Ermenilerin hamiliğine soyunan başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesi Türkiye’yi sıkıştırmak ve baskı altında tutmak için ikide bir Türklerin ermeni soykırımı yaptıkları iddialarını dile getiriyorlar.

Ülkelerinde tüm insan haklarını ve düşünce hürriyetini yok etme pahasına da olsa meclislerinden “Ermeni soykırımı yoktur” demenin suç oluşturacağı yasalar çıkarmaya başladılar.

Peki, tüm bunlara karşı biz ne yapıyoruz?

Bu konuyla ilgili 10.05.2005 tarihli yazımızda buna karşı neler yapabilirizin cevabını vermeye çalışmıştık.

O yazıda şu önerileri sıralamıştık. 

Sözü dolandırmadan hemen söyleyelim. Ankara Kızılay’a, Ermenilerin Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da Türklere karşı yaptıkları soykırımları temsil eden bir anıt dikelim. Artı Fransanın Cezayirlilere uyguladığı soykırım anıtını da Fransız büyük elçiliğinin tam karşısına dikelim kendi geçmişleriyle yüz yüze gelsinler.

Kars, Erzurum, Van ve diğer illerde ortaya çıkarılan toplu mezarlardaki ve çıkarılmayı bekleyen bir milyona yakın vatandaşımızın isimlerini de taşlara kazıyarak bu anıtın kaidesine yerleştirelim.

Taşlara kazıyalım ki, Orhun anıtlarında olduğu gibi, bin yıllar sonrasında gelecek nesillerimize bunları aktarmış olalım.

Aktaralım ki, Türkler bir buçuk milyon Ermeni’yi katletmiştir diyerek, kendi ülkesini uluslararası platformlarda mahkûm edecek nitelikte demeçler veren, kendinden kopmuşlar ortaya çıkmasın.

Bu anıta arşivlerimizde bulunan önemli belgelerin birer örneğini de koyalım ki, araştırmak isteyenlere kısa yoldan kılavuzluk da yapılmış olsun.

Uluslararası diplomatik ziyaretlerde Anıt kabirden sonra devlet adamlarının ve diplomatların burayı ziyaret etmeleri prensibi de koyalım.

Nasıl ki, bu gün Ermenistan’ı ziyarete giden diğer ülke devlet adamı ve diplomatları, Erivan’da dikilen o mesnetsiz ve asılsız soykırım anıtını ziyaret etmek durumunda kalıyorsa, Ankara’daki bu soykırım anıtını da ziyaret etmek durumunda kalsınlar.

 Bu zorunluluğu koyalım ki, gözü kapalı Ermenilerin asılsız iddialarını dikkate alıp, Türklerin Ermenilere karşı soykırım yapıldığına inananların gözüne sokalım.

Kızılay anıtından sonra, Orta Asya Türk cumhuriyetleriyle de iş birliği yaparak, onların başkentlerinin önemli meydanlarına da Türklere karşı Ermenilerin nasıl soykırım uyguladığını, bütün Türk illerindeki soydaşlarımızın da bilmesini sağlayalım.

Ermenilerin Karabağ ve Hocalı gibi Azeri bölgelerini işgal edip oralarda bulunan çocuk, kadın, ihtiyar, sakat demeden nasıl topluca soykırım uyguladıklarını da tüm dünyaya birlikte haykıralım.

Bu çalışmaları sadece nisandan nisana değil, üç yüz altmış beş gün gündemimizde tutalım. Filmler, tiyatro oyunları vb. araçlarla hem kendi kamuoyumuzu hem de dünya kamuoyunu bilgilendirelim.

Ayrıca Ermenilerin Türklere karşı uyguladıkları soykırımı, bir tarih belirleyerek, her yıl o tarihte soykırıma uğrayan vatandaşlarımızı analım ve o günü soykırım günü ilan edelim.

Dünya çapındaki önemli kişilikleri ülkemize davet ederek çeşitli bildiri, konferans ve tartışmalarla Ermenilerin Türklere karşı uyguladıkları soykırımları dünya âleme duyuralım.

Duyuralım ki, önce kendi kamuoyumuzu bu konuda diri tutarak, dünya kamuoyuna gerçekleri ulaştıralım.

Biz kendi kamuoyumuzu ve gençliğimizi bu konuda aydınlatamazsak, başkalarına kızmaya ve öfkelenmeye hakkımız yoktur.

Ayrıca mütemadiyen kendi tarihine ve geçmişine küfreden, aşağılayan, küçümseyen tavırlardan bir an önce hepimiz vazgeçmeliyiz ki, dünya bize kulak versin.

Kendi geçmişine ve kültürüne ters bakanlara, yabancıların düz bakması mümkün değildir.

Sevabıyla günahıyla geçmişimiz bize aittir. Onu reddetmekle bu güne kadar elimize bir şey geçmedi, bundan sonrada geçmeyecektir.

Eğer biz kendimizle barışık olursak, ne Ermeni iddiaları ne de başkaları tarafından ileri sürülebilecek asılsız iddialar bizleri yıpratamayacaktır.

Hepimizin şahit olduğu gibi, çeşitli Avrupa ülkeleri peş peşe ermeni iddialarını kabul ettiklerini açıklamaya başladılar.

Özellikle İsviçre işi daha da ileriye götürerek Türk tarih kurumu başkanımız sayın prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun Ermeni soykırımını reddettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatarak düşmanca bir tavır sergilemesi hepimizi derinden sarsmıştır.

Hepimiz kendi kendimize, ne oluyor yoksa Avrupa da Türk avı mı başlatıyorlar diye mırıldanmaya başladık.

Fransa, Polonya, İsviçre ve diğerlerinin arka arkaya Ermeniler lehinde karar almaları, tarihi hesaplaşmalarının bir devamı niteliği taşıdığı da anlaşılmaktadır.

Burada kimseye düşmanlık besleyelim demiyoruz. Fakat en azından bu art niyetli uygulamalara da fırsat vermemeliyiz.

Birbirimizin yolunu keserek ya da birbirimizle didişerek, şu yer kürede fakirleşmekten, yoksullaşmaktan, itilmişlikten, ezilmekten, yabancılara avuç açmaktan başka elimize başka bir şey geçmedi. Çünkü bizler bu yüzden on beş tane devlet kurup yıktık.

Sonuncusunun kıymetini iyi bilelim.

 

 

( Türk Soykırım Anıtı başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 22.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.