Sen

Bir deste iskambil kâğıdı içinde kupa kızı

Telvesi yeni soğuyan kahve falından çıkansın

 

Sen

Ismarlama söylenilen yeni bir türkü değil

Gündüzden geceye devrilen zamansın

 

Sen

Yalancı yağmurların altında kalsan da

Sırılsıklam kalana dek gökkuşağına çıkansın

 

Sen

Kar tanelerini avuçlayıp çığlıklar atan

Çığ gibi büyüsün diye uçuruma yuvarlayansın

 

Sen

Kırık plak, sessiz gramafon, bozuk melodi değil

Dillere pelesenk olmuş heyecansın

 

Sen

Çocuksu masumiyetlerle kızıllığa bürünen

Yanaklarda kırmızı gelincikler açtıransın

 

Sen

Kızdı mı volkan kesilen sustu mu cennet

Damarda alev misali çağlayansın

 

Sen

Kelebek adımlarınla yürürken korkusuz

Sevdan için savaşlar çıkaransın

 

Sen

Kâğıt kesiği ince yara gibi sancıyan

Geceleyin yürekte efil efil yanansın

 

Sen

Çağlamış gözyaşını sele döndüren

Dolu vurmuş çiçekleri açtıransın

 

Sen

Kitapların içine gizlenmiş derkenar

Nihayeti mutlu biten son sayfasın

 

Sen

Kendisine kapı başkasına saray

Yolumun her kesiştiği en mutlu an’sın

 

Sen

Varlığınla hayat bahşeden eşsiz cevher

Bin yıllık mesafeden okunansın





Zekeriya EFİLOĞLU
Gaziantep
 

( Sen... başlıklı yazı Z.EFİLOĞLU tarafından 23.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.