EY İSTANBUL, EY SEVGİLİ

Geçmişi yeniden yaşasak doyasıya

El ele Boğaz turu atsak şöyle en edalısından

Akşam nefesini bırakmadan sulara

Kalender’e binsek bizim Eski Köprü’den

Oltaları salsak suya, ellerimizde simitler

Gece alem var yine istavritler, hamsiler

Martılarla yarışsak biz gömülsek sulara

Sonra tamamlasak geceyi Kuzguncuk’ta el ele

Sabah kalksak alsak soluğu Sarıyer’de

Önden sıcacık bir dilim Sarıyer böreği

Sonra da muhallebici bizim Şakir Usta

Midemize bir şenlik daha yapsak;

Ama yine el ele

Yerebasatan Sarnıcı’nın sütunlarında birbirimizi arasak

Sultan Ahmet’te el açıp yaradana yalvarsak

Boğaz girişindeki kayalıklardan Kız Kulesi’ni ölümsüzleştirsek

Beyazıt’ın Kulesinden İstanbul’un tepesine çıksak;

Ama yine el ele

Ne İstanbul tarihteki eski İstanbul…

Ne biz eskilerdeki eski biziz…

Seni bilmem de ben şimdilerde Karacaahmet’te takılıyorum

Kendime bir taş aldım bir de boş bir mezar

İçi dolu değil şimdilik, taşın üzeri de boş, yazısız

Toprağın kapanması yakındır, ölüm artık bana amansız

Bir zamanlar kadehlerle içtiğim içkiler

Bir zamanlar el ele yudumladığımız kadehler,

Sakileri çıkardım işten, içki şişelerim cebimde

Ey İstanbul, Ey Sevgili!

Koyun beni mezara Hoşça kalın,

Ben gidiyorum şehrimden

Siz yeter ki

      Bensiz kalın…

                                                 Begüm Özdikici
( Ey İstanbul, Ey Sevgili başlıklı yazı BegümÖzdikici tarafından 5/24/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.