Bir deste iskambil kâğıdı içinde kupa kızı
Telvesi yeni soğuyan kahve falından çıkansın
Sen
Ismarlama söylenilen yeni bir türkü değil
Gündüzden geceye devrilen zamansın
Sen
Yalancı yağmurların altında kalsan da
Sırılsıklam kalana dek gökkuşağına çıkansın
Sen
Kar tanelerini avuçlayıp çığlıklar atan
Çığ gibi büyüsün diye uçuruma yuvarlayansın
Sen
Kırık plak, sessiz gramafon, bozuk melodi değil
Dillere pelesenk olmuş heyecansın
Sen
Çocuksu masumiyetlerle kızıllığa bürünen
Yanaklarda kırmızı gelincikler açtıransın
Sen
Kızdı mı volkan kesilen sustu mu cennet
Damarda alev misali çağlayansın
Sen
Kelebek adımlarınla yürürken korkusuz
Sevdan için savaşlar çıkaransın
Sen
Kâğıt kesiği ince yara gibi sancıyan
Geceleyin yürekte efil efil yanansın
Sen
Çağlamış gözyaşını sele döndüren
Dolu vurmuş çiçekleri açtıransın
Sen
Kitapların içine gizlenmiş derkenar
Nihayeti mutlu biten son sayfasın
Sen
Kendisine kapı başkasına saray
Yolumun her kesiştiği en mutlu an’sın
Sen
Varlığınla hayat bahşeden eşsiz cevher
Bin yıllık mesafeden okunansın
Zekeriya EFİLOĞLU
Gaziantep