Kendini kandırmak mutluluk değildir.
Kendini kandırmak kendini kandırmaktır. Kandırmak, mutluluk olabilir mi? Adı üstünde kandırmak kandırmaktır!
Kişisel Gelişimciler motivasyon adı altında aşırı yükleme yaparlar. Kurbağayı inek yapmaya çalışırlar. Olamasa bile kendini öyle hissettirmek isterler. Cüceye kendisini dev gösterip, o şekilde davranması için çaba sarf ederler.
 Başta ben de kanmıştım bu insanların bol şerbetli dolduruşlarına. Ancak düşündükçe anlıyorum ki; insanı mutlu edeceğiz diye hayal dünyasına sokup, kendi kendini kandırtmanın aslında bir anlamı olmadığı gibi, bilakis hiç de istenmeyen yerlere vardırabilmektedir kişiyi.
Sanırım biz mutluluğu yanlış yerde arıyoruz.
Mutluluk kendini kandırmak değildir. Mutluluk insanın kendini olduğu gibi kabul edebilmesidir. Hatta sadece kendini değil; herkesi, her şeyi olduğu gibi kabul edebilmesidir.
Yani Merkez Efendiliktir.
Özürlü bir insanın tekerlekli sandalye ile basketbol oynaması değildir mutluluk. Bastonlu insanların yarış yapması, körlerin futbol oynaması değildir. “Bakın bunlar da oynayabiliyor” diye medyanın yaldızlayarak sunması, “oyun oynayabiliyorlar” diye ne kadar mutlu olduklarını resmedeceğiz derken abuk sabuk manzaralar sergilenmesi mutluluk değildir.
Bu aslında bir şeyleri örtmekten ve hatta o insanların normalden ne kadar farklı olduklarını tescillendirmekten başka bir işe yaramaz. Başka bir şey de değildir yapılan çabalar.
Özürlü bir insanın duygularını bastırmaya çalışması ve etrafındaki insanların da acıma duygularını gizlemeye çalışmaları mutluluk değildir.
Yanlış yönlendiriyoruz. Gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyoruz.
Oysa gerçek gerçektir. Ve gerçeği olduğu gibi kabul etmek, ben buyum bundan sonra bu şekilde yaşayacağım o halde bu şekilde hayatımı tanzim edeyim ve kolaylaştırmanın yolunu bulayım demek belki mutluluğu getirebilir.
İnsanlık; bir imtihan gereği farklı hale getirilmiş bir insana acıyan gözlerle bakmak değildir. Hiç kimsenin kimseye acıyan gözlerle bakmasının insaniyet adına anlamı yoktur. Acıyacak olan önce kendisine acısın. Kendi ruhundaki sakatlığa anlayıp, ona acısın.
Bu dünyada herkese verilmiş olan akıl, kapasite, maddi veya manevi imkân ve kabiliyetler farklıdır. Bu imkân ve kabiliyetlerin birbirine üstünlük veya alçaklıkları söz konusu olamaz. Çünkü onlar kişiye özeldir. Kişiye özel verilmiştir. Ayrıca verilenlerin, veriliş esnasında ilelebet aynı şekilde devam etme kaydı şartı da yoktur. Farklı zamanlarda farklı imkân ve kabiliyetlerle imtihanımız farklı şekiller arz edebilir. İnsanoğlu bu durumu kabullenip; “öyle olması gerekiyormuş demek ki” diyerek olayı çözecektir.
Bu imkân ve kabiliyetlere sahip olmak veya olmamak değil bunları gereği gibi kullanmada ve değerlendirmede oluşan zafiyetler söz konusu ise; işte bu belki kınanabilir.
Netice olarak; “insan kendisini olduğu gibi kabul ederek, mevcut halini en verimli şekilde kullanmak suretiyle mutluluğu yakalayabilir” diyebiliriz.  
( Mutluluk başlıklı yazı Gürcan Onat tarafından 8.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.