1 Yarına Ağıt Düne Gazel

“Yarına Ağıt Düne Gazel” Kitabı Üzerine…

                                                                                  Aslı Yılmaz

“Yarına Ağıt Düne Gazel” Halit Yıldırım’ın 1979 – 2010 yılları arasında kaleme aldığı şiirlerinden oluşmakta... 62 şiir ve 15 nazireden oluşan kitap 100 sayfadan oluşmakta. Ankara Öncü Yayınları tarafından basılan kitap Aşkın E Hali Dergisi Kitaplığının 4. kitabı olarak çıkarılmış...

Kitabın tasarımını şairimiz kendisi düzenlemiştir. Kitabın kapağındaki resmi, kitabın kapağındaki rengi; kitabın içeriği ve başlığı ile çok uyumlu… Kitabın kapağı ben hazineyim diye çığlık atıyor adeta…

Kitap; aile, aşk, memleket sevdası, özlem, hasret, taşlama gibi pek çok konuları bir insan gibi içinde barındırmış... Yani insanın doğumundan ölümüne kadar geçirdiği evreleri hisleri duyguları kimi zaman taşlama kimi zaman ağıt yakarak kimi zamanda aşkı bütün içtenliği ile dile getirmiş... Temiz sayfalara döktüğü her bir harfi, her bir kelimesi insan eksenli oluşmuş... Hacı Bektaş Veli’nin “Okunacak en büyük kitap insandır” sözüne karşılık “insanı okumak nasıl olacak ki?” sorusuna cevap verir gibi şairimiz…

“Ailem” bölümünde annesine, babasına, eşine ve çocuklarına ve kendisine şiirler yazmış... Şair, ailesini o kadar güzel anlatmış ki eşini, çocuklarını, babasını, annesini karşımızda görür gibi oluruz…

“Gönlümden Kaç Sevda Öldü de Gitti” bölümü eserin en çarpıcı bölümlerinde biri… Bu bölümde şairimizin bestelenen şiirleri var. “Gözlerde Başlarken Gönül Oyunu (ilk sevda)”, “Sensiz Kaçıncı Hazan”, “Bir Mecnun Olmuşum Seni Ararım”  şiirleri bestelenmiş…

Yazımın başında da belirttiğim gibi bu güzel eseri bir insana benzetmiştim. “Gözlerde başlarken gönül oyunu” adlı şiirinde insanın yaşamış olduğu ve bir ömür boyunca unutamayacağı duyguları iliklerimize kadar hissetmemizi sağlamış... Şiir hakkında ne söylesem, ne yazsam şiirin yanında sönük kalır. İlk sevda; kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzel ifade edilmiş…

Şairimizin “Beddua” adlı şiirinde beddua ederken bile bize bedduası hoş bir seda gibi geliyor. Şair; insanın ruh hallerinden biri olan bu duyguyu kelimelerle oynayarak kendine has üslubu ile güzel bir ahenk’e çevirmiş...

“Dağların Sevdası” bölümünde kitaba değer katan diğer motiflerinden bir tanesi… Yeryüzü şekli olarak gördüğümüz dağlar, yağış şekli olarak bildiğimiz kar veya her hangi bir madde… Şairin elinde şahesere dönüşmüş... Kitabın girişinde yazdığı şiir ve şair hakkındaki görüşlerini belirttiği Şiire Dair yazısında; “şair insan halinin ruhunun inceliklerini duyuşlarını, hislerini anlatmaya çalışan ancak bu anlatımdaki eksiklikleri kelimelerle oynayarak güzelliklere çeviren bir simyacı gibidir” tezini yine yazdığı şiirlerle kendisi doğrular nitelikte…

“Yarına Ağıt Düne Gazel” geçmişte yaşanmışlar, bugün yaşananlar, zulümler, sitemler mısralara dökülmüş.

“Çocuklar ve Büyükler” şiirinde çok esrarengiz karşılaştırmalar yapılmış…

“Zulmün Adı Yok” şiirinde adı konulmamış bir zulüm; şiirin başlığından da anlayacağımız gibi sitemkâr bir dil ile anlatılmış…

“Yarına Ağıt Düne Gazel” bölümündeki bütün şiirlerin merkez noktası “Sitem” şiir’i… Sitem şiir’i bölümüne uygun olarak bölümdeki yerine yerleştirilmiş…

“Ahir Zaman Manzaraları” bölümündeki şiirler de “dünyada ne ekersen ahir zamanda onu biçersin” atasözünü doğrular nitelikte... Bilerek veya bilmeyerek dünyada yapmış olduğumuz kötülükleri benzetmeler yaparak anlatmaya çalışmış şair... Günlük hayatta bize normal gelen olağan işlerin, ahirette ne kadar yanlış olduğunu yumuşak bir dil ile bize mısra mısra anlatıyor. Bu bölüm aynı zamanda Yarına Ağıt Düne Gazel bölümünün devamı niteliğinde bana göre...

Tasavvufi ve dini motiflerin daha çok ön plana çıktığı “Ötelerden Gelen Sesler” bölümünde duygular çok yoğun bir şekilde anlatılmış. Ölümün bize ne kadar yakın olduğunu, her an ensemizde hissetmemiz gerektiğini, hal ve hareketlerimizi, davranışlarımızı kontrol altında almamız gerektiğini bu bölümdeki her şiirde ayrı ayrı vurgulamış şair... Bu bölüm sadece belirli bir kesime hitap etmiyor. Aksine tüm insanlığa ders niteliğinde...

Kitabın “Hicivler” kısmına geldiğimizde benim bu bölümde çiftçinin durumunu anlatan “köylümün Hali” adlı şiir ilgimi çekti. Şair, bu şiirde tam manasıyla çiftçinin durumunu radikal bir şekilde anlatmış. Ne eksik ne fazla tam manasıyla anlatmış...

“Ağıtlar” bölümünde söylenecek o kadar çok söz var ki özellikle Mehmetçik ve şehitlerimiz konusunda bir kitap yazılsa yetmez… Başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Bu bölümde şair ölen amcaoğluna yazdığı “Emmoğlu” ve geçen yıllarda kaybettiğimiz Muhsin Yazıcıoğlu için de “Üşüme Reis” şiirleriyle ağıt türüne dair güzel örnekler vermiş. Yeri gelmişken bu vesile ile şairimizin amcaoğluna ve Muhsin Yazıcıoğlu’na Allahtan rahmet diliyorum.

Bu bölümde yayınlanan Uygur Ağıtı şiiri de serbest tarzda yazılmış farklı bir şiir. Konu olarak Uygur Türklerinin Çin’de gördüğü zulüm anlatılmış şiirde… Ağıtların edebiyatımızdaki yeri çok eskilere dayanmakta… Ancak Halit Yıldırım ağıtları şiire dökerken ağıt türüne modern bir anlatım şekli kazandırmış...

Kitabın son bölümü olan “Nazireler” bölümündeki şiirler Yıldırımın şair arkadaşların şiirlerine yazdığı nazirelerden oluşmakta…

Kitabın tamamı göz önünde tutulduğunda şairimiz; geleneksel ve modern şiiri başarılı bir şekilde işlemiş...

Şairimiz kitabında noktalama işaretlerini hiç kullanmamış. Bildiğimiz gibi noktalama işaretleri edebiyat için çok önemlidir. Edebiyatın olmazsa olmazlarından… Tabi ki sadece edebiyatın değil bütün yazı türleri için önemli normal yazışmalarda dâhil noktalama işaretlerinin çok önemli olduğunu biliyoruz. Halit Yıldırım’ın şiirlerinde okurken noktalama işaretlerinin olmadığını fark etmiyoruz. Çünkü kelimeleri o kadar güzel oturtmuş ki sanki şiirlerini okurken büyülenmiş gibi olursunuz ve edebiyat için önemli olan noktalama işaretlerinin yokluğunu göremezsiniz. Belki istisna olarak birkaç şiirinde olmadığı fark edilebilir. Ancak genel olarak şiirlerinde noktalama işaretlerini kullanmayışı bana şunu düşündürmekte; yerinde kullanılan cümleler, kelimeler noktalama işaretine gerek kalmadığını düşündürmekte…

 Halit Yıldırım’a bu güzel eseri bizimle paylaştığı için teşekkür eder diğer eserlerini sabırsızlıkla bekliyoruz.

( Yarına Ağıt Düne Gazel başlıklı yazı Aslı YILMAZ tarafından 9.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.