Evet evet, çok hızlı koşmalıyım. Bu benim belki de son şansım. Herşey için. Yeni bir başlangıç, yeni bir hayat için. Gerçi kendimi beklediğimden erken burada buldum. Doğrusu çok da heyecanlıyım; her yerim titriyor. Daha nasıl biri bile olduğumu bilmiyorum. Gergin bir bekleyişin içindeyim. Burası da çok karanlık. Evet.. İşte o patlama. Evet... Yarış başladı işte!

Heyyyyy.... Bu gerçekten olağan üstü bir duygu! Sanki binlerce metre yükseklikten üstümde paraşüt bile olmadan kendimi boşluğa bırakmışım gibi. Evet evet, çok hızlı koşmalıyım. Ya da uçmalıyım.. Of bilmiyorum. Tek bildiğim, bize verilen haritadaki hedefe gitmek. Vücudumun tüm kıvrımları bir rakkas taklidi yapıyor sanki; öyle oynak ve kıvrak ki inanamıyorum. Bu benim ilk deneyimim. O da ne, binlerce yarışçı daha. Heyyy ne kadar da çoklar?

Hay aksi! İşimin bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim. Yağmur damlacıkları gibi resmen! 

-"Heyy itmesene! Düzgün yarış!"

Bunlar hiç de centilmen değil! Tüm enerjimi, gücümü kullanmalıyım birinci gelebilmek için. Ne çok kıvrım var yollarda. Olamaz! Duvarlara çarpan her yarışçı ölüyor. Gerçekten çok tehlikeli. Çok dikkatli olmalıyım. Bu yarış benim son umudum biliyorum. Kendimi ve ruhumu tanıyabilmem için de son fırsat. Daha güzel miyim yakışıklı mıyım onu bile bilmiyorum...

Geçmişimi bile anımsamıyorum. Tek bildiğim, kendimi kapkaranlık, ıslak, gürültülü ve kaygan bir yerde bulduğum; sonrasında beynime bir haritanın sokuşturulduğu; sonunda da şöyle yazdığı : " Evrenin büyüsüdür bu başlangıç. Kazananırsan ruhun evrene armağan."

Çok düşünüp de yavaşlamamalıyım. Daha hızlı koşmalıyım. Ya da uçmalıyım... Neyseki aynı zamanda yön gösteren levhalar var. O da ne ? Öyle az kalmışız ki. Ne çok ölen olmuş. Peki neden? Bu biraz da acımasızlık değil mi? Onların günahı nedir ? Hem birinci gelince gerçekten bir başlangıç olacak mı ? Mutluluk mı bu? Offf. Bilmiyorum... Daha hızlı olmalıyım, daha hızlı! Başarmalıyım!

Hey... Işık... Muhteşem bir aydınlık... Yaklaşıyoruz. Öyle pırıltılı ki bakamıyorum bile. Daha hızlı olmalıyım. Işığa ben varmalıyım. Işığa ilk ben dokunmalıyım. Işığı ilk ben hissetmeliyim. İçim inanılmaz bir şekilde kıpırdanıyor. Oraya ulaşma isteğim öyle çok kabardı ki... Daha hızlı olmalıyım! Yapabilirim biliyorum!

Dört yarışçı kaldık. Kuyruğumu daha iyi kullanmalıyım. Çok az kaldı. Çok az... Hadi... Hadi... Işıkla vücudum neredeyse birleşmek üzere. Hadi.. Hadi.. Üç yarışmacı kaldık.... Işık içime girecek sanki tüm gizemiyle.. Hadi... Ya hep ya hiç! İki... Çok iyi.. Evet... Evet.... Hiç bir şey göremiyorum. Hadi...

Evet!!!!!! Kafamla o ince, büyümsü zara vuruyorum tüm gücümle. Öbür yarışçı da aynı şeyi yapıyor. Daha güçlü vurmalıyım. Zarı delmeliyim. Daha güçlü... İçeri ilk ben girmeliyim... Çok terledim ve yoruldum ama az kaldı... Hadi... Ohhhh....

İçerideyim... O da ne, tüm kapılar kendiliğinden kilitlendi! Diğer yarışçı da dışarıda kaldı ve öldü. Ne üzücü... Ama çok üzgünüm istesem de ağlayamam şu an...

Burası ne tuhaf.. Harika kokulu bir sıvı sanki bedenimi yalıyor usulca... Harika bir müzik sesi esiyor sanki içeride. Cennet böyle bir yer mi acaba? Hem kimim ben ? Yeni bir yolculuk daha mı yapacağım yoksa? Bu zaten çok yorucuydu. Bedenimde tuhaf şeyler oluyor. Sanki birileri ruhumu çoğaltıyor gibi... Hımm.. Duvarda bir tabela : 

"Hoş geldin evine asil sperm! Sen evrene, evren de sana armağan olsun. Yaşadıkların ve yaşayacakların zamansal bir mucizenin sadece başlangıcıdır." 

Oktay Coşar 
( Büyük Yarış başlıklı yazı marcel tarafından 11/28/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.