Eski Mısır, hâkimiyetini yitirip tarih sahnesinden çekildikten sonra yazı ve konuşma dili de zaman içinde unutuldu. Hıristiyanlığın ortaya çıkışı, eski mısır mabetlerinin kapatılması ve din adamlarının dağıtılması bu dilin kullanılmasını engelleyen nedenler olarak gösterilir. Kıbtî rahipler, bu dilin bir lehçesini bir süre daha kullanmışlarsa da Bizans kültürü altına girdikleri için Yunan harflerini kullanmaları nedeniyle kendi milli yazılarını unutmuşlardı. Yunan alfabesine kendi dillerinden yedi harf ilave etmişlerdi.

Hieroglifler için Herodot ile Diyodore mukaddes harfler anlamında “ Hierogliphes” tabirini kullanmışlardır. Aynı kişiler, iki çeşit yazıdan bahsederler biri rahiplerin kullandığı ve başkalarınca bilinmeyen mukaddes yazılar diğeri ise herkes tarafından kullanılan yazı biçimi.

Resmedilen yazı acaba nasıl okunmalıydı? Hieroglif ve demotik şekilleri olan mısır yazısı bir midir? Yoksa karışık mıdır? Mecazi hieroglif işaretlerinde rumuzların yanı sıra ses işareti olabilecek harfler var mıdır? Varsa bunlar birbirinden nasıl ayırt edilecektir? İşaretlere anlam verildikten sonra konuşulan dillerin hangi sesleri bunlara karşılık gelecektir? Bu sorulara miladın ilk yıllarından itibaren cevaplar arandığını görüyoruz. Fakat Eski Mısır dilini çözmeye yönelik çalışmalarda Jesuite papazı Kircher önemli bir tez koyar ortaya. 1664 tarihinde yayımlamış olduğu “Lingua Aegyptiaca Restituta” isimli eserinde, Eski Roma ve Yunan dönemindeki dilin Kıpti lehçelerde yaşamaya devam etmiş olabileceği fikrini ortaya atar. Onun bu fikri ileride Mısır dilinin çözülmesini sağladı. Fakat Kircher’in, çalışmalarında ilmi metotlardan uzaklaşarak hayal gücüne dayanan açıklamalara yönelmesi bu konunun bir asır ertelenmesine neden olmuştur. 18. yüzyılda Danimarkalı Zoega bu yazıyı gramer açıdan ele aldı. Gizemli bir dil olduğu fikrini reddederek işaretlerin fonotik kıymetleri bulunduğunu ve bu dille dini olan ve olmayan her konuda bir şeyler yazılabileceğini söyledi. Zoega Kircher’in tezini destekledi. Bu arada Çin hiyerogliflerinin sırrı Remusat tarafından çözülmüştü. Oradaki metot bu dil içinde kullanılmalıydı. Yapılacak ilk iş; İki dilde yazılmış olan metinler bulmak ve bilinen metinden hareket ederek bilinmeyeni çözmek. İkincisi ise Eski dilin yaşayan bireylerinin, gerek yazı ve gerekse konuşma dillerinden karşılığı olabilecek lehçelerini bulmak ve bunun gramerini ortaya çıkarmak.

İkinci şart Kircher’in Kıpti dili hakkındaki teziyle gerçekleşmiş oldu. Birinci şart ise Napolyon Bonapart’ın 1798 Mısır yolculuğu sırasında İskenderiye’nin 7 km. kuzey doğusunda bir kalenin temelleri arasından çıkarılan Rosette taşı denilen bir toprak levhanın bulunmasıyla gerçekleşti. Bu levha, Yunanca ve Mısır dilleri kullanılarak yazılmıştı.

Not; Konuyu hazırlarken yararlandığım kaynak “ Mısır Tarihi- Ord. Prof. Yusuf Ziya Özer” ( Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları)

( Hiyeroglifler Nasıl Çözüldü? (1) başlıklı yazı Aydin Akdeniz tarafından 7.07.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu