Öğretmen deyince hemen hemen hepimizin aklına öğretmenlerimizle ilgili mutlaka bir anımız gelir. Bu anıları ömrümüz boyunca hafızalarımızda saklarız. O öğretmenlerimiz ki, hangi makam ve mevkide olursak olalım, onların koyduğu harç ve tuğlalarla oralara ulaşmışızdır.

            Çünkü milletlerin geleceğini hazırlayanlar ancak ve ancak öğretmenlerdir. Yeni nesilleri çağın gereklerine göre şekillendiren mimarlar, yine öğretmenlerdir.

            Yaşadığı toplumun maddi ve moral değerlerini üzerinde toplayan, bir başka ifadeyle halkının özeti olanlar yine öğretmenlerdir.

           Öğretmen,  kendiyle ve toplumuyla barışık, toplumunun öz kültürel değerleriyle kucaklaşmış, çağının en ileri bilgi ve teknoloji kaynaklarıyla buluşmasını bilen örnek insanları temsil eder.

             Bir ülkede öğretmenlere verilen değer, o ülkenin dünya üzerindeki ağırlığını da belirler. Öğretmenlerin hayat standartları neyse, yaşadığı toplumların standardı da odur.

             Ülkelerin öğretmenlerinin durumu neyse, o ülkenin eğitim kalitesi de odur. Eğitim kalitesi neyse ekonomisi de, gelişmişlik düzeyi de, dünya üzerindeki ağırlığı da ondan farklı değildir. Öğretmen dünyanın neresinde yeni bir gelişme, yeni bir  buluş yada bilgiye ulaşma varsa, orada öğretmen vardır ve olmalıdır. Öğretmen yeni bilgi ve teknolojileri önce kendi özümseyerek, bunları üretecek, uygulayacak ruh ve yapıdaki  genç nesillere mührünü vurur. Öğretmenlerin üzerindeki sorumluluğun büyüklüğü kadar hiçbir meslek grubunun sorumluluğu yoktur.

Çünkü geleceğin zalimini, alimini, anasını, babasını, çiftçisini, tüccarını, işçisini, işverenini, kaymakamını, valisini, askerini, komutanını, bakanını, başbakanını, Cumhurbaşkanını yetiştiren  öğretmenlerdir.

Ülkemizdeki öğretmenlerin durumunu, gelişmiş ülkelerdeki öğretmenlerin gelir düzeyleri ve yaşam standartlarıyla kıyasladığımızda, ne acıdır ki Türk öğretmenlerinin durumu hiç de iç açıcı değildir.

Uzun yıllardan beri öğretmenlerimizin ekonomik durumları ha düzeliyor, ha düzeltilecek derken, ne yazık ki gözle görülür bir değişme olmamıştır. Hatta meslek grupları içinde, en alt sırada öğretmenler vardır.

Bu durum öğretmenleri, geçimini sağlamak için birden fazla işte çalışma derdine düşürmüştür. Her gün televizyonlardan bunun örnek görüntülerini izliyoruz.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda, toplumun en yüksek gelir grubunu öğretmenler oluşturmaktadır. Böylece gelecek derdi ve geçim sıkıntısı  olmayan öğretmenler, bütün enerjisini eğitim ve öğretime, bilim ve teknolojiye vererek, ülkelerinin motor gücünü oluşturmaktadırlar.

Türk tarihinin parlak devirlerini inceleyecek olursak, o devirlerde de öğretmen ve bilim adamlarına en üst seviyede değer verildiğini görürüz. Bunun karşılığı da görülmüştür ki, o günün Türk devletleri çağının süper güçleri olmuştur.

Ne zaman ki öğretmen ve bilim adamları göz ardı edilmiştir, orada çağdan kopma, bilim ve teknolojide yerinde sayma, kendi öz değerlerine yabancılaşma, onları horlama, aşağılama vb. gibi olgular ortaya çıkmaya başlamıştır.

Böylece yeni bilgi ve teknolojiler  mütemadiyen üretilmediği için, toplumun dinamizmi yavaşlamaya ve geri kalmaya başlamıştır.

Bu durum, çağımızın olanaklarından mahrum kalmamıza ve başkalarına avuç açmamıza sebep olmuştur.

Bu gün dünyada müthiş bir bilgi patlaması meydana gelmiştir. Biz bunun neresindeyiz kendi kendimize soralım.

Yani dünya  toplumları  bilgi toplumu haline dönüşüyor, biz ne yapıyoruz?

Bu bilgi patlamasının yaygınlaşmasında yine en önde gelenler öğretmenlerdir. Çünkü bu bilgi patlamasında  en önemli  bilgiye ulaşma aracı, bilgisayar ve bilgisayar teknolojilerinin öğretilmesi vardır. Bunu da toplumlara öğreten  ve yaygınlaştıran öğretmenlerdir.

Öğretmenlerimizi en kısa zamanda, bu teknolojilerle buluşturacak ekonomik, sosyolojik ve psikolojik olarak, istenen seviyeye acilen getirmemiz gerekir.

 Çünkü çağın gelişen bilgi ve teknolojilerini, genç nesillere öğretecek, yeni dahiler yetiştirecek olanlarda yine öğretmenlerimizdir.

O halde yaşadığımız şu bilgi çağında, bilginin temsilcileri olan öğretmenlerimizin, dünyanın gelişmiş ülkelerindeki emsalleriyle, her alanda yarışabilecek bir hayat standardına kavuşturulması şarttır.

Eğer onlarca yıldan beri düzeltileceği söylenen öğretmenlerin durumuna, en kısa zamanda el atılıp düzeltemezsek, sanayi çağını kaçırdığımız gibi, bilgi çağına da elveda diyeceğiz.

Özellikle internet bilgiye ulaşmada büyük bir devrim meydana getirmiştir. Oturduğunuz yerden istediğiniz bilgiye anında ulaşmanız mümkün hale gelmiştir. Kısacası bilgiye ulaşma yolları oldukça kolaylaşmıştır.

Tüm bu gelişmeler karşısında öğretmenin görevi,  daha da  önem kazanmıştır.

Hiç olmazsa bilgi çağında, çocuklarımızı çağın gereklerine göre şekillendirmesi için tereddütsüz ellerine teslim ettiğimiz, toplumların mimarları ve bilginin temsilcileri olan öğretmenlerimizi, her bakımdan layık olduğu yere ulaştıralım.

Bilgi çağında  öğretmene hangi değer verilmesi gerekiyorsa, millet olarak bunu öğretmenlerimizden  esirgemeyelim.

 

 

( Bilgi Çağında Öğretmen başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 12.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.