştir. Mevlana’yı çok seven ve onu kendine yakın bulan kişilerden birisi de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk’le Mevlana arasında yedi asır gibi uzun bir zaman farkı olsa da bu iki ulu şahsiyetin hayata hoşgörü ve sevgi penceresinden bakmaları bu iki büyük insanı birbirine yakınlaştırmıştır. Atatürk, ömrü boyunca Mevlana’nın fikirlerinden çok etkilenmiş, onun manevi şahsiyetine büyük bir tazim ve itibar göstermiştir.

Atatürk, Konya’daki Mevlana Dergâhını ve türbesini, Konya’ya ilk gelişi olan 3 Ağustos 1920 günü ziyaret etmiş ve bu ziyaretten pek etkilenmişti. Daha sonraki gelişlerinde Mevlana Türbesini ziyaret etmeden Konya’dan ayrılmamıştır. 3 Nisan 1922 günü gerçekleştirdiği ziyaretlerinde, kendisi için açılan Sema meydanında hazır bulunmuş, 22 Mart 1923 günü yaptığı ziyarette postnişin Abdülhalim Çelebi’nin davetlisi olarak dergâhta yemek yemiş, Hz. Mevlana’nın büyüklüğü üzerine takdir ve hayranlık dolu sözler söylemiştir.

Yakın tarihle ilgilenenlerin belirttiğine göre Atatürk ömrü boyunca Konya’ya dokuz kere gelmiş, her gelişinde de Mevlana Türbesi’ni ziyaret etmiştir. Onun türbesini ziyaret etmeden şehirden ayrılmayı bir eksiklik saymıştır. O, Mevlana’nın türbesinden büyük bir manevi huzurla ayrılırdı. Atatürk’ün şu sözleri onun Mevlana’ya bakışını özetlemektedir:

“Ne zaman bu şehre(Konya’ya) gelecek olsam, içimde bir heyecan duyarım. Hz. Mevlana düşünceleriyle benliğimi sarar. O çok büyük bir dahi, çağları aşan bir yenilikçidir.”

“Mevlana, Müslümanlığı Türk ruhuna intibak ettiren büyük bir reformatördür. Müslümanlık aslında geniş manasıyla hoşgörülü ve modern bir dindir. Araplar onu kendi bünyelerine göre anlamış ve tatbik etmişlerdir. Sıcak bir iklimde oturan, suyu nadiren kullanan, genel bir hareketsizlik içinde ömür süren Badiye Arapları için günde beş vakit abdest ve namaz, çok ileri seviyede bir yaşama hareketidir.

Hz. Muhammed insanları uyuşukluktan harekete sevk etmiştir. Sarp dağlar, yüksek yaylalarda at koşturan, erimiş kar suları ile yıkanan Türkler için abdest ve namaz çok tabii olmuştur. Mevleviliğe gelince, o tamamen dönerek, ayakta ve hareket ederek Allah’a yaklaşma fikri, Türk dehasının en tabii ifadesidir.”

Atatürk’ün dine ve inançlara bakışı her zaman saygı ve hürmet çerçevesinde olmuştur. O, Müslüman Türk milletinin bir ferdi olmakla daima iftihar etmiştir. Dini değerleri hep önemsemiştir. Atatürk, tekke ve zaviyelerin görevlerini tamamlaması ve dolayısıyla kapatılması yönünde çıkan kanun sırasında Hz. Mevlana’nın türbesini müze haline dönüştürerek tüm insanlık âlemine açık halde kalmasını sağlamıştır. Burayı kapatmayı aklının ucundan bile geçirmemiştir. Bu onun dini değerlere saygısını ve Mevlana Celaleddin Rumî’ye duyduğu sevgisini göstermesi açısından dikkate değer bir davranıştır.

Atatürk her fırsatta Mevlana’nın Mesnevi’sini okumuş, ondan süzülen rahmet damlalarından istifade etmiştir. O, İslamiyet’e Mevlana’nın sevgi ve hoşgörü penceresinden bakmayı ilke edinmiştir. Her ikisini de rahmet ve minnetle anıyoruz.
( Atatürk'ün Mevlana Sevgisi başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 3.06.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu