Almanya’nın başkentinin Berlin olduğunu, dünya üzerinde en çok Alman’ın Almanya’da yaşadığını ve Almanya’nın İngilizce Germany şeklinde yazıldığını hemen hemen hepimiz biliriz. Almanya hakkında ise bilmediğimiz çok önemli tarihi bir bilgi mevcuttur. Bu bilgi ise Almanların bundan beş yüz yıl önce Almanca değil de Fransızca konuştuklarıdır. Yanlış duymadınız, Almanlar yüzyıllar önce Almanca bilmiyorlardı. Almanlara Almanca öğrenmeleri hususunda yardım eden ise bir Türk’tür. Almanya ile tarihi ittifakımız ise bu tarihi olaya dayanmaktadır.

 

            Tarihi kaynaklar Almanya ile ittifakımızın Napolyon Bonaparte’ye kadar dayandığını göstermektedir. Malum Almanlar ve Fransızlar tarih boyunca birbirleriyle geçinemeyen iki millet. Bunu Adolf Hitler’in Fransa’yı işgal edip Paris’te Eiffel kulesinin önünde fotoğraf çektirmesinden anlayabiliriz. Tarihi kaynaklar bu düşmanlığın Almanya ve Fransa sınırında yer alan Alsas-Loren bölgesinden kaynaklandığından bahsetmektedir. Malum Almanya’da Fransa’da kuzey ülkesidir, kışlar soğuk geçiyor. Alman ve Fransız halklarının ısınmaya ihtiyaçları var, doğal gaz pahalı, odun yakmakla kış geçecek gibi değil. Peki, çözüm ne bu durumda? O zamanlar elektrik ya da infrared ısıtıcılar yok. Çözüm elbette ki kömürde. Bu Alsas- Loren bölgesinde de yüksek kalorili kömür çıkıyor. Sonuç olarak iki kuzey ülkesi Almanya ve Fransa tarih boyunca bu kömür kaynağı yüksek bölge için savaş halindeler. Bizim Almanya ile ittifakımızın ise Alsas-Loren ile bir bağlantısı yok. Hatta Kanuni Sultan Süleyman Han batı devletleri ittifakını bozmak için Fransızlara kapitülasyonlar verdiğinden dolayı Almanlar, Osmanlı İmparatorluğuna pekiyi gözle bakmıyorlar. Hatta Alman imparatoru V. Karl ya da diğer ismiyle Şarlken ;’’ Keşke Osmanlılar ebedi düşmanımız Fransızlara değil de bize kapitülasyon verse, bizde Türkiye’den Avusturya Germen İmparatorluğuna işçi alırdık.’’ demiştir. Fakat Kanuni Sultan Süleyman Han kapitülasyonları Almanya’ya değil Fransa’ya vermiştir. Buna rağmen Osmanlı Fransızlara yaranamamıştır. Zira Napolyon Bonaparte, padişah 3. Selim döneminde Osmanlının Mısır eyaleti almak istemiş ve Osmanlı İmparatorluğuna karşı savaşlarda bulunmuştur. Tarihi kaynaklar bu savaşlar neticesinde Türklerin Fransızlardan uzaklaşıp Almanlarla müttefik durumunda olduğunu göstermektedir. Zira 1. Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya müttefik olmuşlardır ve ayrıca 2. Dünya Savaşında Almanya kesinlikle Türkiye’ye savaş açmamıştır. Bu tarihi müttefikliğin sebebi Napolyon Bonaparte’ye bağlanmakta ise de bunun nedeni başkadır.

 

            Fransa Kralı 2. François 19 Ocak 1544’te Fontaineblau Şatosu'nda doğdu. Babası Veliaht Henri (Sonradan Kral 2. Henri ), annesi ise Catherine de Medicis'ydi. Dedesi Kral I. François'nın ölümünden sonra babasının tahta çıkmasının ardından veliaht oldu. 1558'de İskoçya kraliçesi Mary'le (1542-1587) evlendi. Babasının 10 Temmuz 1559'da bir kaza sonucu ölmesi üzerine 15 yaşındayken tahta çıktı. Henüz reşit olmadığından yönetimi annesi Catherine de Medicis'yle Guise 2. dükü François de Lorraine (Aynı zamanda karısı Mary'in amcası) naipliği üstlendiler. Karısının amcasının etkisi altında kalan genç ve hasta kral,ona çeşitli ayrıcalıklar tanıdı. Fransa Kralı 2. François’in annesi Catherie de Medicis koyu bir Alman düşmanıydı. Kız kardeşi Emmanualle’nin Almanya kralı V. Karl ile olan düzeysiz ilişkileri nedeniyle Almanlardan nefret ediyordu. Oğlu 2. François’e koyu bir Alman düşmanlığı aşılayan Catherine de Medicis, Almanya’da Almanca konuşulmasının yasaklanmasına yönelik çalışmalarda bulundu ve oğlu 2. François bunu başardı. Almanya’da Almanca konuşmak yasaklandı. Bu yasak tam yüzyıl sürdü. Artık hiçbir Alman Fransızca bilmiyordu.

 

            Osmanlı İmparatorluğunun Almanya’ya ilk atanan büyük elçisi Almancı Nurettin Paşa, Almanya’da büyük elçi görevine atanmadan önce İstanbul’daki Almanca kurslarına gitmiş ve sular seller gibi Almanca öğrenmişti. Hatta dönemin padişahından bu başarısı ile ilgili madalya bile almıştı. Lakin Almancı Nurettin Paşa Almanya’ya gittiğinde büyük bir hezimete ve hayal kırıklığına uğradı. Zira hiçbir Alman, Almanca bilmiyordu. O dönemde Almanya’da hiçbir Alman Almanca konuşmuyordu. Bütün Almanlar Fransızca konuşuyorlardı. Almancı Nurettin Paşa bu duruma çok şaşırmış ve çok üzülmüştü.  Özel kalemi Kalemci Nusret Efendi hatıratında, Almancı Nurettin Paşa’nın konu hakkında; ‘’ Gördün mü üstadım boşu boşuna Almanca öğrenmişiz, keşke Fransızca öğrenseydik.’’ dediği belirtilmektedir. Almanya’da yaklaşık altı ay kadar görev yapan Almancı Nurettin Paşa’ya Osmanlı Saray’ından tepkiler aldı. Dönemin Padişahı, Almancı Nurettin Paşa’ya gönderdiği fermanda ; ‘’ Bre Almancı Paşa, altı aydır Almanya’dasın daha bir tane haber göndermedin, bu ne iştir?’’ diyerek Almancı Nurettin Paşa’yı görevinden almıştır. Dönemin Osmanlı Padişahı durumu öğrendiğinde çok şaşırmış ve Fransız Kamil olarak bilinen Kamil Paşayı Almanya Ateşesi olarak göreve getirmiştir. Kamil Paşa ise derhal Alman Kralı ile irtibata geçerek Almanların Almanca konuşmaları gerektiğini iletmiştir. Almanya Kralı Kamil Paşaya; ‘’ Peki, nasıl olacak bu iş?’’ diye sorduğunda Kamil Paşa cevabı yapıştırmıştır; ‘’ Nasıl olacak Bre Kral? Elbette Almanca kurslarına giderek.’’ demiştir. İlk olarak Alman Sarayından on Kişi Almanca öğrenmek için İstanbul’daki Almanca kursuna gelmiş ve bu on kişi Almanya’nın çeşitli illerinde on adet Almanca kursu açarak Almanlara Almanca öğretmiştir. Bu duruma Fransızlar ve Fransa Sarayı başlangıçta tepki göstermiş olsalar da, Osmanlı İmparatorluğundaki kapitülasyonların kalkmasından endişelenerek Almanlara ilişmemişlerdir. Bu tarihi gerçeklik ise gerek Almanya, gerek Fransa ve gerek Arnavutluk tarafından gizlenmek istenmiştir. Başarılı da olunmuştur. Bu olayı hiç kimse bilmemektedirler. Önceleri Almanlar Kamil Paşa’nın Alman diline olan bu katkılarından dolayı çocuklarına Kamil ismini vermekteydiler, fakat bu tarihi gerçeği saklamak maksadıyla Alman Kralı’nın çıkardığı bir emirle Kamil ismi yasaklanmıştır. Alman reformistlerden Martin Luther, bu tarihi gerçeği savunmak istemiş fakat kilise tarafından büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Alman düşünür ve şairlerinden Goethe’de 1771 yılında yazdığı Mailied isimli eserde bu durumdan bahsetmiş fakat dönemin alman yönetimi ilgili bölümü eserden çıkarmıştır. Hatta Adolf Hitler’in bile bu durumu bildiği ve kabul ettiği bilinmektedir. Bu sebepten Hitler Türklere saygı duymuş ve üstün ırk pasaportları vermiştir. Alman Tarihi bu konuyla ilgili eserlerle dolu olmasına rağmen maalesef tarih kayıtlarında bu olaya yer verilmemiştir.

 

            Zaman şimdi tarih bilgilerimizi tamamlama zamanıdır; evet Almanya’nın başkenti Berlin’dir, evet Almanya’da çok sayıda Alman yaşamaktadır, evet Bayern Münih bir Alman futbol takımıdır ve evet Almanlar Kamil Paşa sayesinde Almanca konuşmaktadırlar.

           

 

Not; Yazıda bahsedilen bu konunun Tarihle alakası vardır, Tarihi gerçeklerle alakası yoktur.


( Tarihi Gerçekler Almanların Almancayı Öğrenmeleri başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 9/25/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu