1
Eski ama eskimeyen hatıraların vardır geçmişten.Kimle yaşadığını bile hatırlamazsın bazen.Sadece tatlı bir gülümseme alır seni, götürür o daha bilmediğimiz diğer boyutlara...
Yürürken o mevsim rüzgarlarını ilk kez dinlediğin caddede;yüzler farklılaşmıştır.Kendi yüzünü görürsün o herzaman geçerken saçını düzelttiğin bankanın parlak camında.Sonra anlasın yüzündeki izlerden.Zaman alıkoymuştur bütün olanları...Zaman akıp gider , kovalar birbirini dakikalar,her çarpışında akrep yelkovana bir çatırtı kopar,bazen bulursun kendini bir alkol ikindisinde;bazen de köşe başındaki o herzaman gittiğin kokoreççide...
Ruhun salına salına gelir arkandan.Yorulmuştur gece ile gündüzün arasında koşuşturmaktan.Daha yeni toparladım kendimi derken,ruhun bıkmıştır her gece hüzün tünellerinde bir kere daha boğulmaktan.
Renk ararsın karanlıkla boğuştuğun dünyanda delicesine.Bir erimiş dondurma gibi akar şekerli umutların,boğdukça boğar seni ellerini silecek bir peçetenin olmayışı,yapış yapış olur üstün başın.Etrafındakilerin sana alaycı bakışı rahatsız eder.Bağırırsın inler cadde , deli derler yine kaybedersin.Yıkarsın ellerini köşe başındaki ılık ılık damla damla akan bir kuyu suyunda,yine sıraya girersin dondurma almak için.Ama, bu kez ne dondurmanın tadı aynıdır ne de dondurmacı...
Sonunda körelir umutlar.Beklemezsin yeni bir tad.Ha kesinlikle birgün yenileri çıkar karşına ancak bozuk bir yemek tadı verir sonraları.İştahın kaçar,aç kalırsın gıda boyası olmayan yemeklere...
Şimdi tekrar düşünüyorumda zamanı geri sarabilsem nasıl olurdu diye.Cevap bulamıyorum kendime.Aslında buluyorum da köşede bir cevap,hazmedemiyor içim,kabullenemiyorum.Bazen hatalarım yüzünden kaybettim yaşamın beyazını,bazense hataları yüzünden kaybettiler yetiştirdiğim gül dallarını...